°°°
"Ahh Jisung ne yapacağım şimdi?"
"Jungkook küçük bir çocukla ne yapılabilir şu an onu düşünüyorum."
"Off yalnız başıma bir çocuğu nasıl eğlendirebilirim?"
Hoseok hyungun yanına gelmiştim. Biraz oturduktan sonra kalkıp eve gidecektim fakat olaylar tam da böyle gerçekleşmemişti.
Bir ya da birkaç hafta önce Hoseok hyungun evine arkadaşları gelmişti ve onda kalıyorlardı. Küçük de bir çocukları vardı. Ve o küçük çocuk tam şuan yanımdaydı. Hoseok hyungun anlattığına göre babasının bir işi olduğundan çocuğa bakmam için benim yanıma yollamıştı. Ve ben ne yapacağımı bilemediğimden Jisung'ı aramıştım. Fakat o da bilmiyordu ve önemli bir sınavından dolayı yanıma da gelemiyordu.
"Jungkook hâlâ şirketin önünde misin?"
"Evet, Eunji şuan yerdeki karlarla oynuyor ve bende ne yapacağımı düşünüyorum."
Karşımda eline topladığı karları küçük ağzına atarak yemeye çalışan çocuğa baktığımda hafif gülümsedim. Esen rüzgardan saçları ucuşurken kızarmış burnuyla çok tatlı gözüküyordu.
"Taehyung'u çağır."
"Ne?"
Elim boynuma sarılı beyaz atkıyı sıkarken şaşkınlıkla gözlerimi açtım. Onu nasıl çağırabilirdim ki?
"Jungkook sürekli ondan bahsediyorsun ve daha dün şirkette onun yanına gidip oturduğunu, hatta fazlasıyla yakın olduğunuzu anlatmıştın."
Ayağımı karın üzerinde sağa sola sürterken başımı yere eğerek gülümsedim. Birazcık ucundan anlatmıştım fakat Jisung fazlasıyla abartıyordu.
"Öyle bir şeycikler olmuş olabilir ama o çok çalışıyor yorgundur. Hem bir çocuğa beraber bakmak için onu çağırırsam benden sıkılabilir. Eunji o kar değil taşı yere bırak!"
Hızla karşımdaki çocuğun yanına gelerek küçük ağzına sokmaya çalıştığı taşı elinden aldım.
"Taş mı yiyor? Bu çocuk kaç yaşında?"
"9 yaşındayım demişti. Fazlasıyla yaramaz. Sürekli bir şeyleri yemeye çalışıyor."
"Her neyse Jungkook inat etme. Hem ben hissediyorum Taehyung'da seninle dolaşmak istiyordur. şimdi sınava gireceğim ve gece kapına dayanacağım. Tamam mı?"
"Tamam Jisung. Sınavında başarılar."
Hafif kıkırdayıp elimdeki telefonu kapatarak cebime koydum. Aslında hava çok fazla soğuk olduğu için eve gidecektik fakat Eunji eve gitmemek için kendini yerlere attığı için bu kararımı değiştirmiştim.
Mecburdum.
Yoksa küçük bir park turundan sonra eve gidecektim.
Fakat Eunji izin vermiyordu.
"Jungkook hyung hadi gidelim çok sıkıldım."
Beyaz atkımı sıkıca sarıp iyice yüzümü ısıtmasını sağladığımda karşımdaki küçük çocuğun yanına giderek bir bacağımın üzerine çöktüm.
"Tamam ama ilk önce atkını düzeltelim. Kıpkırmızı olmuş burnun."
Küçük ellerini yanaklarıma çıkartıp hafif sıktı. "Akıllım asıl sen kıpkırmızı olmuşsun." Ona bakarak gülümsediğimde tombul yanaklarına küçük öpücükler kondurup geri çekildim.
"Ne yapalım şimdi Eunji bey." Elini çenesine atıp düşünür gibi yaptı ve gözlerini tekrar bana çevirdi.
"Dondurma yiyelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hüznün otuzuncu günü
Fanfiction° Sana beslediğim güzel duygular tarafından terk edildiğim bu an, içimdeki çaresizlik ve hüzün. Mutlu olmak isterken kalbimde hissettiğim kırıklık, üzerime yağan kar ve ben. Birde duvardaki senin hüzünlü çiziklerin. "Acısını hissetmiyorum. Elimden a...