Bir yanım eskiden olduğu gibi hissetmek istiyor, içimdeki o aksiyonu patlatacak, beni cesaretlendirecek birisi gibi. Fakat diğer bir yanım buna karşı çıkıyor, kariyerime odaklanmamı ve kafamı bunlara yormamamı söylüyor. Bense bütün gün onları dinliyor, kavgalarına ortak oluyorum.
Sigara kokusu duvarlara sinmiş evimde bütün görev saatlerini düzenlerken, bu kavgayı dinlemek bana müzik gibi geliyordu. Cızırtılı, kötü bir müzik. Henüz stajyerlik aşamasında olmama rağmen, patronun favorisi olmam bu kötü müziği bastırıp özgüvenimi yükseltiyordu. Son bir haftam kalmıştı, son bir hafta daha dayanırsam artık görevlere bende katılıp işimi icra edebilecektim. Bana bir ortak da lazımdı, normalde ortaklar mesleğe geçmeden önce belirlenir fakat benim henüz bir ortağım yok. Bu gidişle olacağını da sanmıyorum. İşte son paket sigaramı da alıp evden ayrılıyorum. Bu ayarladığım saatler bana ait değil, keşke öyle olsaydı. İşe başlayan tecrübeli ajanların getir götürünü ben yapıyorum. Stajyerlikmiş! Haha, çok iş öğretiyorlarmış gibi birde adını stajyerlik koymuşlar! Asistanlık desenize şuna! Ayarladığım saatleri iletmek için Ryujin'in odasına girdim. Yanında çalışmama rağmen ismiyle hitap ediyordum çünkü arkadaş gibiyizdir. Hiç kabalık ettiğine rastlamadım. Normalde agresif bir kişiliğe sahip olan ben bile bu ajana hizmet ederken hiç sorun etmiyordum.
"Sunbaenim, işte saatleriniz. İstediğiniz gibi akşam saatlerini oldukça dolu tutmaya çalıştım. Fakat patrondan yeni bir görev geleceğini duydum, onun için ayrı bir program yapmam gerekirse haber verin lütfen."
"Tamam Lalisa, çıkabilirsin."
Başım ile onaylayıp odadan çıktım ve patronun odasına doğru yol aldım.
"Efendim, ben geldim. Lalisa."
"Ah Lalisa evet, sonunda gelebildin. Bu belgelerde işe başlayacağın tam tarih ve dosyalar var. Gel ve al."
Yanına gidip dosyaları hevesle elime aldım. Fark etmiş olacak ki tebessüm ederek, "Gayet sevinçlisin, işe başlamanı dört gözle bekliyorum, stajyerler arasında favorim sensin." dedi.
Teşekkür ettim ve odadan ayrıldım. Evet hevesliydim, havalı olurdu değil mi? İki yıllık stajyerliğim boyunca çok ajan gördüm, çok taktik öğrendim. Hazırdım.
***
O bir hafta göz açıp kapayana kadar geçti. Ve benim hâlâ bir ortağım yoktu. Bu konu hakkında patronla defalarca konuşmuştum ama ortağımın seçilmesi için henüz erken olduğunu söyleyip durdu. Bende akışına bırakmaya karar verdim. Eve vardım ve kendime düzgün elbiseler seçmeye çalıştım. Yarın ilk iş günüm ve ilk görevim benim olacaktı. Bir gün öncesinden gidip odamı, görev taktiklerimi ve son dokunuşları gözden geçirmem gerekiyordu. Bir koli hazırladım ve eşyalarımı buna koyup sonunda yola koyuluyordum. Ajan ofisi? Bu havalıydı! Sonunda iki yıllık emeklerimin karşılığını alabilecektim. Şirkete vardım. Şirket dediklerine bakmayın, şirket adı altında ajanlık yürütüyorlardı. Ajanlık ofisi? Bu daha uygun olurdu. Ofisimin kapısı karşımdaydı.
"Ajan Lalisa Manobal"
İşte duymak istediğim buydu.
Bir ortağım olmaması beni ofis odamda yalnız bırakıyordu. Eşyalarımı yerleştirmeye başladım. Bir çocuk gibi heveslenmemem gerektiğini biliyordum çünkü bu ciddi bir işti, cinayet ve dolandırıcılık dahil birçok suçu beraberinde getirebilecek bir işti. Ben bunları düşünürken kapı çaldı.
"Lalisa? Erkenden hazırlanıyorsun bakıyorum."
"Ah Ryujin sunbaenim! Evet, bu beni motive ediyor."
"İyi iş çıkaracağına eminim. Yeteneklisin. Bu arada bak bende ne var."
Elinde ismimin yazdığı bir kart vardı.
"Ajan Lalisa Manobal"
Hızlıca yanına gidip isimliğimi aldım. Ofiste isimlikler kapının üzerinde bulur. Kapımın üzerine özenle taktım. Bu şey ciddiydi, yarın ajandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
secret mission ; chaelisa
Fiksi PenggemarSiyah rengi bir kadına ancak bu kadar yakışabilirdi.