Yeni ortağım?
Kapıdan içeri yine o girdi, yine o yakıcı gülüşüyle.
"Ortak arıyormuşsun Manobal, Ben Roseanne." elini uzattı.
O kızın işlerimi bozup beni koşturması sinirimi bozmuş olmalı ki elini tutmadım.
"Memnun oldum Roseanne."
Bu soğuk tavrım patronu rahatsız etmedi çünkü işlerimi bozduğunu o da biliyordu.
Birlikte ofis odama doğru ilerliyoruz fakat hala o kız sinirimi bozuyor. İçeri girdik, eşyalarını ben gelmeden yerleştirmiş bile.
"Ne ara geldin buraya?" dedim. "Bu şirketten misin?"
Kafasını eşyalardan kaldırmadan sadece gözlerini çevirip bana baktı.
"Evet Lalisa öyleyim, seninle ortak olacağımız zaten belliydi, fakat patron bir şey denemek istediğini söyledi ve bir gün geç geldim."
Şaşırdım. "Ne deneyecekmiş?" diye sordum.
"Bilmiyorum, kendin sor."
O eşyalarını düzenleyip masasına yerleşti. Bende bugünün yorgunluğu ve öfkesiyle başında dikildim,
"Ne diye bozuyorsun işlerimi? Böyle yapman gerekli miydi? Söyleseydin birlikte çalışırdık."
Sinsi gülüşü yine yüzünde belirdi,
"Çalışıyoruz işte Manbobal, sen şifrenin yerini buldun bende kapıyı açıp kumandayı aldım."
Ciddi bir bakış attım. Bu bana hiç komik gelmedi. Masama doğru geçtim ve ceketimin cebinden son sigara paketimi çıkardım,
"Sigara içerim, rahatsız eder mi?" dedim.
"Sigara içerim, rahatsız etmez." dedi.
Yanıma geldi ve sigarama uzandı,
"Bitmek üzere zaten bu gece zor idare ederim, git kendine al." diye tersledim ve arkamı döndüm. Üfleyerek masasına geçti ; "Hep böyle sıkıcı mısındır?""Değilimdir, ama aksi bir insanım. Benimle uğraşanı sevmem."
"Ben seninle uğraşmadım Lalisa, patron öyle emretti bende yaptım."
Sigarayı ağzımdan çıkarıp şaşkın bir ifadeyle kafamı çevirdim,
"Patron mu böyle yapmanı söyledi?""Evet, bu sana bir test miymiş neymiş öyle dedi sinir bozucu patron."
Kendimi tutamayıp güldüm. Sadece iki saniye de olsa gülmem hoşuna gitmiş gibiydi. Partonun taklidini yapmaya başladı, dalga geçerek ; "Eğer bu emri uygulamayıp Lalisa'ya katılırsan işten atılırsın(!)"
Ben de dahil sigraranın dumanı bile gülebilirdi bu duruma, fakat gülmeyi yarıda kesip onu izlemeye başladım. Onun gülüşü bu sigaradan bile daha çok hoşuma gitmişti.
"Belki iyi anlaşırız Roseanne." dedim tebessümle.
Bir anda kapı aniden açıldı,
"Manobal! Terasta iç artık şu sigaranı kokusu benim odama bile geliyor!"
Bu Jin-yeop'tu, yan odada iş yapan meslektaşım. Roseanne'yi görünce afalladı, "Ah merhaba, yeni misiniz?"
Roseanne tebessüm etti,
"Evet, gel Manobal terasa geçelim."
Birlikte terasa çıktık, "Ceketin yok mu?" diye sordum.
"Cekete ihtiyacım yok. İhtiyacı olan tek kişi partideki o kürklü kadın." dedi ve güldü.
"Bugün benim doğum günüm." dedim konudan alakasız. Bana doğru döndü ve "Öyle mi? Kutlu olsun." dedi ve devam etti, "Uzun zamandır doğum günümü kutlamıyorum.""Bende kutlamıyorum."
"Neden? Özel bir sebebin mi var?"
Tekrar ettim, "Sen neden? Özel bir sebebin mi var?"
"Sorun değil." dedi. "İçeri geçelim."
Sigaram bitti. Kabul edip içeri geçtim. Saat gece 23.30 olmasına rağmen hala şirketteyiz.
"Artık evlere geçelim, geç oldu." dedim.
O da kabul etti, vedalaşıp ayrıldık.
Her ne kadar sinirimi bozsa da anlayışlı bir ortak her zaman iyidir. Arabama binip evime yol alıyordum. Bir yandan da gülüşünü düşünüyordum, "Nasıl öyle gülebiliyor?.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
secret mission ; chaelisa
FanfictionSiyah rengi bir kadına ancak bu kadar yakışabilirdi.