9.Bölüm - İhanet

2.8K 132 8
                                    

Ahves'in bakışları bana dönmezken kaskatı suratı Emir'e odaklıydı. Adeta gözleriyle iletişim kurduktan sonra Emir ellerini dizlerine vurarak ayaklandı. Vuruş sesiyle bakışlarımı ona çevirirken sanki bu ses bir şeyi onaylama gibiydi.

'Ben artık gideyim,' dedi Emir gözlerinde eski neşesi kalmamışken. 'Malum geç oldu.'

'Ama da-'

Sözümü kesen Ahves konuşmama izin vermemişti. 'Doğru söylüyorsun Emir, git sen.'

Bana dönmeden ikisi beraber salondan çıkarken olduğum koltuktan kalkmamıştım. İçimde yükselen bulutların yağmur yağdırmasına engel olmaya çalışıyordum. Biliyordum, ellerimde bir şemsiye vardı. Bunu yağmurdan kaçmak için kullanabilirdim ama içimden bir ses sürekli bana aynı şeyi fısıldadı.

'Sen yağmura gönüllü tutulansın, o şemsiyeyi asla kullanmayacaksın.'

Sessizce oturmaya devam ederken on dakikanın sonunda içeri giren Ahves'le bakışlarım ona çevrildi. 'Neler oluyor?' diyerek oturduğum yerden ayaklandım.

'Bir şey olduğu yok.'

'Ahves sen benimle dalga mı geçiyorsun?'

'Dalga geçecek bir adam olmadığımı bildiğini varsayıyorum.' dedi bedenini kapı girişine yaslarken. Kollarını birbirlerinde kavuşturunca gömleğini saran kasları kendini gözler önüne sermişti.

'Bir mesaj geldi,' diyerek ona doğru adımlamaya başladım. 'İkinize birden hem de. Sonra anlaşma yapmış gibi sessizleştiniz.' Adımlarımı önünde durdurarak boy farkımızın verdiği sonuçla alttan ona bakmaya başladım. 'Sonra da hiçbir şey olmadı diyorsun.'

'Seni ilgilendiren bir şey yok, iş.' Yukarıdan bana bakarken sertleşen bakışlarının tesirini hissedebiliyordum.

'Sözde evleneceğiz,' derken kararan bakışlara aldırmadan devam ettim. 'Ama işine gelmediği zaman beni ilgilendiren bir şey yok öyle mi?'

'Sözde değil, gerçekten evleneceğiz.'

'Demek istediğimin bu olmadığını biliyorsun.' Yükselen sesime engel olamazken cevapsız kalmak beni sinirlendiriyordu.

Koluma uzanan eli beni sıkıca kavrarken vücudumu çekiştirdi. Ona engel olmayarak, ki çalışsam da faydasız kalacağını biliyordum, yüzünü yüzüme eğmesini izlemiştim. 'Bana sesini yükseltme.'

Sessiz konuşarak bir insan tehdidi bu kadar ortaya serebilir miydi, herkes bunun cevabını Ahves'i tanıdıktan sonra verebilir. 'O zaman bağırttırma.'

'Seni bağırtıyor olsaydım farklı pozisyonda olurduk.'

Dudaklarıma değen nefesleri çok yakındı. Uzaklaşmaya ve mantıklı olmaya ihtiyacım vardı. Ama ne ben uzaklaşabiliyordum, ne de buna çaba gösterebiliyordum.

'Bu şekilde konuşarak beni susturmaya mı çalışıyorsun?'

Kolumdaki elini daha hissedilir kılınca mümkünmüş gibi yüzüme biraz daha yaklaşarak 'İş ile alakalı meseleler seni ilgilendirmez dediysem, konu kapanmıştır.'

Öfkelendiğimi hissederek göğsünden ittirerek kolumu parmaklarının arasından kurtardım. 'O halde ben de şimdi eve dönme kararı alabilirim, sonuçta evle alakalı bir karar.' diyerek çıkışa adımlamaya başladım. 'Seni ilgilendirmez.'

Kapıdan çıkacağım zaman ne ara koluma dokunan parmaklar beni çekti ne ara duvara yasladı anlayamamıştım. Duvara yaslanan bedenimle sırtım sızlarken aynı anda dudaklarıma değen dudaklarla zamanın akışı durmuştu. Zaman ilerlemeyi bırakmış bir köşede bizi izliyordu.

HURDAHAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin