8.Bölüm - Arayış

2.5K 125 20
                                    




Kız kulesini sessizce dolaştıktan sonra beraber Eminönü'ne geçmiştik. Yanımda yürürken elimi saran elleri sesimi kısıyordu. Ne kadar yakın olursak olalım sanki her eli elime değdiğinde böyle olacakmış gibi hissediyordum. 'Şu ileride balık ekmek yemek ister misin?' diyen Ahves ile bakışlarım ona çevrildi. Gözleri gözlerimi incelerken soran bakışları yüzümdeydi. Yavaşça kafamı sallayarak onu onayladım.

Bakışlarını çekerken ellerimdeki ellerini sıkılaştırarak ilerlemeye başladı. Ufak bir dükkandan içeri girdiğimizde etraf kalabalıktı. İlerideki masanın, genç kızların, gözleri üzerimizdeydi. Aralarında fısıldaşıp gülerlerken yanaklarımın kızarmasına engel olamamıştım. Hiçbir zaman bu tarz konularda atılgan bir kız değildim. Tecrübem yoktu.

Ailemin bana çizdiği sınırların içinde kalmış, uçmamı engellemek için bileğimdeki prangları her zaman sıkı takmışlardı. İçerisi eski olduğunu belli eden gri rengin yoğunlukta olduğu bir yerdi. Küçük adımlarla önümde iri cüssesiyle ilerleyen adamı takip ederek masaya oturduğumuzda, yaşlı adam elini kaldırıp, 'Hoş geldin evlat!' dedi gülerek.

'Hoşbulduk.' dedi Ahves bedenini sandalyeye yerleştirirken.

Masamıza doğru ilerleyen yaşlı adamın yüzü çok aydınlık gözüküyordu. 'Ne yersiniz?'

Ahves bakışlarını kısa süre bende tuttuktan sonra yüzünü adama doğru çevirerek 'Balık ekmek yiyeceğiz.' dedi.

'Buraya kadar gelmişken,' dedi adam gülerek. 'Tabii ki balık ekmek yemek zorundasınız.'

Adam gülerek masamızdan ayrılırken bir şey söylemedim, Ahves de sessizliğini korudu. Karşımda sessizce otururken zihnimde yarattığım sesin bana fısıldadığı yanağını sevme isteğimi fark ettiğimde, bakışlarım ondan çekerek etrafı incelemeye başladım. Onun yanağını neden sevecektim ki? Ne zaman Ahves'e bu kadar bağlanmıştım?

Saç uçlarımla oynarken karşımdaki adamın gözlerinin üzerimde olduğunu hissedebiliyordum. 'Neden gözlerime bakmıyorsun?'

Kısık sesi nedense bana çok yüksek geliyordu. Belki de söyledikleri yüzündendi. Sana bakınca ağlamak istiyorum, diyemedim. 'Bilmiyorum.'

Gözlerim gözleri ile buluştuğunda yaşlı adam elinde tepsi ile bize doğru ilerliyordu. Ahves de bunu fark etmiş olacak ki hiçbir şey söylemeden yüzüme bakmaya devam etti. Masamıza gelen adam gülümseyerek tepsiye önümüze bırakırken ağırmış saçları yaşını ortaya seriyordu. 'Ne zamandır yoksun yanına bir şey açayım mı? dedi balık ekmekleri gösterirken.

Ahves başını iki yana sallayarak istemediğini belirtti. İkisi arasındaki konuşmaya sessiz kalırken arada Ahves'in buraya geldiğini ve bir şeyler içtiğini anlayabilmiştim. 'Sağ ol dayı,' dedi. 'Bugün bir şey içmeyeceğim, başka zaman.'

'Ne zaman istersen evlat.' Adamın bakışları bana dönerken. 'Peki bu güzel hanımefendi kim?' diye sordu. Gülümsememe engel olamadan kendimi tanıtma ihtiyacı hissettim. 'Merhaba, ben Alin.'

Adamın sıcak bakışları yüzümde dolaşırken kafasını yavaşça aşağı eğip kaldırdı. 'Ne arıyorsun burada Alin kızım?'

Anlamayarak bakışlarımı önce yaşlı adamla daha sonra Ahves'de gezdirdim. 'Ne demek ne arıyorum?' Adam burukça gülümseyerek bana baktı.

'Buraya insanlar bir şeyler aradıkları zaman gelirler kızım.'

Anlamayarak adama bakmaya devam ettiğim zaman samimice gülümseyerek konuşmaya devam etti. 'Senelerdir buradayım,' dedi. 'Senelerdir buraya herkes bir şeyler aradığı için geldi. Sen belki şu anda ne aradığının farkında değilsin ama emin ol sen de bir şey arıyorsun. Hayat bir arayış, umarım bir gün aradığını bulabilirsin.'

HURDAHAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin