Olur da bir gün mesafeleri aşıp bana gelirsen,
yüreğinde rengarenk açan aşk ile gel.
ŞEMS-İ TEBRİZİ.
İnsanın; en çok güvende, özgür olduğu yer memleketiydi. buram buram burnumda tütüyordu her bir parçası.
yemek hazır olduğunu söyleyen berfin abla ile sohbet ederek aşağı inerek çok güzel görünen sofraya oturarak azize anayı bekledik.
biraz sonra baran abi ve mirza da geldiğinde mirza karşıma geçip oturarak gözlerime bakıyordu ama ben avluya bakıyordum.
ona bakmaktan çekinmiyordum ya da korkmuyordum sadece istemiyordum onun gözlerine bakmayı.
azize ana geldiğinde sohbet ederek yemeğimizi yerken bir yandan da new yorkta geçen günlerimi anlatırken gülerek sohbet ediyorduk bir kişi hariç
mirza sadece bizi dinliyordu fakat bundan rahatsız olmuş bir şekilde değil garip bir şekilde yüzünde hafif bir tebessüm ederek beni inliyordu.
yemekten sonra avluya geçip oturduğumuzda meryem abla bize kahve getirdiğinde teşekkür ettim.
"ee şimdi ne yapmayı düşünüyorsun devrim "dedi baran abi tam ağzımı açacaktım ki azize ana benden önce davrandı.
"ne yapacak ki şirketimizde çalışacak kendi şirketinde "dediğinde kaşlarımı havalandırarak azize anaya baktım.
"kendi şirketi mi "dedi baran abi hafif bozularak. başını salladı azize ana.
"baran da siz gibi benim bir evladım "dediğinde baran abi bir şey demedi şaşırtıcı dereceden mirza da bir şey demedi.
"bir şey demeyecek misin mirza "dediğinde mirza bana bakıyordu.
"ne diyebilirim ki azize sultan ne diyorsa odur "dediğinde baran abi şaşırdı. bende şaşırmıştım. beni tanıdığım asi başına buyruk mirza alacahan azize neneye karşı çıkar benim onların kanımdan olmadığımı yetim olduğumu söylerdi.
azize ana mirzaha bakarak başını salladı. kahvelerimizi içtikten sonra herkes odasına çekildiğinde bende pijamalarımı giymiş yatakta öylece yatarken uykum gelmiyordu.
derin bir nefes alarak yataktan kalkarak odamdan çıkarak merdivenlerden terasa çıktığımda mirza kollarını taş trabzana yaslamış sigara içiyordu.
yanına giderek mardinin manzarasına baktığımda derin bir nefes aldım.
"neden uyumadın uyku tutmadı mı "dediğinde ona baktım.
başımı salladım "evet "dedim bende kollarımı trabzanlara yaslayarak manzarayı izlemeye başladım.
"çok mu özledin mardini "dediğinde ona yandan bir bakış atarak önüme baktım.
"insan doğduğu yeri özlemez mi "dediğimde başını salladı.
"başka ?"dediğnde "azize anayı, berfin ablayı, meryem ablayı"dediğimde bana bakıyordu.
"başka ?"dedğinde yanağımın çini kemirdim "birde buranın yemeklerini"dediğimde gözlerinde hayal kırıklığı vardı.
neden hayal kırıklığına uğramıştı. beni sevmeyen istemeyen o değil miydi. ben onun yüzünde beş yıldır memleketimden uzak yaşamamış mıydım şimdi ne hakla bana böyle bakabiliyordu.
arkamı dönüp terastan çıkmak için merdivenlere doğru gidecektim ki onun sesini duydum.
"devrim "dediğinde ona baktım dudaklarını araladı fakat söyleyeceklerini yutarak dudaklarını birbirine bastırdığında arkamı dönerek aşağı indim.
********************************************************************
ARA BÖLÜM GİBİ DÜŞÜNÜN HASTA OLDUĞUM İÇİN PEK BÖLÜM YAZAMIYORUM BÜTÜN GÜN YATTIM KUSURA BAKMAYIN GENÇLERE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HALEF-BXB
Teen Fiction|TAMAMLANDI | Bana sevme dediler o senin kalbini paramparça eder dediler ama benim kalbim sevdi. Ama söyledikleri doğru çıktı beni öyle bir paramparça etti ki kimsesizliğim bu kadar acıtmamıştı. Zorla sev ama sevmiyorsa zorlama.