ekim,2022
altay, sabahın erken saatinde uyandığında kerem'in öğleni geçecek bir saatte uyanacağını tahmin ettiğinden, ilaç düzenini bozmaması adına mutfağa doğru ilerledi. atıştırması için küçük bir sandviç hazırlayıp salona geri döndüğünde uyuyan çocuğu yavaşça dürttü.
kerem, anında uyanırken sersemce etrafına baktı. gözü saate takıldığında puslu zihni açılırken altay'ın getirdiğini sandviçi yiyip, mutfaktan su getiren adama baktı.
"uğraşmasaydın keşke, sen benden daha yorgunsun."
altay, kafasını iki yana sallayıp ufakça tebessüm edip, "önemli değil." dedi.
kerem, altay'ın elinden su bardağı ve ilacını alıp içtiğinde, bardağı önündeki sehbaya bırakıp geri uzandı. dün gecenin aksiyonundan sonra saatlerce uyumak istiyordu.
altay, telefonunu kontrol ettiğinde gece yağmur'un mesaj attığını gördü. kerem rahat uyusun diye balkona çıktığında italya'da olan kadını aradı.
her ne kadar istanbul'a gelmiş olsada daha sonrasında önemli bir kaç işi çıktığından fazla kalamadan geri dönmüştü maalesef.
"hayırdır kardeşim bu saatte?" telefonu sert sesiyle açan kadına gülemeden edemezken konuşmaya başladı.
"sabah oldu ne itiraz ediyorsun kızım?"
"saat farkı kardeşim, şuan hala on burada."
"abartma lan, alt tarafı bir saat."
"kerem nasıl?"
"ya çüş, ben burda süt kardeşinim, öz kardeşin değerindeyim sen gel kerem'i sor." altay, abartılı bir sesle konuştuğunda yağmur kısaca güldü.
"yeğenimi taşıyan ve düşük riski olan sen değilsin. kerem nasıl, iyi bakıyor musun ona?"
"normalde iyi bakıyorum derdim ama dün çok korkunç bir hata yaptım."
"anlat paşam, alışığız hatalarına."
"dalga geçme."
"pardon doğru, hassas bir konu."
"maç için şehir dışındaydım, istanbul'a gelince şarjım bitmişti ve nasıl olsa kerem'in yanında yunus var diye samadıra'da kalmayı düşündüm. tesise gelince telefonu şarja takıp açtım, hatta pin kodunu bile girdim ama telefonun kendine gelip bildirimleri göndermesini beklemeden duşa girdim.
meğerse yunus'un annesi hastanedeymiş ve onun yanına gitmiş. kerem'in ise strese bağlı sancısı oldu. bana ulaşamamış ve yunus'u da aramamış. neyseki duştan çabuk çıkmıştım ve hemen yanına gidip hastaneye götürdüm."
yağmur, düşünceli bir şekilde dururken ne diyeceğini bilemedi.
"herkesin hatası olur, bilemezdin. çabuk müdahale etmişsin işte. kerem iyiyse sıkıntı yok, bir daha böyle yapmamaya çalış yeter. üzme kendini, sen üzülürsen kerem'de üzülür."
"haklısın sanırım... istemeden suçluluk duyuyorum sadece."
"bunlar da geçecek, sen soğukkanlı ol."
altay, derin bir nefes alıp üşüdüğünü fark ettiğinde camdan içeri baktı. kerem hala uyuyordu.
"italya'yı ne zaman terk ediyorsun?"
"şu sıralar güzel maçlar var, onlara gidip daha sonra ingiltere veya japonya'ya gideceğim. yılın bu zamanları japonya sarar ama premier lig de sarar. maç izlemek istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i'm pregnant¡, alker
Fanfiction-kerem aktürkoğlu, altay bayındır sorumsuzluklar, ardından büyük sorumluluklar getirir. mpreg, fluff ve azıcık angst.