"sakinleş sevgilim..." korkup arkamı döndüğümde onu gördüm. Minho. "bi istediğiniz vardı efendim?" dedim hiçbir şey olmamış gibi. "evet bir istediğim var." Dedi. Ne istiyordu acaba? "seni istiyorum" ne? Beni mi? "maalesef efendim, satılık değilim. Başka bir isteğiniz var mı?" bu neydi şimdi? Titremeye başladım. Aman Allah'ım! Titremeye başladım! "neden titriyosun sevgilim?" "bana sevgilim demeyi kes!" sert çıkıştım. "neden? Sevgilin değil miyim?"bu adam beni çıldırtacak! "değilsin!" dedim sert bir sesle. teslim olur gibi ellerini kaldırdı. "tamam sevgilim değilsin, sevgilim. Ama sakın unutma" Kulağıma yaklaştı. "ben ne istersem olur." Diye fısıldadı kendinden emin bir sesle. Ellerim titremeye devam ederken kendime koruma amaçla bir tokat attım. Tokatımla beraber kafası sola doğru döndü. Kafasını bana doğru döndürürken yüzüne pis bir gülümseme yerleşti. "elin ağırmış..." dedi. Ama sevgilim demedi. Yanımdan ayrılırken adamlarına bir şey dedi. Adamları kafalarını salladıktan sonra bana döndüler ve korkutucu şekilde bana bakmaya başladılar.
Yaklaşık 2 saat sonra evime gelmiştim. Anahtarı deliğe taktım ama kapı açılmadı. İçeriden pat diye bir ses geldi. "kedim yapmıştır." Dedim kendi kendime. Bir dakika, benim kedim yok ki! Evime biri girmiş. Aman tanrım! Ardından kapı açıldı. "kimsiniz?" dedi adam. "evimde ne işiniz var!" diye bağırdım adama. Adam şaşkın şaşkın bana baktı. "ne diyorsunuz beyefendi. Burası benim evim." Ne? Benim evim nerde peki? "kusura bakmayın yanlış yere gelmişim." Dedi. "önemli değil, ama lütfen bir dahakine dikkatli olun. Bir daha ki seferi bu kadar nazik ve anlayışlı olmam." Dedi. Tekrardan özür diledim ve bir üst kata çıktım. Numaralara bakarak kendi evimi buldum. No.27. eve girdim, üstümü değiştirdim. Kendimi yatağa attım ve derin bir uykuya daldım.
Uyandığımda saatin 10.34 olduğunu gördüm. "geç kaldım!" diye söylendim kendi kendime. Heme kalkıp hazırlandım. Üstüme mavi bir t-shirt, altıma siyah kargo pantolon giydim. Converselerimi de giydim ve hazırdım. Telefonum çaldı. Arayan seugmindi. "uyandın mı uykucu" dedi dalga geçerek. "şimdi işe gidiyorum. Hayırdır ne işin düştü?" dedim. Arkadan gülme sesi geldi. "jisung sen iyi misin? Bugün Pazar. İş yok" NE! Telefonu seugminin yüzüne kapatıp odaya gittim. Tavşanlı pijamalarımı giydim ve yatağa yattım.
(yazarın anlatımıyla)
Bir adam, bir kadın. Kadının üstünde beyaz, salaş, uzun elbise vardı. Adamın üstünde ise beyaz damatlık. "jisung..." dedi kadın. "neler yaptın oralarda." Dedi güler yüzle.32 dişle gülümseyen adam jisung'u yanına çağırdı. arkadan o müzik çaldı: Still with you.
Jisung ağlamaya başladı. Adamla kadın hem dans ediyor, hemde gülüyorlardı. Jisung onların mutlu halini görünce yanlarına gitmek istedi. "bekleyin beni!" dedi bağırarak. Ama adamla kadın dans ederken aynı zamanda jisungtan uzaklaşıyorlardı."bende sizinle gelicem" dedi jisung. "orda bir hayatın var." Dedi. Ama jisung bunu umursamadı. Koşmaya başladı. Hem koşuyor, hemde ağlıyordu. "ben sizi istiyorum, başkalarını değil!" dedi. Ama kadınla adam hızla uzaklaşıyordu. "orada kal jisung. Bizsiz de mutlu olabilirsin." Dedi kadın. Jisung yere çöktü. Pes etmişti, yetişemedi. Ağızından sadece tek bir kelime döküldü.
"anne."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
mafya||minsung
Fiksi Umummafya minho, uzun süredir gittiği bardaki barmen jisunga aşık olmuştu. her bara gittiğinde orta kısıma oturur, jisung'u izlerdi. ona açılmak istediğinde jisung onu reddetmişti. bir süre sonra sevgili olmuşlardı falar ileride olacak olaylardan haberl...