on dokuz °denize dökülen anılar

9 3 0
                                    

°°°

29 aralık sabahı gözlerimi Taehyung'un evinde onun küçüklüğünde kaldığı odasında açtım.

Fakat bu normal bir uyanış değildi. Kulaklarıma dolan kırılma sesleri uykudan korkuyla uyanmama sebep olmuştu. Bundan dolayı kendime gelmeyi bile beklemedim ve hızlıca yataktan kalktım.

Dün Taehyung bana hiçbir şey anlatmamıştı. Bütün günü susarak fakat birbirimizden ayrılmadan bir arada geçirmiştik. Erken saatlerde ise Taehyung eve gitmeme izin vermeden benim burada kalmamı istemişti.

Dün ne kadar azda olsa yüzüme gülümsesede hiç iyi değildi. Şimdi aşağıdan gelen bu kırılma sesleride bunu açıklıyordu.

Hızlıca odanın kapısını açarak merdivenlere doğru ilerlerken bir yandan da üzerimi düzeltiyordum. Hızla indiğim basamaklardan sonra adımlarım sesin geldiği mutfağı bulduğunda hareketim kesildi. Adımlarım yere çiviyle sabitlenmiş gibiydi.

O küçücük bir çocuk gibi duruyordu.

Mutfak zemininde kırıkların arasında yere oturmuş, bacaklarını kendisine çekip sarmalarken gözleri beni bulduğunda karşımda 30 yaşında bir adamdan çok küçük bir çocuk vardı.

Gözleri durduğum kapıdan bile kıpkırmızı gözükürken hızlı hızlı burnunu çekiyor hâlâ yaşları akmasına rağmen ağlama sesi yerine hızlı nefes alışları duyuluyordu.

Daha fazla durmadan hızla mutfağa girerek cam kırıklarına dikkat etmeye çalışarak yanına ilerledim. Aynı şekilde onun yanına eğilip bedenine hızlıca sarıldım. Sargılı elim sırtını okşarken diğer elim ise saçlarını seviyordu.

Ona temasımla nefes alış sesi yerine hıçrıkılarını duymam sanki kalbimi yerinden sökmüşcesine acıtırken dudaklarımı saçlarına bastırdım. Gözlerim bu acıya dayanamaz hale gelirken yaşlarını akıttığında saçlarına damlalarım döküldü.

Bacaklarını sarmalayan eli bedenime sarıldığında hıçkırıkları durmaksızın devam ediyordu. İç çeke çeke ağlamaları beni de güçsüz hale getiriyordu. Onun böyle olması beni öldürecek gibi yapıyordu.

Öyle hızlı ağlıyordu ki nefesleri kesiliyor, hızla atan kalbinin sesi yanına yaklaşılmasa bile duyuluyordu.

Ellerimle saçlarını geriye iterek alnında birikmiş terleri sildim. Gözleri yüzümde turlarken sessizce ağlamalarının arasında duyulucak kadar konuşuyor, onu sakinleştirmeye çalışıyordum.

"Jungkook."

"Hm."

Ellerim alnını silerken söylediğiyle hareketim kesildi. "Eline n'oldu?" Dün o kadar dikkatsizdi ki elimi daha şimdi fark ediyordu.

"Acısını hissetmiyorum Taehyung. Elimden akan kanlar duvara, ciziklerin ise elime tutundu. Fakat hiçbirini geçiremedim."

Elim tekrar hareket ederken onun ağlaması yavaş yavaş diniyordu. Derin nefesler alıyor kendisini sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Geçirmek için geldim."

"Bu önemli değil."

Elim onun bileğine inerken dün taktığını fark ettiğim sarı bilekliğini okşadım. Dudaklarıma ufak bir gülümseme yerleştirirken tekrar konuştum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 02 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

hüznün otuzuncu günü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin