05.10.2022
Bir rüya gördüğümü sandım, on sekiz yıl ve on dokuz gün sürmüştü. Hâlâ uyanıp uyanmadığımın da meçhul olduğunu düşündüğüm minik dünyamda, daha sonrasında bunun bir rüyadan çok kâbus olmasından korkar hâle geldim. Şimdi anlıyorum, sıcak bir ten; tatlı dudakları benimleyken, bu kadar gerçekken, rüya değildi.
Kang Taehyun, onu boş bir sınıfın kapısına yaslı bir şekilde bulduğumda, dizlerim titrerken hem de; beni zihnimin kalabalıklığından sıyırıp sınıfa yanında geçirdiğinde gözlerimin içine baktı. Sıklaşan soluklarını duyuyordum, alnı alnıma yaslıyken yüzüklü parmakları kapı kilidinde ulaştı. Dudakları dudaklarıma değmiyordu, adımları ilerlerken kendimi geriye doğru giderken buluyordum. Bekliyordu, elleri yanaklarımdan enseme kayarken usulca, onu iliklerime kadar hissediyordum. Konuşmuyorduk, yalnızca sağ göğsüme değen kalbini dinliyordum. Benim için hızla çarpan kalbini. Titrek elleri belime tutunduğunda dudakları dudaklarıma değdi en sonunda, vanilyası öyle tatlıydı ki dilim ağzının içinde turlarken gözlerimi yumdum.
Perdeleri kapalı, karanlık sınıfta geriye giden adımlarım kalçamın sıraya çarpmasıyla durduğunda ıslak dudaklarından ayrıldığım vakit gözlerini gördüm. Kang, bana her böyle baktığında biliyordum onu ele geçiren tutkusunu. Görüyordum, tam önümde duruyordu; arzusuna yenik düşen o adam buradaydı. Bacaklarımı birbirine bastırırken kafamı eğiyordum ben ise. Sırıttı, kulağıma değen kısık sesi dudaklarımı ısırmama sebep oluyordu. Yaklaştı, durmadı hiç dudakları boynuma değene kadar. Sonra elleri kasıklarıma kaydı, pantolonuma; kemerimin usulca kayışlardan sıyrıldığını hissettiğimde öpücükleri köprücük kemiğime ulaştı. "Yalnızca dokunuyorum sana Vanilya," İz bıraktığını biliyordum, ısırıkları dudaklarım arasından kısık bir inleme kaçmasına sebep olduğunda gülümsemesi büyüdü.
"Yalnızca dokunuyorum ve sen benim için bu kadar ıslanıyorsun."
Pantolonumun içine giren eli başımı eğmeme sebep oldu, izin vermedi. Boştaki eli çenemi kavrarken sertçe kaldırdı başımı, "Bana bak." dedi. "Eğer sana yardımcı olmamı istiyorsan bana bakmak zorundasın." Gözlerim koyu irislerine değdiğinde, her bakışımda derine biraz daha battığımı hissediyordum. Sesi, konuşması; Kang'ın kurduğu bütün cümleler benim suskunluğumun sebebiydi. "Aferin." Dedi, muzip gülümsemesine kaydığında irislerim, yüzüklü parmakları erkekliğime ulaştı ve tam o vakit titrek bir nefes verdim. Ayaklarım yerden kesiliyordu bana her dokunuşunda. Ellerim onun kollarına sıkıca tutunmuşken dizi bacaklarımın arasında duruyor, kaçmaya çalıştığımda bacaklarımı aralıyordu diziyle.
Bana yukardan bakarken, üstün bakışları tenimde gezinirken ve eliyle pantolonumu indirirken; onun dokunuşları için, bana dokunması için ne kadar utanmaz olabileceğimi düşündüm. Yalnızca dokunuyorum sana ve sen ıslanıyorsun diyordu, yalnızca dokunuyordu ve ben içimde sönmek bilmeyen bir arzuyla daha fazlası için yalvarıyordum ona gözlerimle. "Kıpırdamadan dur, beraber yapacağız." Dedi, başımı kaldırıp büyüyen gözlerimle ona baktığımda gülümsedi. Elleriyle kendi pantolonunu çözerken sonumun geldiğini her anlayışımda nefesimi tuttum, göğsüme çöken kelebek bugün benimle beraber Kang'ın elleri arasında ölecekti.
Sertliği gözümün önünde belirdiğinde, biraz daha yaklaştı bana. Erkekliğime çarpan sıcaklığı ellerimle yüzümü kapatmama sebep oldu, onun titrek nefeslerini duyabiliyordum. "Dur Taehyun, bu çok garip." Parmaklarım arasından ona baktığımda, çatık kaşlarıyla ikimizin aramızda duran penislerimize bakarken kavradı onları elleriyle, ne düşündüğümü bilmiyordum ancak sonra şehvetin gizlendiği irisleri gözlerime değdi; kaşları gevşerken dudakları iki yana kıvrıldı tekrar. Ellerinden biri yüzümdeki elimi kavrayıp suratımdan uzaklaştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
merkür'ün ardındakiler 𐦍 taegyu
Fanfiction✧ İstediğimde benim ol Choi, istemediğimi anla. Çünkü bu sana son seslenişim.