.
♬ everything i wanted ~ Billie Eilish
.
Elimdeki bir bardak kahve ile verandada oturuyordum. Aklım oldukça karmaşıktı.
Bunca olay ve yaşanmışlık sanki yetmemiş gibi her an yenileri ekleniyor ve her biri, bir öncekini aratıyordu. Sanırım bu sefer gerçekten dipteydik...
Nasıl kurtulurduk, bilmiyordum- bilmiyorduk. Sadece zamanı takip ediyor ve bizi sürüklemesine izin veriyorduk.
Ve birbirimizi iyileştirmek uğruna girdiğimiz bu yolda tek yaptığımız...işleri çıkmaza sokmaktı.
Bucky de benim kadar kırgındı sanırım. Küçük atışmamızdan sonra görmemiştim onu. Hızla kendimi bir odaya atmış ve çıktığımda ise onu ortalıkta bulamamıştım. Belki odalardan birindeydi şu an. Belki de çoktan çıkmıştı evden.
Benden bıkmış da olabilirdi. Sürekli bela çekmemden, sürekli iyileştirilmem gerektiğinden...
Ne de olsa benden bir bebek istememişti, değil mi? Dün gece ise sadece bir hataydı. Anlık bir istekle gelen ve son bulduğunda özlenmeyen...
Neden insan, istediği şeyin olması için tüm sınırları zorlardı? Bunun kaderinde yazılı olmadığını bile bile?
Ve ben neden bu kadar zorluyordum, Bucky'yle birlikte olmamızın mümkün olmadığını bildiğim hâlde?
Dolan gözlerimi üzerimdeki bluzumun kolu ile sildim. Ne yapmalıydım, bilmiyordum. Attığım her adım beni çıkmaza sürüklüyordu. Kendi zihnime bile güvenmezken neye güveneceğimi bilmiyordum. Ailem dediğim insanlar bile aylarca benden sır saklamışken başkalarının da bunu yapabileceği ihtimalini görmezden gelemiyordum.
Onca anı ve yaşanmaşlık, tüm gerçekleri bilerek tekrar tekrar zihnimde dönüyor ve sanki bir kaçış yolu arıyordu. Çaresizce bunların bir kâbustan ibaret olduğunu kanıtlayacak bir detay arıyordu...
Gözlerim uçsuz bucaksız gökyüzü ile buluştu usulca. Aklıma gözleri geldi...Okyanus mavisi gözleri...bir zamanlar buz mavisi olan gözleri...
"Ona ne yapacaksınız?"
Winter Soldier'ın sesi meraktan yoksundu. Sadece öylesine soruyordu sanki. Zorunlulukmuş gibi...Ama öyle olmadığını biliyordum, maskenin altındaki o kırgın ruhu biliyordum.
Doktorla konuşan Rumlow, omzunun üzerinden Winter Soldier'a döndü ve sorusunu kafasında tarttı. Belki de bu soruyu neden sorduğunu düşündü. Fakat hemen ardından çattığı kaşları düzeldi ve onu yanıtladı:
"Kafasına bir çip yerleştireceğiz."
Kısa ve netti.
Winter Soldier'ın gözleri bana döndü. Benim gözlerim ise buz mavilerini izliyordu, bu odaya getirtildiğimden beri. Sakin kalmaya çalışıyordum, onun mavilerinde.
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Zihnimde bir çip olması oldukça korkutucuydu. Peki ya bu çipin HYDRA'ya ait olması?
Hiçbir şey yapamayacağımı biliyordum. Ama ne kadar şey yaşanmış olsa da korkuyordum. Kontrolü kaybetmekten korkuyordum. Zihnime yön verememekten korkuyordum.
Titrek nefesler çıktı dudaklarım arasından.
Korkuyordum...
Deli gibi korkuyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVENGERS || Winter Night
مغامرة"Bana metal bir kol verdiler ve geriye kalan her şeyimi benden aldılar. Ama Marin, o; içinde kaybolduğum karanlıkta tek umudum, tek aydınlığım oldu. Bana, yeniden insan olmanın nasıl hissettirdiğini hatırlattı...Ta ki onun aydınlığı, benim karanlığı...