=Yaklaşık yarım saat sonra=
Arslan arabayı malikanenin önüne park ettip indiğinde bile hala, mecburen, oturuyordum. Arslan kapımı açtığında inmeme izin vermeden beni patates çuvalı gibi sırtına attı.
"Wahhhgg. Ne yapıyorsun be? İndir beni!" derken bir yandanda çırpınmaya başladım. Sırtına yumruk attığımda ise "Denk dur!" diyip kalçama vurdu.
"AHH!! Acıdı. NE YAPTIĞINI SANIYORSUN SEN?!!" Arslan olduğu yerde durduğu halde beni indirmediği için çırpınmaya devam ettim.
Arslan derin bir nefes verdi. Beni yavaşça yere indirdi. Ayaklarım yere basar basmaz kalçamı ovmaya başladım. Çok sert vurmamış olsada biraz acıyordu.
Ona kötücül bakışlar attığımda derin bir nefes verip "Çırpınmasaydın vurmazdım." diyip önden yürüme başladı. Hızlıca peşine düşüp " Yinede kalçama vurmanın gerektirmezdi.Hem kendim yürüye bili-" taşa takıldım.
Dengemi hızlı bir şekilde koruyup bana doğru dönmüş olan Arslan'a gülümsedim. Arslan ise bana kısa bir süre 'belli oluyor' der gibi baktı.
Hızlıca önüne geçeyim diye düşünüp uygulamaya karar verdim ancak yanından geçerken beni belimden yakalayarak kolunun altında taşımaya başladı. "İndi-"
"Hayır!"
Kafamı kaldırıp Arslan'a baktım. Yürümek istiyorum. "Midem bulanıyor galiba üstüne kusacağım." diye yalan söylememe rağmen beni taşımaya devam etti.
Yalan söylediğimi anladı mı ki acaba? Malikanenin girişindeki merdivenlerde gerçekten midem bulanmaya başlamıştı. Durup kapıyı çaldığında bulantı durdu.
Kapıyı Dia açtı. Hızlıca "Diaa bu beni indirmiyor." diye sızlandım. Dia, Arslan'a keskin bakışlar atmasına rağmen Arslan beni indirmedi.
Leo kenardan bizi izlerken Arslan beni üst katta çıkarmaya başlamıştı. Girdiğimiz odanın kapısının üstünde Arslan yazıyordu. İçeri girip kapıyı kapattı. Beni sertçe yatağın üstüne attı. Kalkmaya çalıştığımda ise başım döndüğü için kalkmaktan vazgeçtim.
"Sende herhangi bir yan etki var mı?" diye sordu.
"Yok ve olmayacakta." Lapis Özü ile çok içli dışlı olduğum için yan etkiler bende pek bir işe yaramayacak.
Arslan elimi tuttuğunda şaşırdım. "Kızarması normal mi?" derken kaşlarını çatmıştı.
Hah? Ne? Elim kızarmış mıydı?
"Belkide panzehiri geç aldığımdandır." Elim cidden kötü kızarmıştı. Ne zaman olmuştu ki?
"Acıyor mu?" dediğinde 'hayır' anlamında başımı salladım. Aşınmaya başladığında ise ne olduğunu anladım. Annem bazen zararsız testleri benim üstümde denedi. Birinde ise alerjim olduğu ortaya çıktı.
"Bu yan etki değil. Lapis özüne alerjim var. O yüzden kızardı." elim kolyem gitti. Kolyemin tıpası iki parçaya ayrılıyorum ve ortasında alerji ilacı ile tarifi yazıyordu.
Şişenin tıpasını çıkartıp içindeki hapı aldım. Tıpayı yerine takıp Arslan'ın bana uzattığı suyu aldım. Hapı içtikten sonra Arslan "O neydi?" diye sordu.
"Annemin yaptığı bir alerji ilacı. Lapis özü için." başıyla onaylayıp ayağa kalktı. "Dinlen biraz."
"Gerek yok." diyip bende ayağa kalktım. Kapıya doğru gideceğim sırada Arslan yine beni patates çuvalı gibi sırtına attı. Sonra ise yatağa atıp üzerime çıktı.
"Güzelce dinlemiyorsun bende bu arada sana yemek yapıyorum."
"Aç hissetmiyorum ki."
"İki gündür baygınsın. En azından bir lokma yemek Yemen gerekir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lapis Özü
Romance"Lapis Özü", sıradan bir hayat süren Melis'in, beklenmedik bir şekilde girdiği dünyanın karmaşık olaylarına şahitlik ettiği bir roman. Melis, sevgiye hasret, yaralı bir kalple yaşarken, Leo adında gizemli bir misafir hayatına girer ve hayatını değiş...