ben ve şeytan, aşkından cehennemi ev bildiğim kendime

526 85 45
                                    

12.12.2022

Karşımda durmuş, bir gece yarısı geldiğimiz Eventus'un basketbol sahasında elindeki topu sektirirken göz ucuyla bana bakıyordu. Bense üşüdüğüm için kollarımı birbirine bağlamış, sırtımı arkamdaki tellere yaslamıştım. Onu seyrederken aklımdan ne geçtiğimi biliyordu, bilirdi. Vanilyası tek bir an silinmezken zihnimden, Kang Taehyun muzip gülümsemesiyle bana nerden vurduğunu çok iyi biliyordu. "Üşüyor musun?" Diye sordu. Omuz silktim, sektirdiği topu kolunun altına alırken yanıma adımladı. "Oynasana benimle." Dedi, "Hem ısınırsın." gülümsemesi dudaklarının kıvrımına öyle bir yerleşmiş ki, bana sorsanız cehennemi solumak buydu.

"Oynarım oynamasına ama," Dedim, ona doğru adımladığımda sırıttı. İstediğini her zaman alıyor, parmağımın ucunda oynattığı ben ise bunun farkında olup yine de vazgeçemiyordum. Vanilyası gibi, ona olan bağımlılığım ve takıntım gibi belki, vazgeçmek istemiyordum hayır. "Elime ne geçecek?" Karşısında dikildiğimde, artık tam dibimdeydi. Beyaz gömleğinin göğsüne kadar açık düğmelerinden içeri sızan soğuk esinti onu değil, beni ürpertiyordu. Ürperirken bakışlarımı da alamıyordum, onun yeni boyadığım kiraz saçlarımda dolanan bakışları ise benim arzuma yenik düşmemin en büyük sebebiydi.

Yaklaştı Kang, biraz daha; yetmezmiş gibi ensemde soluması, biraz daha sokuldu ve kulağıma eğildi. Aynı esinti, boynuma dolanıp beni öldürürcesine boğarken orada, şeytan fısıldadı, "Eline çok güzel bir şey vereceğim." dediğinde gülümsemem soldu yavaşça, sonra aralık dudaklarım kapandı da yutkundum. Kang Taehyun geri çekilirken suratıma baktı, yüzünden silinmeyen o muzipliğiyle beni seyretti bir süre. İrislerim gözlerine tırmandığında yıkılan Eventus'un enkazı üstümüze çökmüş gibi, "Beşe kadar." Dedim. Topa uzanıp kolunun altından iteklediğimde yere düşüp sekti, Taehyun sırıtıp başını salladı ve böylece bizim ölmeden gömülmelerimizden biri daha başladı o gece.

Sevgiliydik fakat rakiptik, nasıl bir çelişki diye sormayın; aynı beni öperkenki gibi Kang ve ben hep yarışırdık, yenme arzusuyla asılırdık birbirimize. Sonunun hiç gelmeyeceğini bildiğim bir döngüydü bu, mutsuz değildim; zira Kang Taehyun'ı karşımda gözlerinde bu denli tutkuyla dikildiğini görmek Kallisto'da neden kaldığımı hatırlatıyordu bana. Elimdeki topu sektirirken ben, o hafifçe eğilmiş beni bekliyordu. Yüzündeki gülümsemeden nefret ediyordum, ona hiç yakışmayan kıvrımları beni ateşe atıyordu her defasında. Ona doğru ilerleyip çalım attığımda, bunu yapamayıp nasıl kaptığını Kang'ın topu elimden, benim boşluğa düşüp onun topu potaya fırlatışını seyrettim. Gülümsedim, dediğim buydu; onun galip geleceğini bildiğim savaşlara girmek hoşuma gidiyordu, ne uğruna olduğunu bilmediğimiz bu rekabetler, bana baksın diye bir çift göz uğrunaydı.

"Bana kaybetmek hoşuna gidiyor galiba Vanilya." Yine beni yakalamış, kapana kıstırmış ve yüzümdeki gülümsemeye bakıyordu. Afallamam ile suratımdaki tebessüm silindi, boğazımı temizlerken ona doğru yaklaştım. "Bu kadar erken konuşma." Dediğimde sırıttı, topu sektirirken bana doğru koştu. Ellerim uzansa da, nasıl yanımdan çalımlarıyla sıyrıldığını seyrettim tekrar. Durmadı, bir defa daha attı; her atışında dönüp bana sırıtarak baktı. Sonra benim adımlarım durduğu an o yine zıpladı, gömleği onunla beraber havalanırken irislerim potadan giren toptan onun karnına kaydı. Haklıydı, şeytana karşı kaybetmek hoşuma gidiyordu. "Dört," Dedi, topu bana attığında başımı kaldırıp baktım ona. "Son şansın Vanilya."

"Sonlar benim hiç hoşuma gitmiyor ama."

Afalladı, ellerim arasında duran top kayıp giderken uzun adımlarım dibinde bitti; tam o vakit beyaz gömleğinin yakalarını sıkıca tutup kendime çektim onu. Nefesim değdiğinde nefesine, zihninde onu mahkum eden ne varsa silip attığımda; vanilyası dudaklarıma karıştığında, cebinde duran elleri iki yanına düştü ve ardından yanaklarıma çıktı. Sıkıca yumduğum gözlerimden onun dudaklarıma susamış dudaklarına, dudaklarının kokusuna kadar hepsi gerçekti, buradaydık. Tepedeki dolunayın vurduğu teni güzeldi, tenindeydi bu gece dolunay. Yanaklarımı kavrayan yüzüklü ince parmakları enseme kayarken adımlarım geriledi; sırtım tellere çarptığında ensemde duran ellerinden biri tellere tutundu.

merkür'ün ardındakiler ‎𐦍 taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin