eylül,2022
kerem, eve geldiğinde oldukça huzursuz hissederken ne yaparsa yapsın içindeki bu his geçmiyordu.
salonda oturup sevdiği filmi izlerken bile odaklanamayıp, bazen ağlayacakmış gibi burnu yanıyordu.
bu duygularını ilk başta daha yeni yeni kendinde baş gösteren hormonlarına bağladı, çünkü şuan ortada endişe edeceği hiçbir sorun yoktu ve gayet iyiydi. en azından kerem iyi olduğunu sanıyordu.
sonuçta bir yandanda ilk defa hamile kalıyordu, tecrübesizdi.
"ne oluyor şimdi ya?"
kendi kendine sitemle konuştuğunda mutfağa gidip, kurabiye malzemelerini çıkarmaya başladı. şuan kafasını her zaman yaptığı gibi sadece tatlı yapıp dağıtabilirdi, bu onun için terapiyle eşdeğerdi.
hazırladığı harcı hamur makinesine koyup başında beklerken, ağrıyan bacakları ile sandalyeye oturup kafasını masaya koydu.
bir işle uğraşmadığından, kendine odaklandığında karnında hissettiği ufak kramplarla ne yapacağını bilemedi. çevresinden böyle şeylerin olabileceğini daha önceden duymuştu. o yüzden umursamaması gerektiğini düşündü.
bugün çok da yorulmuştu aslında, kulüp toplantısı yüzünden stresede girmişti. büyük ihtimalle o yüzden kramp giriyordu karnına.
"belki de midem bulanıyordur canım, ne oldu şimdi birden? bugün o kadar abur cubur yediğim içindir. altay karşıma çıksın kızacağım ona." kerem, kendi kendine konuşup mızmızlandığında hamuru alıp masaya koydu ve azar azar ayırıp yuvarlak şekline getirdi.
büyütülecek bir şey değil diyordu kendi kendine. takmıyordu kafasına, önemsemiyordu. duygu durumu çok dengesizdi şuan.
kakaoyu alıp, yaptığı mantar kurabiyesine son rütuşlarını eklerken birden karnına giren sancı ile olduğu yerde kaldı.
gözleri dolarken bacaklarının arasından bir şey aktığını hissedip korkuyla bakışlarını yere indirdi.
pijamasında kasıklarının olduğu bölgede kendini gösteren kırmızı lekelerle korkudan nefesi kesildiğinde, ne yapacağını bilemedi kerem.
korku, panik ve endişenin yoğun olduğu bir çok duygu ile ağlamaya başlarken bir yandan da titreyen elleri ile telefonunu alıp aceleyle altay'ı aradı.
"efendim kerem?"
kerem, konuşacakken ağladığından dolayı hıçkırdığında altay endişe ile oturduğu koltukta dikleşti.
"kerem, ağlıyor musun?"
endişe ile sorduğunda kerem sadece titreyen sesi ile, "altay." diyebilmişti. herhangi bir şey, bir laf söyleyecek gücü kendinde bulamıyordu; bayılacak gibiydi.
altay hızla ayağa kalkıp anahtarını alırken oyalanmadan evinden çıkıp arabasına bindi. karşısında ona hiçbir şey demeyip sadece ağlayan çocukla aklına binbir türlü senaryo gelirken, panikten ne yapacağını şaşırmış haldeydi.
"kerem, konuş benimle. ne oldu?"
"kan, kan var. ne yapacağım?"
"sakin ol güzelim, nerede kan var?"
altay çaresizlikle daha da gaza basarken kerem telefonun bir ucunda cevap vermeye çalışıyordu.
"bir şey oldu sanırım. çok korkuyorum, her yerim kan. altay, lütfen yanıma gel." sonlara doğru artık dayanamayıp yüksek sesle ağlarken hala olduğunu pozisyonu bozmamış bir şekilde ayakta duruyor, titriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i'm pregnant¡, alker
Fanfiction-kerem aktürkoğlu, altay bayındır sorumsuzluklar, ardından büyük sorumluluklar getirir. mpreg, fluff ve azıcık angst.