Gölge karanlık.
Işık cılız.
İntikam ise daima soğuk.
Bir intikamın başlangıcı soğuktur.
İntikam nefretle büyüyen kinli bir çiçek, aman dikkat et bulaşmasın ruhuna.
Değmesin yaprakları göğsüne.Peki sonu kanlı mı biter yangın mı?..
Ama bu onun soğuk başlangıcı...༺༽♕༼༻
İntikam...
Her şeyi yaptırabilecek güçlü bir duygu.
İntikam, soğuk bir duygu.
İntikam soğuk olduğu kadar kinli de.
Kinli olduğu kadar ise kirli sayılabilecek bir duygu.Eğer yeterince soğukkanlıysan avuçlarına bulaşan kanın üstesinden gelebilirsin. Tek söyleyebileceğim şey; kanına intikam karıştıysa senin de acımasız olabileceğin. Sorun şu, ben karanlık değilim. Bembeyazım, öyle ki üzerime bulaşabilecek her leke kendini gösterecek kadar beyaz.
Siyahla beyaz savaşıyor mu bilemem ama ben siyah olmamak için kendime yenilmeyeceğim.
Karanlığa damlayan kan görünmez, beyaza bulaşan kan ise silinemez.
Sorun bu, herkes siyahtı.
Beyazla siyah, seçim yap.
Siyahın içindeki beyaz, beyazın içindeki siyah. Yin ve Yang
Yoksa ruhunu kirlenen her beden karanlığa mı gizlenir?
Ve ben beyazı tercih ederim.
Bembeyaz.
Hep beyaz.
Siyahta kaybolmuş herkes renksiz dünyalarının mahkumu olmuştu belki de. Karanlığa kapılmak istemiyorum, karanlık demek bilinmezlik demek. Karanlık kâbuslarımın rengi. Karanlık yasın rengi.
Kendisini saklayan insanlar karanlığın arkasına gizleniyor. Ve ölü bir renk siyah, hem asaletli hem acılı. İkiyüzlü olabilecek tek renk siyah. Kendine bulaşan lekeyi gizlemeyi biliyor. Bu yüzden arkasına saklanıyor ruhu kirlenmiş olan.
Benim ruhum henüz kirlenmedi...
Ellerim için geç olsada ruhumu siyahın arkasına gizleyecek kadar kirletmeyeceğim.
Şimdi gözlerinizi açın ve kendinize en yakın aynaya bakın. N'için siyahın arkasına gizleniyorsunuz?
Ruhunuz mu kirli yoksa içiniz yaraların kabuksuz kaldığı yer mi?
Aklım karışık. Ne yapacağımı bilecek kadar kendimde olsamda zihnimin bulanıklığı beni derinlere itiyor. İçimdeki yangını hissediyorum, o yangın ilk günkü kadar alevli. Tam içimde yanıyor, içimde olduğu sürece hepte beni yakacak. Yalnız başıma kül olacağımı sanmıyorum, ilk kıvılcımdan kim sorumluysa onu bulana dek karşıma geçen herkesin sonu benimle aynı. Yanmak.
Zaman geçtikçe daha fazla hissediyorum.
Ben zapt edilmez bir yangınım.
Sonum var mı bilmiyorum ama başını hiç unutmadım. Geçtiğim yerlerde izim kalır. Tıpkı onların bende bıraktığı iz'ler gibi. Zihnime düşen her düşünce orada zincilere vurulur. Ne benim gücüm yeter onları aklımdan atmaya ne de başkasının yardımı. Günler geçiyor ve ben aynaya baktığımda eski beni göremiyorum. Aynadaki kadın bana yabancı, yansımam bana yabancı.
Bu yabancılık pişman hissettirmiyor.
Dakikalardır yerde olan bakışlarımı usulca kaldırırken aynı zamanda başımı da dikleştirdim. Hareketlerim hızlı değil aksine mümkün olduğu kadar yavaştı. Gözlerim an an kurbanımın üzerinde gezinirken hiç acele etmiyordum. En ufak detayını dahi zihnime kazırcasına inceledim onu. Zihnime nakış gibi işledim adetâ. Karşımdaki adamın yüzü kanlar içinde kalmıştı. Özellikle kafasından yüzüne doğru akan kırmızı sıvı inceli kalınlı yollar çizmiş, suratının yarısı kırmızıyken diğer yarısı daha temizde kalmıştı. Öylece bir sandalyenin üzerinde eli kolu bağlı ve savunmasızdı. Benim tabirimle kısaca; aciz. Beyaz gömleği kan ile lekelenmişti. Kahverengi saçları karmakarışık, tıpkı kuş yuvasını andırıyordu. Zavallı bir haldeydi. Ondan istediğim tek bir cevap var oysa, sadece tek cevap. Eğer bana söylerse onu bırakacağım, lakin o sessizlikte ısrarcı. Dilimi dudaklarımda yavaşça gezindirerek hafifçe ıslattım. Ciğerlerime derin bir nefes çekip başımı içerisinde bulunduğumuz deponun tavanına doğru kaldırarak çektiğim nefesi sessizce verdim. "Calsio'nun," diye mırıldandım sakince. Aslında göründüğüm kadar sakin değildim. Sakin kelimesi şimdilik bana uzaktı. Dışımı sakin görüyorlardı, içimdeki öfkenin alevlendiğini bilmeden. Dişlerimi birbirine sürtüp gıcırdatırken, "Başında kim var?" dedim. Kelimeler sırasıyla ve tek tek çıkmıştı dudaklarımın esaretinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAPT ET
Romansa"Zapt et onu!" diye tüm şiddetiyle bağırdı Orhan. Yeşil gözlerinden ateş fışkırıyordu. Belki de onu hayatımda hiç görmediğim kadar kızgın görüyordum.Gözlerindeki öfke büyük bir taşkınlığa uğramıştı ve karanlıkta bir mum ışığı misali parlıyordu. Fak...