31.12.2022
Bana bakıyor, bakmak istiyor çünkü. Bakmadan bile görüyordu hissettiklerimi. Ne düşündüğümü, neden burada olduğumu, kalmak için ne kadar savaştığımı; yara bere içinde kalan dizlerime çöküp yalvarmaya ne denli hazır olduğumu ondan kapabileceğim tek bir bakış için, Kang Taehyun, bütün bunları artık biliyordu. Ve bazen ölülerin de nefes aldığı Kallisto'da, beni bir öpücüğüyle hayata döndüren tek gerçek kendisiydi. Merkür'ün ardında yatan yapboz parçaları oydu, ben onu anladığım vakit bütün gizem çözülmüştü.
Şimdi altı kişi düşünün, bir masanın etrafında toplanmış; bana üç sene önce sorsanız size gülerdim ama karşımda Hueningkai ve Yeosang, Yeonjun ve Soobin tam sağımda, Kang Taehyun kalbime en yakın yerde; solumda oturmuş beni seyrediyordu. Bize ne olmuştu diye sormadığım günlerden biriydi bugün, nasıl bu hâle geldiğimizi sorgulamaktan vazgeçtiğim; her şeyin geride kaldığına bütün kalbimle inandığım, inanırken kanat çırpan kelebeği yaşasın diye avuçlarım arasında tuttuğum gündü bugün.
Zaman mı her şeyin ilacıydı, oturup adam akıllı konuşmak mı bilmiyorum fakat geride kalanlar hakkında düşünmek de istemiyordum. Bugün Kallisto'nun havasında sezdiğim keder, ara sıra işittiğim kahkahalara karışıyordu. Hueningkai ve Yeosang'ı en son bu şekilde gülerken, üç sene önce görmüştüm. Nerede hata yapmıştık? İnsanoğlunun ne kadar zalim olabileceğini sana öğretenlere dön bir bak diyordu zihnimin içindeki çığlıklar, hepsi en yakın deyip bağrına bastıklarındı. Yine de, belki de en kötüsünü onlardan tatmak canımı daha az yakmıştı. Daha çabuk affetmiştim.
Ama affetmiştim.
"Bir önceki yılbaşında hepimizi bir araya getireceğim diye bir yerlerimi yırtmıştım."
Soobin elindeki içkiye buz atarken, Merkür'de çalan şarkıya sitem eder gibi derin bir nefes aldı. Kaşlarını çatarken, Yeonjun arkasına yaslanmış göz ucuyla seyrediyordu onu; bir dudağı hafifçe yana kıvrılmış, sarhoş olan sevgilisine bakıyordu öylece. Anladım. Dönüp Kang Taehyun'a baktım, bakışlarını yakaladığım vakit utanıp başımı tekrar masaya çevirdim. Biliyordum bu bakışlarını, ayaz gözleri yanarken ne istediğini biliyordum; bildiğim için Merkür'ün duvarları arasında sıkışıp kalıyordum, nefesim kesiliyordu. Ben dönüp bakmasam da o bana bakıyordı. "En son ne zaman beraber kutlamıştık? Üç sene önce mi?" Hueningkai elindeki çakmağı parmakları arasında çevirirken bize baktı, başımı salladığımda gülümsedi.
"Beomgyu ilk kez o gün içki içmiştin, hatırlıyor musun? Merkür'ün masasında sızıp kalmıştın."
Yeosang ve diğerleri sırıtırken omuz silktim, "Soobin'in üzerine kusmuştun, hatırlatırım." dediğimde Hueningkai kahkaha atıp arkasına yaslandı. "Seni taşıdığım için!" Diye sesini yükseltip savunurken kendini, kıkırdayıp başımı salladım. "Öyle olsun." Dedim, "Öyle olsun." dedi. Sonra Yeosang mühürlenmiş gibi tek kelam etmek için aralamaya dahi tenezzül etmediği dudaklarını açtı en sonunda, özgürlüğe kavuşan o sessizliği bozuldu. "O gün sizinle değildim." Dedi. Anladım bu suskunluğunun sebebini, o zaman kayıp hiçbir parça kalmadığını artık; Hueningkai'nin cebinde sakladıklarını da çıkarıp masaya vurduğunu uzun bir zaman önce, anladım. Yeosang yalnız hissetmişti, hep yalnızdı. Yalnızlığın geride bıraktıklarından en kırık olan ruhtu o, özgür bıraktığımı sandığım kelebeğin buruk kanatlarında kendimden birer parça buldum.
"Yeni bir yıl," Dedi Hueningkai, yüzünde minik bir tebessüm belirirken parmakları masanın üzerinde duran Yeosang'ın elini kavradı nazikçe. "Yeni bir sayfa, hep beraber Yeosang. Öncekilerin bir önemi yok." Hueningkai'nin gerçek hislerinin bu yönde olması beni gülümsetmişti. Her zaman bir şeyleri geride bırakamayan oydu çünkü, geçmişteki ufak çocuklara takılı kalmıştı. Annemin bahsettiği yaralı, küçük bir çocuğa sımsıkı sarılmış Hueningkai; hâlâ evin yolunun onda bittiğini zannediyorken aslında öyle olmadığının farkına biraz geç varsa da, artık buradaydı. Evin yolunu bulmuştuk, doğduğum yerde ölmüyordum artık ben. Gömülmelerim bir şeytanın baş ucuma bıraktığı güllerle son bulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
merkür'ün ardındakiler 𐦍 taegyu
Fanfiction✧ İstediğimde benim ol Choi, istemediğimi anla. Çünkü bu sana son seslenişim.