2.Bölüm - Beklenmedik

4.1K 104 15
                                    

Uykusuz geçirdiğim gecenin sonunda kendimi mutfağa atmış kahvaltı hazırlamaya başlamıştım. Babam ve abim sabah erken gittikleri için annemle bana hazırlıyordum. Aklımı kurcalayan düşüncelerin peşimi bırakmayacağını biliyor, düşünmemek için her şeyi yapıyordum. Annemin de mutfağa girmesiyle çayları doldurmaya başladım. 'Alin kahvaltıdan sonra kahve içmeye gideceğim ben.'

'Nereye anne?'

'Meliha teyzenlere. Kadın çağırdı gitmezsem ayıp şimdi.'

'Anne,' Ne kadar çekinsem de artık evde bunalmıştım. Duvarlar üstüme üstüme geliyorlardı. 'ben de Aysel'e mi gitsem bir?'

'Kız şimdi tek başına laf söz olur.'

'Anne lütfen Aysel'in abisi falan yok zaten. Gideyim biraz, ne olur?'

Annemin ısrarlarıma dayanamayarak kafasını sallamasıyla gülümsemiştim. Arkadaşımı görmek için bile bu kadar ısrar etmem, ne kadar tutsak bir kız olduğumun kanıtıydı. Laftan sözden korktukları kadar hiçbir şeyden korkmuyorlardı. Namus sadece iki bacak arasında değildi ama geri zihniyetli insanlar için öyleydi.

Mutfağı toparladıktan sonra annemle aynı zamanda evden çıkmış geç kalmamak için söz vermiştim. Aysel'i arayarak yanına gittiğimi haber verdim. Koşar adımlarla yakındaki eve vardıktan sonra zile bastım. Kapıyı açan arkadaşıma sıkıca sarılarak beni içeri buyur etmesini izledim. Görüşmeyeli ne kadar olmuştu, ne kadar özlemiştim.

Kahvelerimizi yudumlarken Aysel'in sırıtışına kötü kötü bakıyordum. 'Yeter artık Aysel, gülme.'

'Ama napayım Alin, baksana resmen hala aynı lakırdı.'

'Bilmiyorum Aysel ya. Adamı görünce' Elimdeki kahve fincanını masaya bırakırken doğru cümleleri seçmeye çalışıyordum. 'kalbim hızlanıyor, nabız atışım artıyor resmen.'

'Kızım ben sana diyorum sen anlamıyorsun ki bir türlü!'

'Neyi anlamıyorum Aysel yaa?'

'Sen bu adamdan hoşlanıyorsun Alin, hem de senelerdir.'

'Hoşlanamam Aysel, hoşlanamam. Onunla ben olmayız, imkansız.' Çırpınırcasına kurduğum cümlelerin haklılığı hem bana hem de Aysel'e ağır gelmişti. Öne eğilen başı ile umutsuzca yerime sindim. İtiraz etsin isterdim, olsun desin isterdim ama o da farkındaydı gerçeklerin. O sebeple bana karşı çıkmıyordu.

Yola giren siyah araba ile bakışlarımı yere çevirdim. Şimdi durduk yere kimse ile uğraşamazdım. İlerleyen arabanın önümde durmasıyla istifimi hiç bozmadan yürümeye devam ettim. Arabadan inen iri beden soluklarımın hızını artırırken adımlarımı hızlandırmaya çalıştım. 'Kız çocuğu!' Bana seslenmesiyle adımlarım bana ihanet edercesine durdu. Bana her çocuk dediğinde suratına bir yumruk patlatmak istiyordum. Öfke dolu harelerimi ona çevirdim. Zemheri gözleri ile çakışan gözlerim, onun hissizliği ile karşılaştı. Elleri cebinde, simsiyah bir takım elbisenin içindeydi. Siyah ona yakışıyordu.

'Efendim?'

'Nereden böyle?'

'Neden soruyorsun?'

'Sormam gerekiyor ki soruyorum. Uzatma da cevap ver.' Kaba tavrı ile ellerim yumruk halini alırken gözlerimin sulanmaya başladığını hissedebiliyordum. Bana böyle davranmaya hakkı yoktu. 'Aysel'den.'

'Babanla konuştun mu?' Tek kaşı kalkarken ellerini cebinden çıkarttı. 'Neden babamla konuşacakmışım.'

'Duydum ki, akşam sana görücü geliyormuş.' Karşıma silahıyla geçse ve o silahı ateşlese böyle vurulamazdım. Bakışlarındaki duruluk içinde ne alay ne de acıma duygusu barındırıyordu. Şaka yapacak, dalga geçecek birine de benzemiyordu. 'Nereden duydun?' Kısık sesimi ben bile zor duymuştum.

HURDAHAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin