Öfke

991 106 40
                                    

Nat'in sertçe, buzu yüzüme bastırması ile dudaklarımdan bir inilti kopmuştu.

Bu sırada Barnes'ın bakışları merakla bana dönerken ben sinirle ablama bakıyordum.

"Bunu neden yaptın?" diye sordum öfkem sesime de yansırken.

"Siz bunu neden yaptınız?" diye sordu ikimizin de yüzündeki yaraları gösterirken.

"Antrenman yapıyorduk sadece." dedi Barnes.

Aptal!

Bir widowa yalan söylemek ne kadar mantıklıca olurdu ki?

Ablam, onun cevabına göz devirirken bir yandan da kanayan elmacık kemiğime pansuman yapıyordu.

"Hem, sen antrenman yaparken iyi, biz dövüşünce neden suç oluyormuş?" diye sordu Barnes yaramaz bir çocuk edasıyla.

"Ben antrenman yaparken karşımdakini öldürmeye çalışmıyorum ayrıca eldiven denen bir şey kullanıyorum." dedi gözlerini devirirken.

Eldiven demişken-

Yüzümde istemsizce oluşan gülümseme ile Barnes'a dönerken Barnes da aynı gülümseme ile bana bakıyordu.

Nat, bize deliymişiz gibi bakarken ben hemen lafa atlamıştım.

"Eldiveni çıkartma fikri onundu." dedim ellerimi iki yana kaldırırken. Bir yandan da gözlerimle Barnes'ı işaret ediyordum.

Çavuş, bana inanamaz bakışlar atarken bir yandan da gülümsüyordu. Bakışlarım gülümsemesine takılırken hızla kendime geldim.

Ben ne yapıyordum?

"Ama eldivenleri ilk o çıkarttı." dedi çenesiyle hafifçe beni işaret ederken.

Bu dediğine Nat da gülerken gülüşünü gizlemeye çalışıyordu.

"Steve, bu hâlinizi görse ikinizi de terastan sallandırır." dedi Çavuş'a dönerken.

...

"Tamam, benden bu kadar. Ben yatmaya gidiyorum. Siz de buraları toplayıp yatın artık." dedi Nat.

Boğazımdan onaylayan mırıltılar çıkarken gözlerimi açma zahmetinde bulunmamıştım.

Şu an yattığım koltuk fazlasıyla rahatken yukarı çıkmak tam bir işkence gibi geliyordu.

Özellikle de hafif sarhoşken.

Adım seslerinin uzaklaşması Nat'in gittiği anlamına geliyordu.

Yani artık hiç bir güç beni bu koltuktan kaldıramazdı.

Boğazımdan memnun mırıltılar çıkarken koltuğa biraz da yerleştim.

"Sylvia kalk, yerine yat." dedi Barnes'ın sert sesi. Ona neydi ki nerede yattığımdan.

"I-ı." diye bir nida döküldü boğazımdan.

Barnes bir şeyler gevelemişti ağzının içinde.

Adım sesleri yanımda bittiğinde "Küçük, mızmız bir kız gibisin." diye mırıldandı. Sanırım duymadığımı sanmıştı. Sarhoşluğuma rağmen sesindeki şefkati ayırt edebilmiştim.

Sonrasını hatırlamıyordum zaten. Sadece üstüme bir şey örtüldüğünü...

...

AVENGERS || Winter NightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin