On dört: Güçsüz

618 61 25
                                    

"Salata çok güzel olmuş, elinize sağlık."

Burhan iştahla yediği yemeği bırakıp başını kaldırdığında gözlerimi anneme çevirdim. Gülümseyerek bana bakıyordu. Önüme döndüm hemen. Boğazımı temizledim hafifçe.

"Afiyet olsun, ben yaptım." deyip biraz su içtim. Başını sallayıp gülümsedi. Sağımda annem, solumda Süslü Makbule, karşımda Burhan, baş köşelerde Tunahan Amca ve babam, annemin karşısında Burhan'ın annesi Fehime Teyze, Burhan'ın diğer yanında Hayri. 8 kişi masayı doldurduk.

"Sen okulu bitirmiştin değil mi kızım?"

Babam Süslü Makbule'ye döndüğünde yanıma döndüm. Güleç yüzüyle tane tane konuşmaya başladı. Çok güzel kız.

"Evet. İki yıldır öğretmenlik yapıyorum. Matematik öğretmeniyim."

"Maşallah, ne güzel kızım."

Süslü Makbule gülümseyerek başını sallayıp önüne döndü. Önüme döndüm. Tekrar konuşmaya başladı babam.

"Burhan sen bizim kızla aynı sınıftaymışsın."

Burhan birden başını kaldırdı. Ne sınıf ama? Düşündükçe ağlayasım geliyor. Biz ne yapacağız?

"Evet, Seyfi Amca. Öyle dersler idare ediyoruz. Mezun da oluyoruz öyle." deyip bana küçük bir bakış attı. Hani cümlelerin altını dolduramazsınız ya, öyle bir şey oldu az önce.

"İlerde ne olacaksın delikanlı?"

Burhan birkaç defa öksürüp babama döndü.

"Bilmiyorum, Seyfi Amca. Daha karar veremedim."

Önüme döndüm. Bu meslek durumları canımı çok sıkıyor. Yani ne okuyup ne olacağız? Ben bir baltaya sap olabilecek miyim mesela?

"Bir an önce rayına oturt, Burhan. Dediğin gibi mezun oluyorsunuz." dedi Tunahan Amca. Ciddi duruyordu. Burhan rahat tavırda konuşmaya başladı. Hayri seyirci gibi konuşmaları dinliyordu.

"Olur baba, hallederim ben. A, B, C planlarım var benim."

Vay be. O planları bizim için de kullansa.

"Öyle olsun oğlum. Senin için düşündüğümü biliyorsun." dediğinde Burhan memnuniyetle başını salladı. Sonra bana döndü. Sırıtıyor. Ne var bakışı attım. Sıkıntı yok dermiş gibi başını kaldırdı.

"İşte ben de okuyorum, Seyfi Amca." dedi Hayri gülerek. "Bana sormadın." diye eklediğinde babam güldü. Biz de güldük. Çok sevimli bir şey.

Saate baktığımda vakit geçiyordu. Heyecanla yerimde kıpırdanıp dudaklarımı araladım.

"Akşamı cemaat hâlinde kılar mıyız?"

____

"Ahsen abla bir salata yapmış, bir salata yapmış. Yeme de yanında yat-"

"Abartma Burhan." diyerek araya girdim. Mert bizi dinliyordu. Keşke o da olsaydı iftarda.

"Bayağı eğlenmişsinizdir." dedi Mert keyifsizce. Gözlerimi devirip Burhan'a döndüm. Gözleriyle Mert'i işaret edip sırıttı.

"Gardaşlığıma artı bir puan eklendi. Gitgide derecem artıyor."

"Hadi ordan lan." deyip yerinde dikleşti Mert. Burhan gülüyor. Hangi kafayı yaşıyor bunlar?

"Sonuç olarak hepimiz gardaşız. Tert kıskanma. Gardaşlıkta kıskançlık olmaz."

Mert omuz silkti. Korumacı hâli ağır basıyor. Mert, abi-kardeş gibi hep yanımdaydı benim.

"Ahsen abla bir çare düşündüm sahurda. Bizim işi çözdüm kız."

Dikkat kesildim. "Vallaha mı?" dediğimde gülerek başını salladı. Geliyor gelmekte olan. Açın kapıları!

"Şimdi-"

"Ahsen biraz konuşalım mı?"

Duyduğum sesle başımı çevirdim dalgınca. Tarık beklentiyle bana bakıyordu. Tarık?

Heyecanla kalbim çarparken ellerimi birbirine bağladım. Sana dediğini unutma, Ahsen. Değer verme ona artık.

"Ne istiyorsun?" dedim sesimi düz tutmaya çalışarak. Gülümsedi. Hayır, Ahsen. İnanma ona. Senin sevgini hak etmiyor o.

"Konuşalım işte." dedi yumuşak ısrarıyla. Ben çok zor durumdayım, Allahım.

"Ahsen'in seninle konuşacak bir şeyi yok. Ben kabul etmiyorum, onun için konuşmayacaksın. Tert sen de bir şey söyle."

"Aynen gardaşımla konuşmayacaksın." dedi Mert, Burhan'ı destekleyerek. Gözlerimi kocaman açtım. Kıro kesildiler başıma.

"Ne oluyor?" diye çıkıştım sinirle. Burhan umursamaz davranıyordu. Rahattı.

"Bir şey olduğu yok Ahsen ab- Ahsen. Bunları konuşmuştuk seninle."

Allahım çıldıracağım. Biz sevgili falan değiliz. Bulduğu çare bu mu?

"Ne konuştuk Burhan?"

"Bir saniye sınıfın- pardon okulun en güzel kızı. Şu dallamayı yollayım, açıklayacağım."

Şaşkınlıkla olanları izliyorum.

"Lan dallama bas git burdan. Seni Ahsen'in sağında, solunda, yöresinde, kıyısında görmeyeceğim. Tert- Aman işte Mert'in yanında da. Bize bulaşırsan sana çok pis bulaşırım, pişman olursun."

"Baban okulun sahibi diye kendini herkesin sahibi mi sandın lan!" diye bağırdı Tarık. Burhan soğukkanlılıkla güldü. Allahım kavga çıkmasın.

"Aynen öyle. Sen bu işi çözmüşsün şampiyon. Hadi git sırana, uslu uslu otur. Hadi yavrum."

Tarık sinirden kıpkırmızı çıktı. Burhan'ın rahatlığı ve sivri zekalılığından istiyorum.

"Beni sevdiğini biliyorum, Ahsen. Sıkışınca hemen Burhan'dan hoşlanıyorum numaralarına yattın. Eziksin kızım sen. Safsın. Kendini kullandırtma. Zaten Burhan'ın ne mal olduğunu herkes biliyor ve öğrenecek de."

Sertçe yutkundum. Dolan gözlerimle başımı eğip gözlerimi kırpıştırdım hızla. O sırada Burhan'ın sesini duydum. Başımı kaldırdım.

"Tert zile kaç dakika var gardaş?"

"Altı dakika yeter bence." diyerek ayağa kalktı Mert. Ne?

Burhan, Tarık'ın kolunu kavradığında atıldım. Ben güçsüzüm. Sonunu düşünmeyen biriyim ben.

"Tamam yalan söyledim. Burhan ile aramda bir şey yok."

Ahsen...

Neler düşündünüz?

Asıl şimdi ne olacak?

HerGüçsüzünİçindeBirGüçlüYatar.

AHSENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin