"...gelen soğuk havalarla beraber beklediğimiz yılın ilk kar yağışı önümüzdeki haftalarda görülecek. Ve bu yıl ki kar yağışının uzun süre devam etmesi bekleniyor..."
"Jungkook!"
Arkamdan gelen sesle kulağımdaki kulaklığı çıkardım ve kapısından çıktığım üniversitenin önüne döndüm. Bana doğru koşan bedenle hafif gülümsedim.
"Jungkook son derse neden girmedin? Ben sana notları getirdim. Bunlara çalışman gerekiyor."
Elindeki kağıtları bana uzatarark gülümsedi.
"Teşekkür ederim Jisung"
Hafif yaklaşarak fısıldadı.
"Rica ederim. Hem sen neden derse girmedin. Jungkook bak eğer derse girmezsen bana söyle seninle beraber bende girmem tamam mı?"
Elleriyle ağzının kenarlarını kapatarak kimsenin duymasını istemiyormuş gibi konuştu.
"Beraber kütüphanede uyuruz."
Dediği şeyle gülümseyerek kafamı salladım.
"Jisung hadi gelsene çok soğuk."
Arkasından ona seslenen bedene döndü ve kafasını sallayarak bana veda edetti, ardından sevgilisinin yanına koştu.
Üniversiteye başlayalı bir yıl olmuştu. Genelde kimseyle konuşmaz dersimi dinler eve giderdim. Fakat jisung sürekli yanımda bulunur benimle konuşurdu. Yorgun olduğumun farkına varır sürekli bana yardımcı olurdu.
Her zaman moralimin bozuk olduğunu anlar benimle sohbet ederdi. Çoğu zaman sevgilisinden bahseder komik şeyler anlatır onun sayesinde gülümserdim. Hayatımda olan iki kişiden biriydi o da.
Tekrar kulaklığımı takarak yürümeye başladım. Yüzüme vuran soğuk rüzgarla boynumdaki beyaz yumuşak atkıyı iyice suratıma çıkardım ve yüzümü ısıtmaya çalıştım. Ellerimi montumun cebine koydum ve içinde kaybolacak hale geldim. Hava soğuktu ve üşümek beni mutlu ediyordu.
Kuzenimin yanına gitmek için adımlarını caddeye doğru yönlendirdim. Çalıştığı şirket çok uzakta değildi bu yüzden kolaylıkla gidip gelebiliyordum. Hem okul hem de bu şirket evime yakın olduğundan rahattım. Sadece bir kaç sokak mesafe vardı.
Gözlerimi yerden kaldırarak karşısına geldiğim şirkete girdim. Yüzüme vuran sıcak havayla atkımı bollaştırdım ve asansörle kuzenim odasına adımladım.
°
"Jungkook beni eve gidince ara tamam mı?"
Kafamı salladım ve arkamı döndüm. Odadan çıkmadan önce tekrar seslenmesiyle durdum. Yanıma yaklaşıp ellerimi tuttu.
"Jungkook seni sıkmak istemiyorum ama lütfen beni sürekli bilgilendir, gün içinde ara tamam mı? Ve bir şeye ihtiyacın olursa haber ver. Hatta yalnız başına canın sıkıldığında bana gel birkaç gün bende kal."
Bir şey demeden kafamı salladım. Gülümseyip arkamı döndüm ve odasından çıktım. Her gelişimde aynı şeyleri söyler sonrasında beni gönderirdi. Tekrar asansöre yönelip şirketin çıkışına doğru ilerledim.
Hoseok hyung ailem olarak yanımda olan tek kişiydi. Bana sürekli yardımcı olur takip ederdi. Okul çıkışlarında yanına uğramadığım zamanlarda endişelenir bir şey mi oldu diye arardı. Sürekli üstüme titrer aman bir şey yaparım diye korkardı.
Kendime zarar veririm diye endişelenirdi.
Ama tam tersi öyle bir şey yapmayı hiç düşünmedim. Bana verilen bu hayatı ne kadar zor olursa olsun yaşamalıydım. Hem kendim için hemde annem için. Ama ona ne kadar dersem diyim yinede benim için endişelenirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hüznün otuzuncu günü
Fanfiction° Sana beslediğim güzel duygular tarafından terk edildiğim bu an, içimdeki çaresizlik ve hüzün. Mutlu olmak isterken kalbimde hissettiğim kırıklık, üzerime yağan kar ve ben. Birde duvardaki senin hüzünlü çiziklerin. "Acısını hissetmiyorum. Elimden a...