10

10 6 0
                                    

   "Ikın!" Lumpus, yanında bir leğen sıcak su ve temiz çaput, bezlerle Delfin'in bacak arasında ellerini açmış bekliyordu.

   Delfin bir feryat daha kopardı.

   "Ikın Delfin!" durakladı ve açılan vajinaya dikkatlice baktı. "Sanırım... Sanırım kafasını görüyorum! Devam et bebeğim."

   Delfin, kendini oldukça zorlayarak var gücüyle son bir kez daha ıkındı. Ve nihayet bebek, Lumpus'un ellerine pırtlayıvermişti.

   Erkek bir bebekti. Lumpus, bebeğin annesiyle olan bağını kesti ve onu baş aşağı çevirip ayaklarından tutup poposuna hafifçe vurmaya başladı. Bebeği ağlatarak nefes yolunu açmaya çalışıyordu. Ancak bebek hala ağlamıyor, nefes almıyordu. Liya'da bir yandan çığlıklar içinde ağlıyordu ve hiç yardımcı olmuyordu. 

   Lumpus, bir elini açtı ve bebeği yüzüstü avcunun içine yatırdı ve sırtına vurmaya başladı. Bebekten -erkekti- hala ses seda yoktu. Lumpus, son çare onu çarşafların üzerine yatırdı ve üzerine doğru çöktü.

   "Bir sorun mu var? Bebeğim? İyi mi?" Delfin de bir yandan Lumpus'u sıkıştırıyordu.

   Lumpus, bebeğin üzerine eğildi ve burnunu baş ve işaret parmağıyla kapatıp ağzından nefes verdi. Ardından kalp masajı yaptı. Bunları yaklaşık on beş dakika kadar tekrarladı. Bebek zaten doğduğunda ölüydü.

   "O... O yaşamıyor..."

   Delfin'in gözyaşları yanaklarından süzülürken bir yandan da hıçkırıklara boğulmuştu.

   "B-bebeğim..." Delfin ellerini bebeği almak için uzattığında Lumpus, onu durdurdu.

   "Onu... Kafasından vurmalıyız." Lumpus da bir yandan ağlıyordu.

   "Hayır...!" Delfin haykırıyordu. 

   "Keşke böyle olmasaydı." Lumpus bir yandan elinin tersiyle gözyaşlarını siliyor bir yandan da Delfin ve Liya'yı sakinleştirmeye çalışıyordu.

   "Bu senin suçun!" Delfin avazı çıktığı kadar Lumpus'a bağrıyordu.

   "Benim suçum mu?" Lumpus, onu suçlamasına oldukça şaşırmıştı.

   "Bebeğimi... Onu Eiffel'de doğursaydım... Belki daha iyi beslenseydim... Onu yaşatabilirdik!" salya sümük ağlıyor bir yandan da ölen bebeğini yokluyordu.

   "Delfin sen neler söylüyorsun? Oradan gitmemizi isteyen sendin. Ben ne istersen onu yapacağımı söyledim sana. Ve yaptım da. Karşılığında gördüğüm muameleye bak!" Lumpus, Delfin'in bunları üzüntüden söylediğini bilse de bu söyledikleri onu çok üzmüştü.

   "Üzgünüm, haklısın. Sadece... bilmiyorum. Keşke yaşasaydı." Delfin sonunda kendine gelip olanları kabul etmişti.

   "Keşke..." Lumpus, Delfin'in alnına bir öpücük kondurdu.

   

               ÜÇ YIL SONRA

   "Bugün ormanda yine onlara rastladım." Liya, huzursuz olmuşa benziyordu.

   "Seni fark ettiler mi?" Lumpus bu sefer cidden korkuyordu.

   "Hayır ama... benim ve senin bu ısırık izlerinizi bir an önce saklamamız gerek. Geçen gün nehrin karşısında karşılaştığım bir adam bana ısırılan birilerini görüp görmediğimi sordu." Liya, bunları anlatırken pembe -neredeyse pislikten pembeliği belli olmuyordu- filiyle oynuyordu.

   "Nasıl biriydi?" endişeli bir şekilde sormuştu.

   "Beyaz saçlıydı, ama yaşlı değildi. Yüzünde de -belli olmayacak kadar değil- ince uzun bir yara izi vardı." Pembe filin gözünü yanlışlıkla çıkarmış, geri takmaya çalışıyordu.

ISIRIK İZİ (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin