Hayat bazen size mutluluğu da acıyı da bir anda yaşatır. işte dün gece yaşadığım tek duygu buydu.
onunla ağlamak bana seni seviyorum demesi bir yandan yüreğimi ısıtırken bir yanda acı veriyordu.
asker arkadaşını kaybetmesi onun bu kadar acı vermesi bana da acı veriyordu fakat seni seviyorum demesi bir yandan yüreğime baharlar getirmişti.
aşık olduğum adam bana seni seviyorum demişti bundan daha güzel bir şey var mıydı dünyada da.
yılların hüznü kalbime bir taş gibi oturmuşken onun sözleri kalbimdeki o taşların çatlamasına sebep olmuştu.
gözlerimi sabah açtığımda bana bakan gözleri ile karşılaşmıştım. gülümsedim ilk kez bu kadar mutlu hissediyordum.
"günaydın "dediğinde "günaydın "dedim gülümseyerek. yüzünü yüzüme yaklaşarak alnı öperek alnını alnıma yasladığında gözlerini kapattı.
"devrim "dediğinde nefesi dudaklarıma çarpıyordu. kalbim onun nefesi ile göğüsümden çıkacakmış gibi atıyordu.
bastırdığımız duygular bazen hiç olmadık anda ortaya çıkabiliyormuş.
"efendim "dediğimde gözlerini açtı. gözlerime baktığında onun gözlerine bakıyordum.
"hazırlan bugün kahvaltıyı dışarıda yapalım "dediğinde gülümsemem daha büyüdü.
" vallaha mı "dediğimde güldü başını salladı.
"vallaha "dediğinde güldüm yanağını öpüp banyoya girip önce ılık bir duş aldıktan sonra bornoz ile dışarı çıktığımda mirza üstünde beyaz bir gömlek siyah kumaş pantolon vardı ve aşırı derecede yakışıklı görünüyordu.
dolabın önüne geldiğimde arkama geçerek aynadan bakarak ellerine belime sararak çenesini omuzuma yasladı.
"acaba dışarı çıkmasak ta tüm günü odada mı geçirsek "dediğinde yanağına hafif bir tokat attım.
"sapıklık yapma "dediğimde yanağımı öpüp ısırdığında dudaklarına vurdum.
"acıdı lan "dedim yanağımı ovuşturduğumda gülerek acıyan yeri derin bir şekilde öperek beni kendisine çekti.
elleri belimi sarmış bana bakarken ona bakıyordum.
"yıllarca gözümün önündekini göremedim ne kadar körmüşüm "dediğinde kollarımı boynuna sardım.
"geçmiş geçmişte kaldı biz şuana bakalım sevgilim "dediğinde gülümsedi.
dudaklarımın kenarını öperek "şuanımı geleceğimin tek kıymetlisisin "dediğin ondan ayrılıp dolabı açarak "biliyorum "dediğimde güldü.
"sen hazırlan ben seni avluda bekliyorum burada kalırsam hiç odadan çıkamayız "dediğinde onun bu sapık halleri beni şaşırtıyordu.
mirza odadan çıktığında derin bir nefes alarak üstüme beyaz bir tişört,mavi bir kot pantolon ve beyaz spor ayakkabılarımı da giydikten sonra odadan çıkarak aşağı indiğimde mirza beni avluda bekliyordu.
birlikte konaktan çıkarak arabaya bindiğimizde yol boyunca şakalaşarak sohbet ederken on dakika sonra tepedeki asuman teyzenin kahvaltı salonuna geldiğimizde bizi karşılayan güler yüzlü asuman abla ile kısa bir sohbetten sonra manzara eşliğinde kahvaltı yaparken bir yandan sohbet ediyorduk.
çoğu mirzahın bel altı şakaları ile geçtiğinde ben utanmıştım.
kahvaltıdan sonra Mardinin diğer güzelliklerini gezmeye başladık.
önce Meryem ana kilisesine gittik içerdeki atmosfer o kadar güzeldi ki Meryem ana kilisesinden sonra mor gabriel manastırını gezerken mirzahın bu manastır hakkında söylediği bilgiler epey heyecanlandırmıştı beni.
manastırdan sonra karnımız acıkmıştı. yemek için ali amcanın lokantasına giderek karnımızı doyurduktan sonra gezme turumuza devam ettik.
deyrulzafara manastırı,dara antik kent derken akşam olmuştu. günü o kadar keyifli ve mutlu geçirdiğimizde şuan akşam yemeği için mirzahın arkadaşının olduğu tepedeki balık restorantına geldiğimizde nerdeyse kimse yoktu.
"hoş geldiniz "dedi mirzahın arkadaşı adı aliydi.
"hoş bulduk kardeşim "dedi mizra el sıkıştıklarında ali bana baktı."sen devrim olmalısın "dediğinde elini sıkarak başımı salladım.
"evet "dediğimde gülümsedi. "sizin masanız hazır kardeşim "dedi mirzaha manalı bir şekilde baktıktan pek anlamasam da fazla üstünde durmadan manzara karşı bir yere geçtiğimizde biraz sonra yemeğimiz geldiğinde çatalımı alarak balığımı yediğimde önüme konulan siyah kutuya baktım sonrada bana bakan mirzaha.
"biliyorum bunun için geç kaldım ama artık geç kalmak istemiyorum sensiz yaşamak istemiyorum benimle evlen devrim sonsuza kadar benimle yaşa "dediğinde şaşkın bir ifade ile yavaşça çatalımı tabağıma bırakarak mirzaha ve siyah kutuya baktığıma masasından kalkarak önümde durup diz çöktüğünde hala şaşkınca ona bakıyordum.
masadaki kutuyu alıp açtığında "sana güzel süslü cümleler söyleyemem belki ama sana hak ettiğin en kıymetli değerini verebilirim, benim kıymetlim benimle evlenir misin "dediğinde gözlerim doldu. aptal gözyaşları geri gidin.
başımı salladım."evet, evet ve evet "diyerek boynuna sarıldığımda birden havai fişekler patladığında mirza belimde tutarak beni etrafında döndürdüğünde kahkaha atıyordu.
"evleniyoruz ulan "diye bağırdığında bende güldüm. kollarımı boynuna dolamış bir şekilde bir balık lokantasında deliler gibi gülerek sarılmış halde dururken gözlerini gözlerime çevirdi.
"teşekkür ederim "dedi beni öptüğünde öpüşüne karşılık verdim.
*********************************************************************************
AMA BUNLAR ÇOK TATLILAR YAA. FİNALE BİR BÖLÜM KALDI UMARIM SEVERSİNİZ. BÖLÜM HAKKINDA YORUMLARINIZI ALAYIM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HALEF-BXB
Teen Fiction|TAMAMLANDI | Bana sevme dediler o senin kalbini paramparça eder dediler ama benim kalbim sevdi. Ama söyledikleri doğru çıktı beni öyle bir paramparça etti ki kimsesizliğim bu kadar acıtmamıştı. Zorla sev ama sevmiyorsa zorlama.