Giriş

2.6K 48 21
                                    

∆∆∆∆∆∆∆
                         Zaaflar her zaman o insan için  ölümdür.

Gözlerimi tüpteki cezveye dikmiş bir an önce kaynamasını bekliyordum. Hemen kaynasa da bu işkence bir an önce bitse diyordum kendi kendime. Cezvenin içindeki kahve köpürdüğünde, köpükleri fincanlara dağıtıp en son kahveyi dökmüştüm. Tepsiyi elime alacağım sırada Kuzey bir anda mutfağa girip beni durdurmuştu.
"Elif bunu yapmak zorunda değilsin. Sevmediğin bir adamla bir ömür geçiremezsin" Dediğinde ela gözlerine daha dikkatli baktım. Endişeleniyordu, biri benim için endişeleniyordu. Mutfakta olan insanları umursamayarak Kuzey'e sarıldım.

"Bu beladan kurtulmanın başka çözümü yok" Dedim fısıldayarak ve kollarından ayrılıp tepsiyi elime aldım, mutfaktan çıktım. Salona girdiğimde herkes bana odaklanmıştı. Babamın yüzünde o iğrenç gülümsemesinin olduğunu hissediyordum. Odada olan insanlara kahveleri dağıttıktan sonra en son, birkaç dakika içinde müstakbel nişanlım olacak kişiye uzattım kahveyi. Yüzüne baktığımda o ise sıcak bir gülümsemeyle bana bakıyordu.

Ona daha fazla bakmayarak odadan çıktım. Tepsiyi tezgâha bırakıp sandalyeye oturduğumda Büşra yanıma geldi.

"Elif, birazdan senin isteyip istemediğini soracaklar. Bak lütfen, hayatını karartma. Tuna iyi biri değil, onun hakkında iyi şeyler söylenmiyor" Dedi ve masada duran buz gibi ellerime dokundu. Elleri benim ellerimin aksinr sıcacıktı.
"Kızım bunlar mafya, baban sırf onlara yaranmak için veriyor seni. Sende babandan kurtulmak için kabul edeceksin biliyorum"
Gözlerinin içine baktığımda benim için endişelenen ikinci insanı gördüm. Nedense anneme ya da babama baktığımda böyle bir endişe göremiyordum.

Ağzımı aralayıp konuşacağım sırada Kuzey mutfağa girdi "seni çağırıyorlar" Dedi ve kapının eşiğinde durdu. Büşra'nın ellerini tutup öptüm "benim için endişelenme meleğim" Dedim ve ayağa kalktım. Mutfaktakilere baktığımda hiçbirinin benden hoşlanmadığını biliyordum. Umrumda da değildi zaten.

Odaya girdiğimde babam Tuna'nın yanına oturmamı istedi, bende dediğine uyup Tuna'nın yanına oturdum.
"Kızım Muzaffer bey Allah'ın emriyle seni istediler. Seninde rızan var mıdır? "
Sanki hayır deme gibi bir şansım vardı da bana bunu soruyordu. Ellerimi birbirine geçirip başımı hiç kaldırmadım "siz nasıl münasip görürseniz" Diyebildim sadece. Zaten söylediğim an babam hemen ayağa kalktı, bununla birlikte herkes ayağa kalktı ve yüzükler takılmıştı. Kısa bir an da olsa Tuna'ya tekrardan bakmıştım, onun gözleri alyanslarımızdaydı.
Biraz vakit geçtiğinde fotoğraflar çekilip yemekler yenmişti.
Şuan ise ben ve Tuna bahçede oturmuştuk. Aileler konuşmamızı istiyordu.

"Benden bir isteğin var mı Elif" Dedi Tuna. Bakışlarımı yıldızlardan alıp ona baktım.
"Ne anlamda? " Dedim tek kaşımı kaldırarak. O ise önce bana bakıp sonrasında yıldızlara tekrardan bakındı.
"Bu evliliği istemediğini biliyorum. Baban seni bir anlaşma uğruna evlendiriyor, bu durumda en azından benden bir şey iste ki kendimi kötü hissetmiyim" Dediğinde güldüm. Dalga falan geçiyordu benimle.
"Bu nişanı boz desem" Dediğimde gözleri aniden bana döndü.

"Bunu yapmaya benim bile gücüm yetmez" Dediğinde gözlerimi devirdim.
"Çok önemli biri gibi konuşma" Dediğimde sırıttı "onu zamanla anlayacaksın" Dedi ve tamamen vücudunu bana dönüp ona bakmama zorladı beni "Elif, eğer bu evliliği gerçekten istemiyorsan olmayabilir. Ama senin dışında bu akşam evde kim varsa kimsenin kellesi yerinde kalmaz. Ha eğer  bu evliliği istersen, ben de dahil herkes emrinde olur" Dediğinde gözlerim kocaman olmuş ve hareket edemiyordum. Yutkundum ve gözlerimi kapattım, bir an söylediği gözlerimin önünde canlandığında tekrardan ona baktım. Gözünü kırpmadan bana bakıyordu, bu kadar dikkatli bakmasını beklemiyordum.

"Sen beni tehdit mi ediyorsun? " Dedim tek kaşımı kaldırarak. Dudaklarını büzdü ve başını omzuna yasladı. Böyle çok sempatik duruyordu, sanki az önceki lafı o söylememiş gibiydi.
"Tehdit değil, sadece sen bu evliliği kabul etmezsen, ne bana ne de sana laf gelmesin diye ortada delil bırakmıyorum. Kötü mü ediyorum? " Dediğinde şoklanmıştım. Bunu çok rahat bir şekilde söyleyemezdi herhalde.
"Anneni babanı bile mi? " Dediğimde gülmüştü.

"Annemi babamı bile Elif" Dedi. O soğuk sesi beni korkutmuştu ki bir an gerilemiştim. Bu hareketim komiğine gitmiş olmalıydı.
"Sana bir tavsiye vereyim. Şu zamanda asla kimseye çok fazla değer verme. Neden biliyor musun" Dediğinde hiçbir cevap verememiştim. O ise konuşmaya devam ediyordu "Eğer birine çok değer verirsen, elbet bunu senin için kullanırlar. Zaaflar her zaman o insan için ölümdür" Diyip ellerini silah işareti yapıp çenesine dayadı "elinde sonunda pat! " Dediğinde gözümü kırpmadan ona baktım. O an anladım ki artık hayatım olduğundan daha da kötü olacaktı.

Herkese merhaba uzun zamandır düşündüğüm bir şeyi yapmak istiyordum. Hepize iyi okumalar yakında ilk bölüm gelecek. Bu sadece giriş kısmıydı. Beğenip yorum yapmayı unutmayın. 💕💕

Sıcak ŞarapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin