Korku

289 12 0
                                    

                      Bölüm 12.
                  İyi okumalar.

" Lan sen nereye bakıyordun?" Ses Aras'a aitti. Bilinçim kapalıydı ama söylelenleri duyuyordum.

" Ya abi ben ne bileyim? Odaya girmesine izin vermeyecektim ki, ani oldu." Bu sesin sahibi Zeki'ydi.

Son gördüklerimden sonra, bayılmıştım sanırım. O kadar kan vardı ki, kan görünce bayılıyordum.

" Lan kızı aşağı indirdim. Nasıl yukarı çıktı o?" Aras'ın sesi oldukça sinirliydi.

" Abi mikrafon açık kalmış. Adam da öyle bağırınca..."devamını getirmedi.

" Hay senin yapacağın işe." Bir ses geldi sanırım bir yere yumruk attı.
                      
                        ***
Gözlerimi açtığımda, Aras, Zeki ve Mert vardı yanımda. Üçü de uyuyordu. Aras koltukta, Zeki yatağın yanında, Mert ise kapının önünde. Acaba uyandırmalı mıydım? Hayır tabikide.

Ayağa kalktım, sessizce odadan çıktım. Su aramaya başladım, çok susamıştım. Masanın üzerindeki, suyu gördüm. Etraf sakindi. Bardak aldım ve su doldurmaya başladım.

Suyu içerken arkaya döndüm ve Aras'ı gördüm. Öksürmeye başladım, su boğazımda kalmıştı.

" İnsan bir ses eder ya, ödüm koptu." Boğazımı tutdum.

"Uyanmışsın. Neden uyandırmadın bizi?" Bir bardak su da, o döküp, içti.

" Ne bileyim, üçünüz de prenses gibi uyumuştunuz, uyandırmayım dedim." Bana sinirli bir bakış attı. Prenses lakabını pek sevmemişti sanırım.

Bardağı masaya koymak için bıraktığımda, sakarlığım beni buldu. Bardak kırıldı. Korkarak geri çekildim.

Kırılan camları toplarlamak için eğildim," Kusura bakma. İstemeden oldu."dedi.  Of ya tam bir sakardım işte, sakar.

Dolabın altına düşmüş parçaları almak için eğildiğimde,
" Dikkat et." Bir el belimi sarıp, beni kendine çekti ve kenara bıraktı.

" Dikkat etsene, bileğine cam girecekti az daha." Sanki korkmuştu.

" Görmemişim." Topladığım camları çöpe attım. " Sen uzaklaş buradan, çocuklar hall eder." Asansöre doğru irerledi. Peşinden koştum.

" Nereye gidiyorsun? Daha konuşmamız bitmedi." 1 ci kata bastı. " Ne konuşacakmışız?" sanki bilmiyordu. " O adama ne yaptın?" Hala ona bakıyordum. Cevap bekliyordum.

Cevap gelmedi, asansörün durma düğmesini bastım ve düğmenin önüne geçtim. " Madem, sen benim soruma cevap vermiyorsun, o zaman burda kalırız." Birazdan kapalı alan diye, nefesini tutan biri için büyük konuşmaydı, ama olsun.

" Çoçuk musun sen Hazal?" eli ile beni düğmelerin önünden çekmeye çalışıyordu. " Hmm ismimi biliyormuşsun demek. Eğer ki, burdan çıkmak istiyorsan, soruma cevap ver."
Yerimden kımıldamıyordum.

" O, adama ne yaptın?" sorumu tekrar ettim. " İntikamımı aldım diyelim." Acaba özel bir şey miydi? Ben de deminden kafasını ütülüyorum.

Düğmelerin önünden çekildim ve asansörü yeniden işe saldım.

Şirketten çıktım, ve durağa doğru yürüdüm. " Nereye?" diye sordu.
" Eve" diye cevap verdim. " Hadi gel bırakayım seni. " Hava buz gibiydi, ama teklifini redd ettim.

" Hadi küçük kız. Arabaya bin."
" Niye adamları yakalamadın mı?  Kim saldıra bilir ki?" Nefesim buharlanıyordu.

Benim için arabanın kapısını açtı. " Hadi geç" kafası ile arabayı işare etti.

İntikam Ateşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin