COME CLOSER • TAEKOOK ✓

3 - Bel Zinciri

Haiii, ben geldiiim. Ehehe özlemişim bu fici, umarım bölümü seversiniz. Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

+++++

"İncecik belinin hatrına, tüm hatalarını affediyorum ve görmezden geliyorum Jeon." dedi ve kemerini çekiştirerek benim şortumdan çıkartıp geri aldığında öne doğru tökezledim. Ah siktir, neden ona yaklaşınca heyecanlanıyordum ki! Göğüslerimiz çarpıştığında alt dudağımı ısırarak telaşla geri çekilince bu kez de geriye doğru savsakladım.

"Dikkat et Jeon." dedi ve belimden yakalayarak gerisin geri yere kapaklanma ihtimalimden beni kurtarıp dengede tutmayı başardı.

Solukları tenimi yarıp geçerken, burun buruna olduğumuz gerçeğiyle gözlerimi kırpıştırdım. "Teşekkür ederim Bay Kim." Sesim o anın akımıyla fısıltıdan öteye tırmanamadı.

Dengemi bulduğumu anladığı anda tutuşu belimden sıyrıldığında, sıcak parmaklarının yerini anında hava sarmaladı. Biraz sersemlediğim gerçeğini fark ederek ensemi sıvazlayıp geri çekildim.

"Ben şey yapayım o zaman..." diye mırıldandım ve hiç düşünmeden başladığım cümleyi toparlayabilmek için duraksama yaşadığımda, kemeri takmaya çalışırken önüne doğru indirdiği başı yükseldi ve bakışları beni buldu.

Kısık ve keskin bakışlarıyla karşılaşınca sertçe yutkundum. "Bir sonraki kıyafetlerimi giymek için gideyim."

Kemerini bakmadan parmakları arasında çekiştirerek takarken, üst dudağı seğirir gibi belli belirsiz gülümsedi.

Piercingime dil atarak düzelttiğimde, bakışları dudaklarıma kaydı. "Git giyin bakalım Jeon." Otoriter sesiyle birlikte eğilip onu selamladıktan sonra hızla arkamı döndüm ve koşar adımlarla bir sonraki kıyafetimi askıdan aldığım gibi paravanın içine geri döndüm.

Bu kez siyah bir jean giymiştim. İçime yine bir şey giymeden yalnızca blazer ceket giyecektim, o da içerideki askıda kaldığı için dışarıya çıkmak zorunda kalmıştım.

Blazer ceketin yanındaki askıdan vücut zincirini aldım. Zinciri belime bir turla bol geldiği için mecburen iki tur çevirmek zorunda kaldım.

Klipsine bir türlü tuttutup takamayınca saçlarımı savurarak eğilip kontrol ettim. "Bir sorun mu var?"

Tam o sırada Bay Kim'in derin sesini işittiğimde, bakışlarım aynaya doğru kaydı. Bana doğru yaklaştığını görünce yavaşça ona doğru döndüm.

"Ihmm şey... Ceketimin altında bir bel zinciri takmam gerekiyor. Ama şey halledeceğim şimdi." Telaşla klipsi tutturmaya çalışırken tenimden kayıp yere düşeceği sırada refleksle yakaladım.

"Ver, bana. Ben yardım edeyim." dediğinde telefonunun melodisi kulaklarımı doldurdu. Yanıma geldiği gibi tek elini bana doğru uzatırken, diğer eli ceketinin içine yöneldi.

Ceketinin iç cebinden çıkarttığı telefonu kulağına yaslarken, kaşlarıyla elimdeki zinciri ona vermemi işaret ettiğinde yavaşça uzun, ince ve kemikli parmakları arasına bıraktım zinciri.

Telefonunu kulağı ve omzu arasında sıkıştırıp elindeki zincirle belime uzandı.

Zinciri belimden geçirirken parmakları tenime temas etti. Zincirin soğuk dokunuşunun aksine elleri sıcacıktı.

"Ertele Kai, işim bitmedi henüz!" Derin sesi kulaklarımı doldurduğunda sessiz kalıp aniden konuşunca istemsiz irkildim.

Burnundan sertçe saldığı nefesi benim tenime çarpıp geçtiğinde, meşgul olduğu için, "Şey ben halle-" diye başladığım anda sözlerimin devamını ağzıma tıkıştırdı.