1.Bölüm

2.4K 57 24
                                    


Her zaman ki gibi odam da sessizce kitabımı okuyorum. Bu bir romantizm kitabı ama kötü sonlu bir kitap olduğunu duymuştum.

Kapı zilinin çalış şeklinden babamın geldiği belli oluyordu. Üvey annem hızlıca kapıyı açmaya kalkmış olmalı ki adım sesleri hızlıydı.

Kitabımı okumaya devam ettim. Beni ilgilendiren bir şey olduğunu düşünmüyorum.

Üvey annem "Kılıç bu çocuk kim?"
"Misafirimiz. Gel oğlum." dedi babam.

Eve çok sık misafir gelmezdi hatta neredeyse hiç gelmezdi. Ne olmuştu da eve misafir gelmişti? Merakla kitabımı kapatıp yerine yerleştirdim.

Odamın kapısını hafifçe aralayınca üvey kardeşim İrem'in sahte kızıl saçlarını gördüm.

İrem" Babacığım bu kim? "
" Dedim ya misafirimiz diye. Leo oğlum geç içeri bende kalacağın odayı hazırlatayım. "

Evde fazladan bir oda yoktu. Oğlanı da görmemiştim zaten. İrem çekilince babam görüş açıma girdi. Babam doğrudan odama girdi. Hızlıca babamın yanına gittim. Allah aşkına bu adam ne yapıyordu?

" Getirdiğim oğlanla sessizce odanda kalacaksın Melis. Anladın mı?"

"Ne saçmalıyorsun sen?"

Babam iyice yakınlaştı. "Beni duydun o çocuk bizimle kalacak ve sende sesini çıkartmayacaksın. Zaten geceleri uyumuyordun değil mi sorun olmaz senin için!"

Ben daha ağzımı açmadan babam odadan çekip gitti. O gider gitmez kapıyı sertçe kapattım. Benim odam da kalacakmiş. Oldu canım! Benim adım da Melis'e o çocuk bu odaya adımını dahi atamaz!

Odamın kapısı kitli bir şekilde geceye kadar kitap okudum. Saat dört civarıydı. Kapının kilidini açtım ve mutfağa gittim.

Odam da sürekli olarak duran surahiyi doldurup odama dönecektim ama bir oğlanla çarpıştım.

Salak mı bu önünü göremiyor mu?!
Tüm su üstüme döküldü.

"Özür dilerim. Karanlık olduğu için önümü göremedim."

Derin bir nefes verdim. "Sorun değil."
Tam yanından çekip gidecektim ki kolumu tuttu. "Ah şey o adam dedi ki senin odan da kalacakmişim. Odan hangisi?"

Arsız. Utanmadan odamı soruyor birde....

"Giriş kapısının karşısında ki oda." diyip odama girip birkaç parça kıyafet alıp çıktım.

Sözde o çocuğun odama girmesine izin vermeyecektim. Neye benzediğinide karanlıktan göremedim. Neyse en iyisi bu gün erken çıkmak.

Banyoya girdim. Sıcak bir banyodan sonra kahvaltı yapıp çıktım. Bu gün pazar olduğu için okul yoktu ama ben çalışmak için evden erken çıkıyordum. Bir cafede garson olarak hafta sonu çalışıyorum.

Babam genelde harçlık vermediği için çareyi çalışmakta buldum. Açık konuşmak gerekirse işim çok zor değil. Hem yeterince para da alıyorum...

~19.00~

Çalışmam bittiği gibi eve gitmek gibi planlarım olmuyor. Önce yemek yemek o günün ödülü oluyor. Gördüğüm ilk dönerciden Hatay usulu döner alıp eve gidene kadar yedim.

Oturduğum sokağa girdiğimde her zaman karşılaştığım kedi ile karşılaştım. Çantam da ona vermek için hep mama taşırım. Mamasını yedikten sonra kendisini sevdirdi ve gitti.

Eve girdiğimde İrem ve annesi tartışıyordu. Beni ilgilendirmediği için doğruca odama girdim.

Yatakta boylu boyunca uzanan yaklaşık 1.85 boyu olan kahverengi saçlı çocuğu görünce kapıda kala kaldım. Çocuk kitabımı yüzünden uzaklaştırıp gülümsedi. Benim gibi ela gözleri vardı. "Günaydın." dedi.

Akşam olduğunun farkında değil mi?
Çantamı kenara koyup. "Akşam oldu." dedim. "Biliyorum sadece evde bir tek seninle tanışmadım. Konuşmaya başlamak için öyle dedim." dedi.

Bu çocuk gerçek mi? Dolabımı açıp rahat olan bir kaç kıyafet seçtim. Tam odadan çıkacağım zaman "Bekle en azından ismini söyle."
"Melis." deyip banyoya gittim.

Kıyafetlerimi değiştirip geri mecburen odama döndüm. Leo geldiğimde yatağımda oturuyordu.

Armut koltuğa oturdum. "Ee konuşmayacak mısın?" dedim. Gülümsedi. "Odanı ele geçirdiğim için üzgünüm. Babana para karşılığında evinde kalabilir miyim diye sorduğumda kabul edeceğini düşünmemiştim."

"Babam parayı sever bu yüzden kabul etmiştir."

"Seni yatağından etmek istemiyorum. Otel bulana kadar burada kalacağım. Tabi senin için de sorun olmazsa."

Çok büyük bir sorun olur! "Sorun olmaz. İyi anlaşalım."

"Tamam." Leo ile biraz sohbet ettik. Amerikadan geldiğini söyledi ancak neden geldiğini söylemedi. Söyleseydi ölecekti sanki. Neyse söylememesinin de bir nedeni vardır. Çok kurcalamak gerek.

Ben armut koltukta Leo ise benim yatağımda uyudu.

Sabah kalktığımda yatağımdaydım ve Leo yoktu. Fazla dikkat etmeden hızlıca okul kıyafetlerini giyip çıktım.

Okulun karşısında bir park var biraz ilerisinde ise bakkal bulunmakta. Bakkaldan yemek için abur cubur alıp parka geçtim. Son olarak çikolatamı yiyip kalmak üzereyken yanıma biri oturdu.
"Günaydın Melis."

Dün gece sesini duymaya o kadar alıştım ki bakmadan yanıma Leo'nun oturduğunu fark edebildim. "Günaydın."

Leo gülümsedi. "Dün hani neden geldiğimi sormuştun bende söylememiştim ya hatırlıyor musun?"

"Evet."

"Amerika'daki evimde girmemin yasak olduğu bir oda vardı. O odaya girdiğimde annem ile ilgili bazı gerçekleri öğrendim. Bu yüzden hem babam beni kovdu. Hem de birini aramam gerektiği için Türkiye'ye gelmek zorunda kaldım."

"Eğer yardım edebileceğim bir şey olursa lütfen söyle." diyip ayağa kalktım. "Şimdi okula gitmem gerekiyor. Evde görüşürüz."

Okula giderken aklım Leo da kaldı. Galiba Leo'ya biraz üzüldüm...

Sınıfa girdiğimde hep oturduğum yerde bir kız vardı. Neyse bu kez cam kenarına oturuyum. Hızlıca kızın yanına gittim. Siyah uzun ve düz saçları vardı. Çok güzel görünüyordu.
"Şey geçebilir miyim?" dedim.
"Tabii."
Kızın gözleri de saçları gibi siyahtı. Hızlıca cam kenarına geçtim.
"Merhaba yeni misin?"

Tabi ki yeni bu nasıl soru Melis.

"Evet. Buraya yeni taşındım." Konuşma şekli bir değişikti. Gailba Türk değil. "Ben Melis."
"Dia." dedi.
"Tanıştığıma memnun oldum Dia."
"Me too." dedi. Sonra yanlış bir şey söylemiş gibi ağzını kapattı. Küçük bir çocuğa benziyor.

"Nerden geldin?"
"Amerikadan geldim. Türkçeyi öğrendim ama bazen yanlışlıkla İngilizce konuşuyorum."
"Sorun değil."
İlk dersin hocası raporluymuş. Bunu fırsat bilip Dia ile ders boyunca sohbet ettik. Zil çaldığında ona okulu gezdirdim.

"Burası da kantin. Hadi gel sana çikolata ısmarlayım."

"Çikolata? Chocolate?"

"Yes. Çikolatte."

"Çikolatte değil. Chocolate." diyip kıkırdadı. Çikolataları alıp bahçeye çıktık.
Dia "Okul so küçük. Eski okulumun bir futbol sahası kadar."
"Gerçekten mi bu okul ilçedeki en büyük okul."
"Gerçekten burası küçük. Bir futbol sahası kadar. "

Arkadan tanıdık bir ses geldi.
"Bir mi? Abartma Dia burası iki futbol sahası eder. Galiba arka kısmı görmedin."

Dia "No..."

Evet bu ilk bölümdü. Lütfen yorum yapmayı ve oylamayı unutmayınız. Şimdiden okuduğunuz için teşekkür ederim. Hatalarım varsa lütfen söyleyin.

Medya Melis.

Lapis ÖzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin