4

36 8 2
                                    


   Rüzgar çanının -hiç ritmik olmayan- sesleri balkondan hafifçe mutfağa doğru süzülüyordu. Lumpus, ani hareket yapmaktan ve ses çıkarıp diğerlerini uyandırmaktan kaçınıyordu. Küçük kızın dün gece yattığı yere doğru tekrar baktığında yerde bir sürü kan olduğunu gördü ve bu izlerin damlalar şeklinde balkona açılan mutfağa doğru gittiğini gördü. İzler kimi zaman damla damla kimi zamansa biri ayağını sürmüş gibi görünüyordu. 

   Sol eliyle koridorun rutubetli duvarlarından destek alarak yürümeye başladı. Ne kadar çabalarsa çabalasın arada parkelerin çıkardığı hafif gıcırtılardan kurtulamıyordu. Kalbi ağzında atıyordu, küçük kız dönüştüyse ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Sonunda mutfağın yağlı boyası aşınmış beyaz -kısmen- kapısına ulaştı. İzler balkona doğru gidiyordu. Kanların üstüne basmamaya oldukça dikkat ediyordu. Evvelsi gün bu hatası yüzünden ısırılmıştı. Mutfakta tezgahın üzerinde duran rastgele bıçaklardan birini eline aldı. 

   Esme, bir omzu düşük, sol ayağını sürtüyor, dengesiz bir şekilde sallanıyor ve sıska, küçük elleriyle balkondaki rüzgar çanına dokunmaya çalışıyordu. Arada bir de iniltiler çıkartıyordu. Lumpus, kahrolmuştu. Boşta olan elini ağza götürdü ve sesli bir şekilde ağlamamak için kendini zor tuttu. Kahverengi gözlerinden süzülen iki damla yaşı elinin tersiyle sildi, burnunu hafif çekti ve Esme'ye arkasından yaklaştı. Önce onu omuzlarından tutup ayakta sabitledi ve sonrasında bıçağı ensesinden beynine kadar ittirdi. İşini bitirdiğinden emin olduğunda onu yavaş hareketlerle yere doğru yatırıp üstünü -tam kapatamayarak- örttü.

   İçeriye doğru tekrar gittiğinde Reha ve Mir'in hala uyuyor olduğunu gördü. Yan odaya gidip buraya geldiği zamanki gibi sırt çantasını önüne doğru takıp Liya'yı hafifçe uyandırmadan kucağına alıp göbeğiyle sırt çantası arasında oturttu. Son olarak Reha'nın ondan aldığı avcı bıçağını geri alarak çıkış kapısına doğru yol aldı. Sadece kapıyı açarken biraz ses çıkarmıştı. Arkasına doğru baktı ama gelen giden yoktu. Kapı aralığından geçip kendi arkasından tekrar kapattı.

   Dünkü sürü ortalıkta görünmüyordu. Hızlı bir tempoyla ormandaki patikayı buldu ve geldiği yola geri döndü. Hızlıca arabanın üzerinden önceden koymuş olduğu çalıları ve dalları çekti. Sırt çantasını çıkarıp arabanın içine doğru salladı -bu sırada Liya'yı sağ koluyla tutuyordu- Ardından Liya'yı bebek koltuğuna oturtup kemerini bağladı. Kendisi de direksiyona geçti ve motoru çalıştırıp el frenini indirdi, geri vitese takıp arabayı çevirdi. Sonrasında geldiği yoldan geri döndü. Dikiz aynasından Liya'ya baktı ve uyandığını gördü. "Ah benim minik turtam!" hafif gülümsedi "Seni bulduğumda da güzel bir yere gideceğimizi söylemiştim."

   YEDİ SAAT SONRA

   "İşte burası." Lumpus, arabayı kenarı doğru çekti. Etrafı duvarlarla çevrili ufak bir şehirdi. Lumpus, bundan sadece birkaç hafta önce burada yaşıyordu -uzun zamandır- 

   Ancak bir tuhaflık vardı. Bir araç yaklaştığı zaman her seferinde rutin bir kontrolden geçirilirdi ve bir sürü sorular sorulurdu. Lumpus, tek kaşını kaldırdı ve dikiz aynasından bu sefer kendine baktı. Aslında yapılı bir adamdı vücudu çok da zayıf değildi ama sadece yüzüne bakıldığında gerçekten zayıf görünüyordu. Göz altları zaten çökmüştü. Sol gözü kanlanmıştı. Yüzünde de ufak yaraların izleri kalmıştı. 

   Elini yüzünde gezdirdi, derin bir nefes aldı ve gözleri Liya'ya doğru aktı. Motoru durdurdu bebeğe doğru dönüp "Sen şimdilik burada kal. Hemen döneceğim." üzerine kapıyı kapattı ve arabadan indi. 

   Yukarıdaki nöbetçi kulelerine doğru baktı ama kimseyi göremedi. Kapının olduğu tarafa doğru yürüdü. Kapalı değildi. Aksine oldukça açıktı. Kapının böyle açık olması hiç iyi değildi. İçeriye doğru kafasını uzattığında her yerin yerle bir olduğunu gördü. Buraya çok yağmacılar gelirdi ama hep ağızlarının payını alıp geri dönerlerdi. Burada çok kötü şeylerin olduğu belliydi. İçeride ölüler kol geziyor, bazı yerler ise hala yanıyordu. Lumpus, kendini geriye doğru çekti ve bir saniye için olsun kendine bunların bir rüya olduğunu düşündürttü. Gözlerini sıkıca kapatıp açtı. Tekrardan kafasını kapıdan içeri uzattı ve aynı manzarayla karşılaştı. Kendini bunların gerçek olduğuna ikna etti ve geri geri yürüyerek oradan uzaklaştı. Arabanın yanına doğru yürüdü. 

ISIRIK İZİ (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin