Gözyaşı gözden ilahi.
Kan kandan kirli.Hiç sordun mu kendine?
Sen onun için savaşırken,
Belki ensendedir intikamın nefesi.༺༽♕༼༻
Korkulardan kaçılır mı? Peki ya kaçtığını sandığın o korkular aslında seni kovalamıyorsa, kaçtığını düşünürken doğrudan onun kollarına sen koşuyorsan? Gözlerimi yeni bir güne açtığımda zihnimi ele geçiren düşünce bu olmuştu. Sebebi dün gece gördüğüm o kâbustu. Gece gece yataktan sıçramış, saatlerce uyumama izin vermeyecek kadar etkilenmemi sağlamıştı. Parmaklarımın değdiği aynanın ve sonra diğerlerinin parçalanışını hatırlıyordum. Hatırlamak için ise önce unutmak gerekir ama ben hatırlamaktan çok tekrarlıyordum. Görüntüler bir kere oynamıştı ama yüzlerce defa başa sarmıştım. Karanlığın beni nasıl sarışına kadar her şey hafızamda canlı durumdaydı.
"Aya hadi gelsene."
Beni çağıran Mete'ye dönüp, "Bekle canım." deyip saçlarımı taramayı sürdürdüm.
Dizlerimin üzerinde biten siyah dar kalem elbisemin bel kısmındaki ipi bağlayıp makyaj masasından kalkınca üzerime çiçek kokulu parfümlerimden birini sıkıp sonra aşağıya indim. Bu sefer ayağıma topuklu ayakkabı değil, düz tabanlı, siyah kadife bir çizme giymiştim.
Aşağıya indiğimde masayı hazır halde bulunca kaşlarımı çatarak mutfağa giriş yaptım. Ben hazırlanıncaya kadar beklemek yerine her şeyi halletmişlerdi çoktan. Neyse ki ben olmadan başlamamışlardı. Kahvaltıyı hazırlamak için beni bekleselerdi çok zaman keybetmiş olurdum o yüzden bu görüntü beni gerçekten memnun etti. Masada yediden yetmişe her şey vardı. Güne zengin bir kahvaltkyla başlayacaktık belli ki...
Kuvars oturduğu sandalyede kollarını bağlayıp sırtını yavaşça geriye yaslandı. Sirke satan surat ifadesinden dahi bana tavır aldığını anladım. İşte geliyordu imtihanım. Kötü kötü bakan gözlerini gözlerime sabitlediğinde, "Yeni koruma aldığınızı söylemediniz dün gece haberim oldu." dedi. Ancak sesinden bile buna ne kadar alındığı rahatça anlaşılır durumdaydı. Ne kadar kıskandığını ortadaydı. İnsanlar sevgilisini kıskanırdı, sevdiği insanı kıskanırdı, ne bileyim annesini babasını kıskanırdı ama en yakın korumamın patronunu kıskanması başka bir seviyeydi. Kuvars bana aşık değildi bunu biliyordum. Şu an içimden ona yakın korumam dediğini duysa çok fena alınırdı, çünkü kendisinin benim için yakın korumadan fazlası olduğunu düşünüyordu.
Ve bu manyak beni feci derecede kıskanıyor!
O an göz devirip devirmemek arasında gidip geldim. Kuvars'a göre kendisi buradaki en kıdemli kişiydi. Böyle düşünmekte haksız sayılmaz. Fakat yine de ne zaman işe ona haber vermeden birisini alsam üzerine kuma gelmiş gibi hallenirdi. Sandalyeyi çekip oturduğum sırada Okay benim için fincanıma çay doldurmaya başladı.
"Evet Erim'i işe aldım. Artık o da benim çalışanım." dedim üzerime çeki düzen veridiğim sırada.
"Çocuğa sakın zorbalık yapayım demeyin kovarım sizi." diye de ekledim keskin bir tınıyla.
Mecbur uyarımı önceden yapmak zorundaydım, Kuvars'ı tanıyorsam dakika başı hatırlatmam gereken bir konuydu. Okay'ın yapmayacağını biliyordum sorun zaten hiç Okay olmamıştı. Sorun şu ki, Kuvars'dan emin değilim. Durduk yere gidip Erim'le uğraşabilirdi. Diğer korumalarıma bulaştığı gibi. İnsanlarla uğraşmak en büyük hobisiydi.
Yavaşça sepetteki kızartılmış ekmeklere uzandım. Gül reçeliyle kaymağı ekmeğe sürüp Mete'nin önüne koydum.
Kendime yenisini yapmaya başladığımda, "Baba ben yumurta sevmiyorum." diye nazlanmaya başladı Mete. Okay iç çekerek, "Büyüyemezsin o zaman. Kocaman olmak istiyorsan tabağındaki yumurtayı bitirmelisin oğlum." dedi, ısrarla elindeki çatalı Mete'nin ağızına uzatarak. Ama Mete yememekte inatçı şekilde kararlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAPT ET
Romance"Zapt et onu!" diye tüm şiddetiyle bağırdı Orhan. Yeşil gözlerinden ateş fışkırıyordu. Belki de onu hayatımda hiç görmediğim kadar kızgın görüyordum.Gözlerindeki öfke büyük bir taşkınlığa uğramıştı ve karanlıkta bir mum ışığı misali parlıyordu. Fak...