Bir çizgi roman meselesi

157 26 27
                                    

Bölüm şarkıları : 

                     - Aşkın Nur Yengi /  Yalancı bahar

                     - Erkin Koray / Seni her gördüğümde

                                                                                                    <3

Gözlerimi yavaş yavaş açarken bir yandan da telefonumu arıyordum. Yatakta doğruldum ve masamdaki saatime baktım. İnanmıyorum saat dokuzdu ve benim dersim onda başlıyordu. Dün sabah duş alırım diye gece almamıştım ve saçım yağlıydı, bu halde dışarı çıkamazdım. Telefonum neredeydi ? Yerde bana göz kırpan telefonumu elime aldım ve açmaya çalıştım ama şarjı bitmişti. Hızlıca kalktım ve telefonumu şarja taktım. Tam banyoya doğru koşarken kapı çaldı, saydıra saydıra kapıyı açtım :

" Ya kimsin bu saatte, patlama geldim!" Kapıyı açtığımda kimi görmeyi bekliyordum bilmiyorum ama üniformasıyla kapıya yaslanmış Egemen'i  beklemediğim kesindi.

" Günaydın Feride kusura bakma çat kapı geldim ama bugün önemli bir sınavınız varmış sabah Defne söyledi. Sana da ulaşamamış, uyuyakaldığını tahmin etmiştim. Defne sınavınızın önemli olduğunu söyleyince geç kalma istedim. Hadi hazırlan da  seni okula yetiştireyim." Dedi nefes nefese bir sesle. Normalde bu teklifini çabucak geri çevirirdim ama bu sefer gerçekten ihtiyacım vardı. O yüzden :

" Egemen ben bu halde dışarı çıkamam. Saçım yağlı ve duşa girmem gerek, nasıl yetişeceğim ya of!" Dedim ağlamaklı bir sesle. Egemen ayakkabılarını çıkarıp eve girmişti ve bana kıyasla daha sakin bir sesle :

" Bak şöyle yapalım şimdi sen git duşuna gir hazırlan, bende içeride oturup seni bekleyeyim. Biraz hızlı olursak rahat yetişiriz, ama önce sakin ol, ağlamak yok anlaştık mı Külkedisi?" Dedi. Benimle böyle çocuk gibi konuşması, düşünceleri halleri benim ondan uzak durma planlarımı mahvediyordu. Sakin bir sesle :

"Anlaştık." Dedim ve koşarak banyoya ilerledim. Hayatımda aldığım en hızlı duştu, hemen çıkıp kıyafetlerimi giyindim. Saçlarımı kurutmak için vaktim yoktu bu yüzden ıslak ıslak ördüm, başım çok ağrıyacaktı ama olsun. Çantamı da toplayıp hemen içeri Egemen'in yanına gittim.

" Hazırım hadi çıkalım." Dedim. Apar topar evden çıktık. Arabaya bindiğimizde Egemen arka koltuğa uzandı ve kucağıma bir poşet bıraktı. Anlamaz gözlerle ona bakarken açıklama yapma gereği duydu ve :

"kahvaltı yapmadığını düşündüğüm için sandviçle meyve suyu almıştım. Hiçbir şey yemedin ye hadi." Dedi. Ben ona hayran hayran bakarken o çoktan arabayı çalıştırmıştı. Ona teşekkür ederek aldığı şeyleri yedim. On beş dakika sonra okulun önüne gelmiştik. Egemen'e dönerek :

" Egemen çok teşekkür ederim. Sana borçlandım." Diyerek arabadan iniyordum ki Egemen kolumu tutarak durdurdu beni :

"Feride şunu da al lütfen. Saçlarını kurutmamışsın sinüzitin başlarsa içersin."  Diyerek bana bir ağrı kesici uzattı. O an Egemen'e olan aşkım göğüs kafesimden taşıp gözlerime ve dudaklarıma ulaşmıştı. Ona kocaman gülümseyerek :

" Çok teşekkür ederim Egemen, iyi ki varsın." Dedim ve koşarak okula girdim. Sınavın başlamasına beş dakika vardı. Sınıfa girdiğimde Defne'yi aradı gözlerim. Hemen bulup yanına oturmuştum, bana bazı küçük hakaretler ederek bir daha telefonumu şarja takmadan uyumamam gerektiğini söylemişti. Sınavdan çıktıktan sonra kafeterya da oturmuştuk Defne'yle. Kahve içmek istiyordum çantamı açıp cüzdanımı ararken cüzdanımın Egemende olduğu aklıma gelmişti. Defne'ye dönerek:

"Defne bana da bir kahve alır mısın ya cüzdanımı unutmuşum da." Dedim. Defne beni onaylayıp gitmişti, bende telefonumu çıkarıp Egemen'e mesaj yazdım :

" Egemen merhaba, cüzdanımı bugün alma şansım var mı ? sabah telaştan istemeyi unutmuşum."  Egemen mesajımı görmemişti hâlâ. Aramaya karar vermiştim ama maalesef yine açmamıştı. Karakolun o taraflardaki bir kitapçıya uğramam gerekiyordu zaten, oraya giderken uğrayıp cüzdanımı da alabilirdim. Yürüyerek otuz dakika sonra karakolun önüne geldim, çok soğuktu ve yolda donmuştum. İçeri girip gözlerimle Egemen'i aradım, bulamayınca telefonumu çıkarıp isminin üzerine tıkladım. Telefon iki kere çaldıktan sonra açılmıştı :

" Efendim Feride." Diyerek açmıştı. Hemen konuya girerek :

" Egemen merhaba, mesaj yazdım ama görmedin sanırım ben karakoldayım eğer müsaitsen iki dakika cüzdanımı getirir misin lütfen?"  Dedim. kısa bir sessizlikten sonra :

" Geliyorum hemen." Diyerek kapatmıştı telefonu. Onu beklemeye başlamıştım bende, iki dakika sonra koridorun başında bütün karizmasıyla Egemen gözüktü. Bu üniforma ona gerçekten çok yakışıyordu. Yanıma yaklaştığı sırada kendime geldim. Tam önümde durup :

" Hoş geldin, gel odama geçelim." Dedi. O önde ben arkasında odasına doğru yürüdük. Komiser Egemen Ertürk yazan odaya girmiştik, vay be gerçekten çok havalıydı. Ben iç sesime gülerken Egemen'in de bana baktığını gördüm ve hemen kendimi toplayıp söze girdim :

" Egemen benim çok vaktim yok, rica etsem cüzdanımı alabilir miyim?" Diyerek. Egemen masasının üstündeki dosyaları toplarken bana döndü ve :

" Aslında benim işim de bitti sayılır, biraz beklersen beraber çıkalım. Hem cüzdanın da arabada zaten." Sabah zaten benim için bir sürü şey yapmıştı, şimdi tekrar ona yük olmak istemiyordum :

" Tamam." Dedim. O hızlıca dosyalarını toplayıp, üstüne montunu giyerken ben onu izlemiştim. Yaklaşık on dakika sonra çıkmaya hazırdık, Egemen herkese kolay gelsin derken ben yanında sessiz sessiz yürüyordum. Arabanın yanına geldiğimizde duraksadım, benim durduğumu gören Egemen yanıma gelerek :

" Bir sorun mu var neden binmiyorsun?" Dedi. Kafamı sağa sola sallayarak :

" Yok bir sorun değil de ben cüzdanımı alıp gitsem olur mu? Zaten sabah da bir sürü uğraştırdım seni. Kitapçıya uğrayacaktım zaten." Dedim. Egemen Koyu gözleriyle bana bakarken derin bir iç çekti ve :

" Feride sabah benim için hiç de uğraş gibi değildi. Hatta elimde olsa bunu bir rutine dönüştürmek isterdim. Hem benimde alacağım şeyler vardı kitapçıdan. Hadi bin de geç olmadan gidelim." Egemen'in iki gündür yaptığı bu imalar kalbimde kocaman bir sera kurulmasına sebep oluyordu. Söylediklerinden sonra arabaya binip kitapçıya gitmiştik. Arabadan inip dükkana girdik. Ben hemen istediğim türde kitapların olduğu bölüme geçerken Egemen de beni takip ediyordu. O çizgi roman okumayı seviyordu, bu bölümde bulamazdı ki. Bu yüzden ona dönerek:

"Egemen bak çizgi romanlar şu tarafta, senin sevdiğin türden yok burada." Egemen bir gösterdiğim tarafa bir de bana bakıyordu, şaşkınlığını üzerinden attıktan sonra :

"Çizgi roman okumayı sevdiğimi nerden biliyorsun?" Diye sordu. Sanki öylesine hatırlıyormuş gibi yaparak:

" Bir keresinde laf  arasında söylemiştin. Aklımda kalmış."  Dedim. Egemen'in bana bakmaya devam ettiğini hissetsem de ona dönmedim. Ben alacağım kitapları toplayıp kasaya yönelirken Egemende elinde iki tane çizgi romanla yanıma geliyordu. aldıklarımızı ödedikten sonra arabaya bindik. Yol sessiz geçmesin istediğim için radyoya uzandım ve bir şarkı açtım. Erkin Koray'ın muazzam güzel sesi arabayı doldurduğunda gülümsemiştim. Şarkının en sevdiğim kısmı geldiğinde eşlik etmeden duramamıştım ve sessizce mırıldanmıştım :

" Yüzüne bakmasam da, başımı çevirsem de. Seni her gördüğümde, seni her gördüğümde..."

Egemen bana doğru dönerek gülümsemişti. Evimin önüne geldiğimizde Egemen'e dönerek teşekkür ettim ve hızlıca arabadan inip evime yürüdüm. Kapıyı açar açmaz göz göze geldiğim kişiyle çığlık attım.

Aşk-ı çiçekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin