30.09.2022
Ellerim cebimdeyken girdim bu gece Merkür'e, artık ne olacaksa olsunlara inanmıyordum. Kallisto'da yeni bir sayfa açtığımı durmadan söylediğim Soobin de buradaydı, Yeonjun ile sohbet ederken bir kolunu tezgâha yaslamış gülümsüyordu. Ben ise yanlarında dikilmiş, elimdeki kokteylin pipetini ısırıp duruyordum Kang'ı beklerken. Bu bekleyişlerin bir gün benim sonum olacağını biliyorum, ne zamandan beri bu kadar sabırsızım? Taehyun beni sevdiğinden beri mi yoksa ezelden mi bilmiyorum, varoluşum böyleydi belki de. Bir gün bu bekleyişlerin arasında çürüyüp gidecektim.
"Ne oluyor sana? Bu kadar mutlu olman hiç normal değil."
Choi Yeonjun hafifçe gülümserken, kalçasını yasladığı tezgâhtan uzaklaşıp masada tam karşıma oturdu. Onunla eskisi gibi miydim bilmiyorum fakat böyle olmak bile yeterliydi benim için. Ellerini üzerindeki deri ceketin ceplerine sokarken arkasına yasladı. "Kang Taehyun sihirli değneğiyle hayata döndürdü onu." Diyen Soobin ise elindeki kadehin içindeki buzları inceliyor, ayakta dikilirken bir yandan da göz ucuyla gülümseyerek bizi seyrediyordu. Omuz silkip başımı başka bir yöne çevirirken kokteylimden yudumladım. Beni öldürmeyen ama yaşatmayan da aynı zamanda, Kang Taehyun'ın hayata döndürmesi mümkündü belki. Şimdi olduğu gibi, yalnızca onu düşlerken gülümseyen ben; onu her hissedişim birer nefesti, yaşıyordum.
"Her şey yoluna girmeye başladı sanki."
Gülümseyerek dudaklarım arasına aldığım pipetle oynarken, Soobin sırıtıp başını salladı. "Bi' sigara yakılır buna, ha?" Bardağın dibindeki kokteyli yudumlarken masanın üzerinde duran sigara paketini ve çakmağımı aldım elime. Vanilya aromalıydı, Kang'ın sigarası. Onu göremediğim her zaman içeceğime yemin etmişim gibi paketten bir tane çıkarırken, adımları Merkür'ün kapısına doğru ilerleyen Soobin ve Yeonjun'un peşinden çıktım ben de. Burnuma değen vanilya kokusunu seviyordum, Kang'ın ıslak dudaklarını her gece balkonda oturup sigara içerken de hissediyorum. Paramore artık canımı yakmıyordu, Merkür'de "Forgiveness" çalarken hafifçe gülümsedim.
Soobin ve Yeonjun görüş açıma girdiğinde, onların aynı anda bana dönmesiyle yüzümdeki gülümseme soldu. Soobin kaşları çatık bir şekilde bakıyorken bana, Yeonjun'un dudakları arasındaki sigara gevşemiş, boş bakışlarla bakıyordu bana. "Ne oldu?" Diye sordum. Aralarına girip çakmağımla yakarken sigaramı, irislerim caddenin karşısına kaydı. Bozuk bir sokak lambası, cızırdıyor ve tam altında Kang Taehyun vardı. Hueningkai vardı. Kang'ı öpen Kamal, vanilya aroması dudaklarında.
Bazı yıkımların beni hayata döndürmesi gibi, bugün bir başkası beni defalarca gömülmemişim gibi öldürebiliyordu. Kaşlarım gevşerken, yaktığım vanilya aromalı sigara yere düştü. Tıpkı benim düşüşüm gibi, defalarca tutunmaya çalıştığım o ince ipten, araftan, en sonunda kendimi bırakışım gibi. Neydi bu? Kang öylece dururken, onu öpüp geri çekilen Hueningkai, ne uğrunaydı bütün bunların hepsi? Sarmaya çalıştığım yaraları deşen Kang o kadar mı alışmıştı, tekrar iyileşmeme izin vermeyecek kadar nefret mi ediyordu benden? Gözlerim dolarken, titreyen ellerimin birinde Soobin'in ellerini hissettim. Daha sonrasında fısıltısını duydum, "Yalvarırım sakin ol Beomgyu." dedi. Titrek nefeslerim boğazıma dizildi, ne onu ne de Yeonjun'u duyuyordum. Yalnızca Kang'ın, şeytanın ensemdeki fısıltıları vardı. Yine yaktım canını diyordu, yine yaktı. Sonra dönüp bana baktı, yüzündeki ifadeyle beni bin kere ateşe attı.
Duyamıyordum Paramore'u, göremiyordum da. Merkür'ün ardındaki her şey, bugün bütün gerçekler başımdan aşağı yıkılırken işittim şeytanın sesini. "Beomgyu." Diye bağırdı, Hueningkai arkasındaki duvara yaslanırken yüzündeki boş ifadeyle nasıl yaktığına şahit oldum sigarasını. Umursamaz ama umarsız, onu anladığımı sanmıştım. Değiştiğini belki, sonra caddenin karşısından bana doğru yaklaşan Kang'ın hızlı adımları arkama dönmeme sebep oldu. Toparla kendini dedim, düşündüğün gibi değildir Choi. Vanilya'sını öldürmez şeytan, bu defa değil. Bütün dediklerimi yuttum sonra, duygularımın bütün varoluşumu ele geçirişi çok kısa bir zaman aldı. Hıçkırıklarım karışırıken Paramore'un şarkısına, adımlarım Merkür'den içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
merkür'ün ardındakiler 𐦍 taegyu
Fanfiction✧ İstediğimde benim ol Choi, istemediğimi anla. Çünkü bu sana son seslenişim.