kasım, 2022
torreira, önündeki ekrana bakarken gene istemsizce dolan gözleri ve yanan burnuyla ağlayacağını anlayıp derince iç çekti ve telefonunu yanına bıraktı.
kendine gelmek için derin nefesler aldığı sırada, gözünden düşen yaşlar ile ağlamaya başladı.
alışıktı bu ağlama krizlerine, her şeyi içinde tuttuktan sonra dışa böyle vuruyordu.
yavaş yavaş yaşadığı her gün onun için daha ağır oluyordu, belki de normaldi fakat artık kalbi çok hassaslaşmıştı, yavaş yavaş çöküyordu.
etrafta kimsenin onu duyamayacak olmasıyla sesli bir şekilde ağlamaya devam ederken, oturduğu yatakta dizlerini kendine çekti.
içli içli ağlarken, mükemmel giden hayatındaki bu engeli düşünüyordu.
aslında engel diyemezdi çünkü ne kadar üzülürse üzülsün tek limanı buydu.
"buna izin verdiğim için çok aptalım."
-
"ne olmuş lan sana?" mertens, antrenman sahalarına ayak bastığı anda arkadaşının yanına giderken, gördüğü şiş ve hafiften kendini belli eden kırmızı gözlerle endişeyle konuştu.
torreira kısaca omuzlarını silkip hareketlerine devam ettiğinde mertens onu rahat bırakacak gibi değildi.
sabahın erken saatlerinde aldığı soğuk duş ve daha sonrasında yüzünü buzlu suya tutmak işe yaramamıştı demek ki. aslında sabah tekrar ağlamamış olsaydı, belki bu halde olmazdı.
"torreira, ne olduğunu söyler misin lütfen? bak bu seni ilk yakalayışım değil, bir şeyler dönüyor bunu biliyorum ve yardım edememek cidden üzüyor beni."
torreira, derin bir nefes alıp saatlerdir yaptığı antrenmana ara verirken, kısaca konuştu.
"dün akşam ağladım biraz, önemli bir şey değil."
mertens, çattığı kaşlarıyla cevap verecekken yanlarına gelen barış ile sustu.
"oğlum lan, gördünüz mü haberleri?" barış sıkıntılı bir ses ile sorduğunda, mertens kafasını iki yana sallayıp, "ne haberi?" dedi.
barış, telefonunu çıkarıp bir haber gösterip, "hakkımda aşk haberleri çıkmış, görmedin mi?"
"ben gördüm." torreira konuşmaya katıldığında mertens hala haberi inceliyordu.
barış, "ne zaman?" dediğinde torreira saniyelik gökyüzüne bakıp düşündü. "bu sabah." cevapladığında, mertens'in "hayırlı olsun." sözü ile bir kaç adım attı ve sahadan çıkacakken barış'ın tekrar konuşması ile durdu.
"ne hayırlı olsunu oğlum? yalan haber bu, yazdıkları şeylere bak karalamak istiyorlar beni."
"cidden mi? fazla gerçekçiydi, ben okurken şaşırıp, rahatsız oldum resmen." torreira gitmeyip konuştuğunda çimlere oturdu.
kafası dağılsın diye on ikide başlayacak antrenmana saat dokuzda gelmişti. neyse ki daha bir saat vardı, bu sürede dinlenebilirdi.
kendini yormayı sevmiyordu aslında ama böyle yapıncada aklındaki düşünceler duruyordu.
"yalan mı yani?" torreira sakin bir sesle sorduğunda barış onaylarcasına kafasını salladı.
"hayatımda biri olsa ilk size söylerdim, senin dediğinde laf mı oğlum?"
-
sportif koçları, antrenmana ara verdiklerini söylediğinde tüm takım yere yığıldı.
"ohoo, bensiz takımın hali bu mu? hemen yorulmuşsunuz, kimlere güveniyoruz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i'm pregnant¡, alker
Fanfiction-kerem aktürkoğlu, altay bayındır sorumsuzluklar, ardından büyük sorumluluklar getirir. mpreg, fluff ve azıcık angst.