Ben asansörde bunları düşünürken yukarı çıkıyor ve üst katta ne olduğunu görmeye hazırlanıyorum fakat patrondan hala ses yok. Sadece binayı aramamı söyledi. Giriş katın bir üstü yani 2. katta, oldukça lüks ve sade mobilyalar var. İçeri girdiğimde herkes bana döndü ve kim olduğumu doğrulamaya çalıştı. Ben bunları normal karşılıyorum çünkü Eun-yu görev bilgisi verirken bütün bu durumları anlattı ve ben bunların yaşanacağından habersiz değilim. Yavaşça yürüyerek koridora geçtim. Duvar motifleri eşsiz, rönesans döneminden kalma bu eserlerin bulunduğu duvarları her zaman seviyorum ama şuan odaklanmam gerek şey bu değil. Bir an duraksadım ve aklıma bir şey geldi, neden önemli bir kapının anahtarı için bütün binayı arayayım ki? Eminim bina müdürünün veya yetkili kişi her kimse onun odasında bulunuyordur. Hızla asansöre yönelip en üst kata çıktım. Patronun kulaklığınean ses geliyor, "Manobal, dikkat et. Orası yönetim katı, seni almayabilirler."
Kendimden emin bir bakışa sahip olmalıyım, yoksa bu görevde imha olan şey ben olacağım sanırım.
Katın kapısı açıldı, karşımda görevliler var, "Buyrun, birine mi bakmıştınız? Kimliğinizi görmeliyim." dedi.
Kimliğimi uzattım. "Beni takip edin." dedi ve beni odaya yöneltti.
"Manobal, sana söylemeyi atladığım şey şu, Melanie o atölyenin sahibiyle ilişkiye sahip bir kadındı. Bu yüzden mekana rahat giriş yaptın."
Her neyse, içerideki yönetici her kimse birazdan ölüme selam verecek, bana değil.
Kapıyı açtım ve içeri girdim. Sadece kimliğe bakıp beni içeri almaları normal miydi? Eğer sevgilisiyse çoğu zaman burada bulunmaz mı? Yüzüm tamamen farklı. Bir gariplik seziyorum. Çok korunaklı bir yere sadece ismimle elimi kolumu sallayarak girmek bana şüpheli geldi.
Evet, şüphelendiğim şey tam da buydu.
Tam o sırada bir adam kolumdan tuttu ve yakalamaya çalıştı. Yakalanmıştım. Patron kulağıma bir şeyler söylüyor ama anlayamıyorum. İki yıllık tecrübemde elbette dövüş ve silah eğitimim de var. Kolumu tutan adamı tutup karşıma geçirdim, aynı anda arkadan birisi daha saldırmaya kalktı. Yüksek bir silah sesiyle gözümü kapattım.
Gözümü açtım fakat adamlar yerde, odada ise kimse yok.
O hızla dolapları ve kasaları incelemeye başladım. Bende şifreleri yok fakat kulaklıktan bana veriliyor.
1. Kasanın şifresi 4452
2. Kasa 7783
"Efendim buldum. Devamına gerek yok."
Elime gelen bu kağıtta büyük kapının şifresi var. Hızlıca tekrar asansöre binip bodrum kata indim. Kapıya yöne-...
Kapı açık, birisi benden önce girmiş olmalı. Fakat eminim benden tecrübeli değildir diyerek elimi kolumu sallayarak odaya girdim. Odanın en ucunda, tam kumanda kolunun başında, sarışın bir kız kumandayı tutuyor.
"O elindeki bana ait!" dedim.
"Sıkıyorsa gel al." diye yanıt verdi.
Tek bir kadın, siyah giyinerek havalı göründüğü zanneden çakma bir sarışın bana kafa tutuyor. Aceleci adımlarla kovalarcasına ona yürüdüm fakat beklemediğim bir şey gerçekleşti ve masanın üzerinden atlayarak kapıdan dışarı koşmaya başladı.
Koşarak peşinden devam ettim fakat çok hızlı.
"Eğimli midir nedir dur artık." diye sayıklarken peşinden bağırdım.
"Onu bana vermeden ölemezsin aptal sarışın!"
Bir yandan koşuyor bir yandan da gülüyordu, "Gel de al dedim ya!?"
Gülüşü çok sinsi fakat yakıcı. Biz bu kovalamacayı yaparken partiyi tam ortadan bölüyoruz. Tam hesapta olmasa da peşimizde de korumalar var elbet.
Kumandayı alan kadın kapıdan çıkınca ortadan kayboldu. Biraz aradım fakat böyle bulmam elbette imkansızdı.
Arabaya geçtim. İyi değildim. İlk görevimde başarısız olmuştum.
Ofise gittim ve patronun odasına girdim. Patron sorar gözlerle bana bakıyordu,
"O çakma sarışın olmasa çoktan almıştım patron."
Patron durdu ve gülümsedi "Yeni ortağınla tanışmışsın demek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
secret mission ; chaelisa
FanfictionSiyah rengi bir kadına ancak bu kadar yakışabilirdi.