"Başka bir ders daha aldım; Her şeyin gri olduğu ve neredeyse hiçbir şeyin siyah beyaz olmadığı bir çelişkiler dünyasını kabul edebilirdim - aslında kabul ettiğim için rahatladım. İyi şeyler çoktur ama güzelliğin, sevginin tadını çıkarmak için acıya katlanmak gerekirdi."
[David Sheff / Beatiful Boy]
•••
"Eunseok, nerede kald-"
Annem beni ve hemen yanımda Wonbin'i görünce şaşkınlıkla kalakalmıştı. Neyseki zeki bir kadın olduğundan hemen topladı kendini. Hiç belli etmedi Wonbin'e, aslında onunla görüşmemi istemediğini.
Ama ben gayet farkındaydım onun görüşmemi istemediği birisi olan Park Wonbin'i anneme inat olsun diye habersiz bir şekilde eve getirdiğim için işiteceğim azarın.
Fakat bunu zaten göze almıştım, annemi çok iyi tanırdım. Wonbin'in yanında ona asla kaba davranmayacağını ve duygularını belli etmeyeceğini biliyordum. Bu benim için yeterliydi. Çünkü normal bir çocuk gibi sıcak bir yemek yemek, ebeveynlerin rutin sofra konuşmalarını sıkılarak dinlemek ve o günün izlenecek dizisine göre sessizleşen masanın sonrasında içilecek iki bardak çayın verdiği huzuru hissetmek eminim Wonbin'e de iyi gelecekti.
Bunun ilk ve son olmasını istemediğim için, annem zamanla önyargısını kıracak ve tıpkı Wonbin'in annesi hakkındaki dedikoduları duymadan önce olduğu gibi onu benden bile çok sevecekti.
"Aaaa, Wonbin oğlum sen de mi geldin... Hoşgeldiniz evladım, hemen geçin içeri üşümüşsünüz."
İşte bu yüzden anneme Wonbin ile vakit geçirmeyi emrivaki yapmalıydım. Sadece ilk görüşünde bile dediği ve yaptığı şeyler o kadar farklıydı ki...
"Habersiz geldiğim için kusura bakmayın lütfen, bize de sürpriz oldu."
Wonbin, annemi selamlayarak ikinci kez evime girmişti. Annem, bir benim üzerime baktı bir de Wonbin'e.
Sonradan anladım ki Wonbin'in üzerinde hala benim ceketim vardı, ve ben incecik okul gömleğimle eve gelmiştim...Kesinlikle bunun için de iyi bir azar işitecektim...
"Hava çok mu soğuktu, Eunseok
kızarmış yine..."Al işte daha şimdiden lafını vurmuştu bile annem, beni hiç şaşırtmıyordu.
"Ah, soğuktan değildir Joohyun teyzeciğim, oğlun hep kızarıyor."
Bana yandan bir bakış atıp annemin omzuna doğru bir kahkaha attı.
Benimle nasıl oynayacağını iyi biliyordu, fakat bundan daha iyi bildiği bir şey varsa o da etrafındaki herkesi kolayca kendine aşık etmekti. Nitekim annem, Wonbin'in yanaklarından sıkıp, ona sıcak bir kucaklama vermişti bile."Bilmez miyim hiç canım, çocukluğundan beri soğuğa hassasiyeti vardır Eunseok'un, yazın bile azıcık rüzgar çıksın hemen hasta olur...
O yüzden hep kalın kalın kazaklar giymeye zorluyorum beyefendiyi."Hayır, anne...
Şimdi niye bundan bahsettin ki?Wonbin, üzerimdeki ince gömleğe bakıp bana kaşlarını çatmıştı. Bir daha verdiğim hiçbir ceketi almayacağına o kadar emindim ki...
"Ee, anne beni eleştirmen bittiyse bize
ne yemek yaptın bakayım?"Yanaklarına kocaman iki öpücük kondurup sıkıca sarıldım anneme.
Bir yerden yumuşatmaya başlamalıydım öyle değil mi?
"Arkadaşının geleceğini söylesen güzel bir şeyler yapardım oğlum... Köfte ve patates yaptım, bir de sen seviyorsun diye ıspanaklı kiş yapmıştım. Wonbin oğlum, sevmediğin bir şey varsa hemen başka bir şey yapabilirim sana."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
fourth of july ✷ eunbin ✓
FanfictionFakat 4 temmuz sabahı, tam da yarışmanın yapılacağı gün evine gittiğimizde Park Wonbin, bir daha dönmemek üzere beni, bizi, ayva ağaçlarını, her şeyden çok sevdiği gitarı Alice 'i , yazları köşedeki dondurmacı da çalışarak biriktirdiği parasının her...