"Ah, akşam rüzgârlarından daha güzelsin sen, Binlerce yıldızın güzelliğine bürünmüşsün... "[Christopher Marlowe]
•••
"Wonbin."
"Eunseok."
Kollarımın arasındaydı, elini omzuma koymuştu, bende sıkıca sarmıştım belini. Gözleri, gözlerimdeydi.
Sessizce birbirimizi izliyorduk.
Ben kendimi garip bir şekilde çok duygusal hissediyordum. Wonbin bir şeyler söylese ya da dokunsa bile ağlamaya başlayabilirdim.
Yaşadığınız anın gerçekliği benim hala inanmadığım bir şeydi."Seni öyle seviyorum ki... Şu an ağlamak istiyorum."
Masum bir gülümsemeyle kıvrıldı dudakları. Omzumdaki elini yanağıma götürüp hafifçe okşadı.
"Ben de seni seviyorum, bunu pek dile getirmesem bile çok seviyorum..."
Saçları dağılmıştı yüzüne, tek tek kulağının arkasına sıkıştırdım. Güzel yüzü ortaya çıkmıştı. Alnına küçük bir öpücük bıraktım.
"Hadi uyu."
"Sen?"
"Ben de uyurum, senden sonra."
Önce seni biraz izlemeliyim, kokunu derince içime çekmeli ve ciğerlerime doldurmalıyım... Eğer olurda bir gün gidersen benden, ben nasıl devam edebilirim ki...? Eski ben olamam mesela, bu odaya girdiğimde seni hatırlatacak bana, bu yatak, bu evin her köşesi... Cama çıksam karşımda olacaksın, okulda yanımda, bak kokun bile sindi üstüme...
Tenlerimiz karıştı birbirine.Hiç gitme Wonbin olur mu?
Çok korkuyorum benden uzaklaşırsın, yanında olamazsam diye...
Bir insan böyle sevebilir mi?
Bu mümkün mü Wonbin?
Bana ne yapıyorsun böyle...
Gözümü kapıyorum sen, açıyorum yine sen. Hayatım olmuşsun, benden olmuşsun...
En çokta bu yüzden korkuyorum işte.
Sensiz bu hayat çok sıkıcı, kimsesiz kalıyorum, kollarımı sen doldurmayacaksan ne anlamı var sanki?
Kokun üzerime sinmeyecekse, rüzgarı saçlarından kıskanamayacaksam, artık tutamayacaksam elinden, adımı duymayacaksam sesinden ne anlamı var sahi?
"Eunseok, bana öyle bakma..."
Parmaklarımı saçlarına daldırdım.
"Nasıl bakıyorum ki?"
"Kaybetmekten korkar gibi, elinden kaçıp gidecekmişim de sanki sen kaçmamam için bekliyormuşsun gibi..."
Öyleydi ama sevgilim.
Bıraksam kaçardın ki...
Sen benim kırık kanatlı kelebeğimdin, gününü bana adasan bile günün sonunda yok olmaya mahkumdun.
Ben de seni kendime sakladım.
Günün sonu gelmesin diye.
Fakat henüz kabullenmediğim bir şey vardı, en uzun günün bile bir gecesi mutlaka vardı.
O gün sana sıkıca sarılıp uyuyakaldığımda kesinlikle annemin çığlığı ile uyanacağımı bilmiyordum...
"Aman Tanrım! Eunseok..."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
fourth of july ✷ eunbin ✓
FanficFakat 4 temmuz sabahı, tam da yarışmanın yapılacağı gün evine gittiğimizde Park Wonbin, bir daha dönmemek üzere beni, bizi, ayva ağaçlarını, her şeyden çok sevdiği gitarı Alice 'i , yazları köşedeki dondurmacı da çalışarak biriktirdiği parasının her...