İyi okumalar delilerim💜
Günlerce kaldığım odadan, babamın zoru ile çıkmıştım. Onu üzmek istemiyordum ama bir süre hiç bir şey yapmak istemiyordum. Saate baktığımda çoktan dersin başladığını gördüm. Bu yüzden biraz daha yavaş hareket ederek yataktan kalktım.
Sonuçta bugünde okula gitmiyordum. Babam ise hiç hastalanmamış gibi ayaktaydı. O gün konuştuklarımız bizimle birlikte mezara gelecekti, bunu biliyordum. Sadece kendisine çok fazla yükleniyordu. İyi gibi duruyordu ama değildi, tıpkı benim gibi.
Onu üzmemek için elimden geleni yapıyordum ama son biç kaç gündür, vücudum inanılmaz ağrıyordu. Büyük ihtimalle zihinsel yorgunluğum çok olduğu için bu haldeydim.
"Deran hızlı ol kahvaltıya gel." babamın sesiyle üstümü değiştirip içeriye geçtim.
O günden sonra babam evde çalışmaya başlamıştı. Yaren için zaten evde kalıyordu ama artık tamamen evdeydi. Önemli bir şey olduğunda ise evden hallediyordu.
Mutfağa girdiğimde Kayra babamı da görmemle şaşırmıştım. Bu saatte evde pek işi olmazdı, hatta Adal'ı bıraktıktan sonra direkt şirkete geçmesi lazımdı.
"Günaydın oğlum hadi gel."
"Günaydın abim nasılsın?" diyerek neşeli sesiyle konuşan Yaren'ime baktım. Hastalığı yeniden kendini belli ettiği için, bir süre okula gidemeyecekti. Kısacası ailemizin üstünde kara bulutlar geziyordu.
"Günaydın güzelliğim benim. İyiyim sen nasıl hissediyorsun?" yanağına kocaman bir öpücük bırakıp masaya, yanına oturdum.
"Size de günaydın babalarım." içten bir gülümseme ile karşılık verdim. Böyle bir ailem olduğu için gerçekten çok şanslıydım.
"Deran, babam kahvaltıdan sonra biraz konuşalım." Kayra babam naif sesiyle konuştuğunda, sadece kafamı salladım. Ne diyeceğini düşünüp az da olsa olan iştahımı kaçırmak istemiyorum. Bir süre sakinlikle yapılan kahvaltıdan sonra herkes bir işe el attı.
"Güzel kızım benim, baban ve abinle konuşmamız gerekiyor. Odanda ailemizi çok güzel bir şekil çizebilir misin? Bizde konuştuktan sonra yanına geleceğiz. Hep birlikte çizeceğiz olur mu?" Yaren'in saçlarını okşayarak, naif sesiyle konuştu.
"Tamam babacım." sandalyeden kalkarak, hızla odasına giden Yaren'in arkasından baktım. Bu yaşlarda bizde çok masum ve enerji doluyduk.
"Evet sizi dinliyorum." gülümseyerek yeniden önüme döndüm. Kayra babam zaten bana bakıyordu ama babam elleriyle oynuyordu.
"Şimdi konuya nasıl gireceğimi pek bilmiyorum. Biliyorsun çok harika bir baba olduğum söylenemez. Dur cümlemi bitireyim öyle itiraz et." güldü ve konuşmasına devam etti.
"Geçmiş geçmişte kaldı ama yine de bir süre iyi bir baba olamadım. Oğluma sevgi gösteremedim. Adal sevgiyi ilk Erkin'den gördü. Onun o öğretmenler odasında saçlarını okşaması, söylediği sözlerle sevgiyi anladı, fakat hissetmedi. Hiç görmemiş bir insana sevgi gösterirsen, o kişi sadece anlar." derin bir nefes aldı. Konuşmak onun için çok zor gibiydi. Babam elini tuttu destek verircesine.
"Fakat biz bir aile olduktan sonra sevildiğini hissetti. Ben, baban sayesinde değiştim. Bir insanın gözlerinin içine baktığında anlarsın, o kişinin sana sevgiyle baktığını. Unutma ne kadar iyi bir baba olamasama, iyi bir analiz etme yeteneğim var. Gözlerinden, suskunluğundan ve hareketlerinden anlarım. Ne demek istediğimi anladığını biliyorum." durdu ve gözlerimin içine baktı. İçten bir gülümseme oluştu yüzünde, gözlerim dolmaya başlıyordu.
"Tıpkı baban gibi benimde oğlumsun, bende senin babanım. Nasıl Erkin acı çekiyorsa bende çekiyorum. Sizin acınız bizim acımız. Dile getirmek istememeni de anlıyorum ama birini sevdiğin için korkma. Başkalarının gözünde bu durum yanlış olabilir, fakat emin ol yanlış birisini sevmedin. Bu konuda ne baban ne de ben, asla sana karşı olumsuz duygular hissetmeyiz." boşta kalan diğer eliyle elimi tuttu, bana destek oluyordu.
"Belki seni, senin düşündüğün gibi sevmiyor olabilir ama bu dünyanın sonu değil. Eminim uzunca bir süre seviyorsun çünkü seni biliyorum, sen kendini bu kadar kaptırmazsın. Yine de bunun için kendini parçalama. Bu konu hakkında baban ve benim, söz hakkımız olduğunu düşünmüyorum. Fakat unutma ne olursa olsun ikimizde senin yanındayız. Sen bizim oğlumuzsun, benim kanımdan değilsin ama manevi olarak öylesin. Bu yüzden ne istersen yapta özgürsün. Verdiğin ya da yapmak istediğin her kararı destekleyeceğiz." elimin üstüne babamda olunu koydu ve ikisi sıkı sıkı tuttu.
Benim ise gözlerimden yaşlar, sular seller gibi akıyordu. Biliyordum olumsuz tepki vermeyeceklerini ama yine de bu kadarı da fazlaydı. Bir kez daha böyle bir ailem için şükrediyordum.
"İlk önce sen çok iyi bir babasın. Bende senin oğlunum, aynı kandan olmamamız bunu değiştirmez. Sende benim bir babamsın ve her zaman öyle kalacaksın. Evet seviyorum ama bunun için ailemizi asla dağıtmam. Siz var oldukça bende varım. Ne yapacağımı bilmiyorum sadece biraz dinlenmek istiyorum. Sizi üzüyorum, bunun için özür dilerim ama gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum." gözyaşlarım yavaş yavaş dururken, elimin üstünde ki sıcaklıkla gülümsedim.
Bana destek veriyor ve içimin huzurla dolmasını sağlıyordu. Yüzümde ki gülümseme büyürken, burnum sızlamaya başladı, gözlerim ise yeniden doldu. Böyle birisi değildim ben, kolay kolay ağlamazdım. Fakat son zamanlarda gerçekten tam bir sulu göz olmuştum.
"İstediğin kadar dinlen fakat unutma seninde sorumlulukların var. Yakında Yaren yeniden İngiltere'ye dönmek zorunda, istersen sende onunla gidebilirsin. En azından kafa dinleyip geri dönersin. Ne zaman hazır hissedersen gel, ister bir kaç gün ister bir kaç hafta, burada seni bekleyen bir ailen hep olacak." Kayra babam gülen ama bir o kadar da hüzün dolu gözlerle bana bakıyordu.
Nasıl bir karar vereceğimi bilmiyordum ama biraz uzaklaşmamın, o kadar da kötü olacağını düşünmüyordum. Gözlerim dolu dolu bir Kayra babama, bir babama baktım. İkisi de her kararıma saygı duyacaklardı, bunu biliyordum.
"Peki bende Yaren'le birlikte gitmek istiyorum." yüzümde buruk bir tebessümle cevap verdim. Babamın gözünden bir damla yaş düştüğünde, kafamı eğdim. Saygı duyacaklardı ama üzülmeyecek değillerdi.
"Peki kararına saygı duyuyoruz. Biraz dinlen, biz senin için burada bekleyeceğiz." Kayra babam elimi biraz daha sıkı tuttu.
Sadece bir kaç gün kafamı dinleyecektim. Kendimi iyi hissedip gelecektim ve her şey çok daha iyi olacaktı. Babam ise bu süreçte hiç konuşmamıştı. Üzülüyordu biliyorum ama böyle giderse onu daha çok üzecektim. En azından kendimi toparlamam için uzaklaşmak iyi gelecekti.
"Baba sende fazla üzülmemeye çalış sonuçta bir telefon uzağında olacağım. Ayrıca bir kaç günlük sadece, üzülme lütfen." sesim ağladığımdan pürüzlü çıkıyordu.
"Peki dediğin gibi olsun oğlum. Bir kaç gün sonra uçağa bineceğiz. Bende sizinle geleceğim ama Yaren'i hastaneye yaptırdıktan sonra geri geleceğim." babam küçük bir bilgilendirme yapmıştı.
"Hastaneye yatmasına gerek var mı? Bende onunla gidiyorum sonuçta. Ben geri dönene kadar evde tedavisi yapılamaz mı?" tamamen yabancı bir ülkede, tamamen yalnız kalmak istemiyordum.
"İmkansız değil, ben bir doktorlarla konuşayım. Neyse hadi bakalım hepiniz benimle birlikte, güzelliğimizin odasına." Kayra babam önde, babam ve ben arkada onu takip ediyorduk.
Babam sıkıca elimi tuttu ve dudaklarına götürdü. Koklayıp sıkı bir öpücük kondurdu ve gülerek gözlerimin için baktı. Kalbimde ise inanılmaz sıcak bir his oluşmuştu.
"Her zaman benim güçlü oğlumsun. Her zaman yanındayım kurban olduğum." önüne döndü ve Yaren'in odasına giriş yaptık.
Her şey güzel gidiyordu ama Adal'a nasıl anlatacaktık? En merak ettiğim ise nasıl bir tepki verecekti? Gözlerimi kapattım ve geçmişi düşündüm. Üzülecekti elbet ama en doğru kararı verdiğime inanıyordum.
Sonuçta onun gözünde biz kardeşiz...
Bölüm sonu.
Umarım beğenmişsinizdir 🏳️🌈
![](https://img.wattpad.com/cover/327915098-288-k370385.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZIM •bxb
Teen Fiction"O benim imkansızımdı, ben onu severdim ama sevdikçe acı çekerdim. Çektiğim acı büyür büyür ve beni yok ederdi. Sevdiğime kıyamazdım, onun canını yakamazdım. O acı sadece beni bitirirdi. Biliyordum beni sevmezdi. Biz kardeş gibi büyümüştük hatta kar...