Beyaz gül o, beyaz gül.
İçi dışı zehirli beyaz gül.
Siyah gül o, siyah gül.
Karanlıkta büyümüş siyah gül.♬ ♪: Grup Yorum & Devrim Yürüyüşümüz sürüyor.
༺༽♕༼༻
Nefes kesildiğinde ruh ayrılır mı bedenden? Peki sırf nefessiz kaldın diye terk eder mi seni yaşam? Ben ruhum tarafından terk edilirken içimde bir canavarın uyandığını fark edememiştim.
Şimdi aynalar hiç olmadıkları kadar kızgın, çiçekler küskün bana. Fakat bu döndürmeyecek beni amacımdan. Karanlıksa karanlık, yürümeye devam edeceğim emin adımlarla. Çiçeklerimi solduranın bahçelerini yok edeceğim. Talan edeceğim, avucuma alacağım, yok edeceğim.
Kimse beni ağır yaralayıp ölmeden çıkamaz bu savaştan.
İntikam düşüncesi yudumladığım baş döndürücü bir şaraptı. Tek yudumu dahi ruhu sarhoş bırakıyor. Zihninde oluşturduğu şeytanlar hep baştan çıkartıcı. Kulağına fısıldadığı sözcükler ninni ama hiçbir çocuğa söylenmez. Asıl soru intikam uğruna neleri feda edersin değil, asıl soru neleri feda edemezsin? Sanırım hiçbir şeyi. Evet hiçbir şeyi. Çünkü feda ettiklerimin de acısını çıkartırım alacağım intikamdan.
Dalgınca sigaramı içiyordum. Aslında tam olarak dalgın sayılmam, çevremde olan biten her şeyin son derece farkındayım fakat zihnimin derinliklerindeki düşünceler pençesini geçirince istemeden çekiliyordum. Elimde olmadan düşünceler zihnimi, zihnim ise beni kuşatıyordu. Başıma hafif ağrılar saplanırken neredeyse kafayı yemek üzereydim. Dakikalar geçtikçe şiddetini arttırırsa nasıl başa çıkacağım konusunda çaresizim. İki yılı aşkın süredir ciddi boyutlara ulaşabilen baş ağırılarıyla hayatımı sürdürüyordum. Birçok doktora gitsemde hiçbiri nedeni hakkında fikir sahibi olamamıştı. Geçtiğim birçok test sağılıklı olduğum yönündeydi. Kimisi psikolojik olabileceğini söylemişti. Ama bir psikiyatra baş vurmak demek kendini anlatmak demekti. Bende olan her şey daima bende kalır, o yüzden kimseyle neler yaşadığımı paylaşma düşüncesi hoşuma gitmiyordu. Babama veya Baybars'a bile hiçbir ânımı anlatmamışken tanımadığım bir doktora geçmişimi ve travmalarımı dökecek değilim. Ne olursa olsun, yaşadığım ne varsa kati suretle bende kalır. Çizdiğim sınırların dışına çıkmam. Kimseyi de geçirtmem.
Eski günleri özlemle anıyordum, başım ağrımadan haftalar, aylar geçirirken şimdi zihnimin parçalanırcasına bana işkence etmediği gün sayısı azdı. Yoğun olduğum zamanlarda ise bu baş ağrıları bana işkence olarak müthiş bir dönüş yapıyordu. Onca ağrıya artık alıştığımdan olsa gerek katlanabiliyorum. Öylesine alışmıştım ki artık günlük hayatımın rutinlerinden biri olmuştu. Ne zaman iyi olacağım ise bilinmez. Ömrümün sonuna kadar benimle olacağı düşüncesi ise içimi huzursuz ediyordu. Kimse ömrünü onu canından bezdirecek bir ağrıyla geçirmek istemezdi nasıl olsa. Alışmak yetmiyordu hissettiğim işkence bitmeyen bir döngü halinde günden güne beni bitiriyordu.
Hararetle üflediğim duman genzimden akarak dudaklarımdan çıkarken serin havanın da etkisiyle gökyüzüne karışıp dağıldı. Kendimi yok olan o dumana çok bezettim. Bi' anlığına var ama sonra yok ortadan kayboluyor. Hayır kaybolmuyor, öyle dağılıyor ki artık gözle görünmez oluyor. Merak ediyorum, dağıldıkça bende mi görünmez olmaya başladım? Varım ama artık görünmez halde miyim?
Tanrım sen orada mısın bilmiyorum ama sanırım bana işaret vermene ihtiyacım var. Bilmeye ihtiyacım var, birçok şeyi bilmeye ihtiyacım var. Bilmediğim şeylerin cevapları lütfen bana uzak olmasın. Bildiklerim ise yalan olmasın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAPT ET
Romantizm"Zapt et onu!" diye tüm şiddetiyle bağırdı Orhan. Yeşil gözlerinden ateş fışkırıyordu. Belki de onu hayatımda hiç görmediğim kadar kızgın görüyordum.Gözlerindeki öfke büyük bir taşkınlığa uğramıştı ve karanlıkta bir mum ışığı misali parlıyordu. Fak...