"Delikanlı fazlaca teşekkür etmeden gitti, kendi elleriyle taşıdığı yükün
değerinden bihaberdi."[ Stefan Zweig /
Bir Çöküşün Öyküsü ]•••
"Güvenlikten nasıl geçebildin?"
Omuzlarını silkti.
"Güvenliği dinlemedim bile, kenara itip çıktım direk."
Bunu yapmasına gerek yoktu.
Yapmamalıydı, başı belaya girecekti bu yüzden..."Başımız belaya girecek biliyorsun
değil mi?"Kahküllerini kulağın ardına ittirirken ekledi.
"Sen altın çocuksun, bir şey olmaz."
"Altın çocuk olduğumdan mı yoksa Jung Sungchan gibi belalı tiplerden uzak durduğumdan mı acaba?"
Güzel gülümsemesini bana sunarken konuştu.
"Benden uzak duramadın ama."
Evet, ondan uzak duramamıştım. Başlarda bunun için özellikle uğraşıyordum ve başarılı da sayılırdım fakat evlerinin karşısına taşıdığımız gün gerçek benliğini tanımaya başladığım an bunun imkansız olacağını anlamıştım.
Park Wonbin benim kaderimdi.
Ve biz birbirimiz için yaratılmıştık.
"Senden uzak durmak istemedim ki."
"Yalancı! Yıllarca beni görmezden geldin."
Evet, haklıydı ama görmezden gelmek değildi bu, aksine ondan başkasını görememekti.
"Eh, senin halı hazırda bir çevren vardı ve bilirsin işte sen okulun popüler çocuğusun, bense inek olan."
Hemen omzuma vurdu bir tane. Sahte bir yumruktu ama acıyormuş gibi bağırdım.
"Bu acıttı."
"Bir tane daha geliyor?"
"Kahvaltı yaptın mı?"
"Hayır, neden sordun ki?"
"Halı hazırda okuldan kaçmışken bize gidelim, annem kız kardeşinin yanına şehir dışına çıktı babam da akşam onun yanına geçecek direk, yani evde tekim istersen sana kahvaltı hazırlayabilirim?"
Açıkçası yemek yapmakta pek iyi olduğum söylenemezdi. Fakat Wonbin bunu henüz bilmiyordu ve biz eve gidene kadar da öğrenemeyeceği için problem yoktu.
Şu anlık.
"Bu bir eve atma teklifi miydi?"
"Kesinlikle ondan."
"Olmaz, ben masum ve sad bir çocuğum nasıl güveneceğim senin gibi kötü bir oğlana!"
Fake acting oyunumu devam ettiriyordu. Onun bu kadar uyumlu ve eğlenceli biri olması beni de rahatlatıyordu.
Çünkü hep sıkıcı biri olduğumu ve insanları sıktığımı düşünürdüm."Bence kendini pekâlâ da iyi savunabiliyorsun."
"Bunlar yeterli değil."
"Annem gitmeden havuçlu tarçınlı, sarma ve çorba yapmıştı. Daha fazlası da olabilir..."
"Hala neden buradayız, çabuk ol!"
Küçük bir çocuğu aratmayan saf mutluluğu her halinden belli oluyordu ve bu beni onun olduğundan bile daha mutlu ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fourth of july ✷ eunbin ✓
FanficFakat 4 temmuz sabahı, tam da yarışmanın yapılacağı gün evine gittiğimizde Park Wonbin, bir daha dönmemek üzere beni, bizi, ayva ağaçlarını, her şeyden çok sevdiği gitarı Alice 'i , yazları köşedeki dondurmacı da çalışarak biriktirdiği parasının her...