°°°
Başındaki büyük ve rahatsız edici ağrıyla uyandı genç adam. Gözlerini açmasıyla ilk olarak yattığı koltuğa baktığında üzerindeki ince örtüyü kaldırarak oturur hale geldi.
Rüyasız bir gece geçirsede büyük bir ağrı, her şeyden farklı içinde hissettiği kötü duygularla uyandı. Endişeli gibiydi, fakat nedeni neydi bilemiyordu. Bunun nedenini biraz oturup düşünmek yerine oturduğu koltuktan gözlerini etrafta gezdirdi.
Dün sinirle kırdığı televizyon bir köşede, kırılan saksılar toplanmış, süs eşyaları yok, dağınıklık... Dünün dağınıklığı şimdi tertemizdi. Temizlenmişti. Oturduğu koltukta dün gece olanları, ve kapısına gelen çocuğa söylediklerini hatırlamasıyla derin bir nefes aldı.
Geri dönüşü olmayan bir hata yapıp, genç bir çocuğa kendisiyle ilgili, kendisine göre gereksiz bilgileri vermişti.
Hızla ayağa kalkarak dün camlarla kaplı olan mutfağa girdi. Tertemiz, toplanmıştı. Jungkook heryeri toplamıştı. Onun evde olup olmadığını bilmiyordu bu yüzden hızla yukarı kata çıkıp bütün odalara bakmış belki lavabodadır diye orayada bakmıştı.
Ama gitmişti.
Ona sabah burada yanımda olursan anlatırım demişti.
Burada olmamıştı, bununla da kararını vermişti.
Yalnızdı ve yalnız ölecekti.
°
"Jisung çabuk buraya gel! Kapıdayım ve Jungkook içerde olduğu halde kapısını açmıyor. Sikerim böyle işi!"
Hoseok elini saçlarından geçirmiş telefonun diğer ucundaki çocuğa derdini anlatmaya çalışıyordu. Yaklaşık on beş dakikadır Jungkook'un kapısına vuruyor fakat bir karşılık alamıyordu.
"Hyung ne oldu lütfen sakin ol ve düzgün anlat. Ben şuan yola çıktım sende sakinleş hadi söyle n'oldu?"
Derin bir nefes alarak sabah uyandığında yaşadığı korkuyu anlattı. "Sabah uyandığımda telefonuma gelen mesajlara baktım. Gecenin üçünde mesaj atmış. 'dışarıdayım o iyi değil ve ben de iyi değilim hyung.' diye bir mesajdı. Gecenin üçünde dışarıda ne işi var bu çocuğun? Kapısını açmıyor çabuk buraya gel kıracağım kapıyı!"
"Hyung anlıyorum galiba bekleme kır kapıyı gir içeri geliyorum, onunla konuşacağım."
Hoseok elindeki telefonu kapatarak cebine koymuş ve karşısındaki kapıya son kez vurduktan sonra bir süre beklemişti.
"Jungkook!"
Kapı açılmadıktan sonra biraz geriye gitmiş ve zaten eski olan kapıya omzuyla vurmuştu. Kırılmayan kapıyı ikinci deneyişi için tekrar vurduğunda açılmasıyla hızla içeri girmişti.
O kadar korkuyordu ki bir şey yapmıştır diye. Telaşla bütün evi gezmeye başladı. Jungkook zaten bu zamana kadar pek iyi yaşam sürmüş bir çocuk değildi. Bu yüzden Hoseok ona gözü gibi bakar aman bir şey olmasın, yanlış bir şey yapmasın diye sürekli gözünü üzerinde tutardı.
Bütün odalara bakıp üst katıda aradıktan sonra çatıya çıkan merdivene baktı. Son çare hızla oraya yönelerek çatıya çıktığında gördüğü bedenle derin bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hüznün otuzuncu günü
Fanfiction° Sana beslediğim güzel duygular tarafından terk edildiğim bu an, içimdeki çaresizlik ve hüzün. Mutlu olmak isterken kalbimde hissettiğim kırıklık, üzerime yağan kar ve ben. Birde duvardaki senin hüzünlü çiziklerin. "Acısını hissetmiyorum. Elimden a...