27

1K 82 98
                                    

OY VE YORUMLARINIZLA DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUM ARKADAŞLAR.

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.


"Bazen değerli bir şeyi elinde tutabilmek için, geri kalan her şeyi yok etmeye razı olmalısın." —Anonim

(Lucia)

Lucas karşımdaydı. Aramızda görünmez bir bağ gerilmiş gibiydi; ne kadar çabalarsam çabalayayım, koparmam mümkün değildi. Bakışlarım onun gözlerine takıldı ve o anda saklamaya çalıştığım her duygunun, her düşüncenin Lucas tarafından çoktan fark edildiğini hissettim. Onun bakışlarından hiçbir şey kaçmazdı.

Aramızdaki mesafeyi yavaşça kapattı. Adımları yumuşaktı ama sarsılmaz bir kararlılık taşıyordu. Gözlerimi kaçırmayı düşündüm, ama yapamadım. Sanki beni tamamen ele geçirmişti.

"Seni özledim." Sesi alçak, nazik ve beni içine çeken bir derinliğe sahipti. "Biraz vakit geçirmeye ne dersin, K?"

İçimde bir huzursuzluk yükselirken, sakinleşmek için derin bir nefes aldım. "Lucas..." dedim, ama sesim bir fısıltıdan öteye geçemedi.

O, elimdeki çantayı zarif bir hareketle aldı ve asansöre yöneldi. Aramızdaki sessizlik, havayı daha da yoğunlaştırıyordu. Odamın bulunduğu kata bastığında, yüzünü bana çevirdi ve bir an sessizce baktı. Gözlerindeki dikkat, söylediklerimden çok suskunluğumu dinliyor gibiydi.

"Pedro'yla yakınlaşmaman gerektiğini söylemiştim." Sesi o kadar yumuşaktı ki bir uyarıdan çok dostane bir hatırlatma gibiydi, ama altındaki ciddiyeti göz ardı etmek imkânsızdı.

Başımı eğdim, bakışlarımı kaçırmak istedim. "Ben..." diye başladım, ama sözlerim havada asılı kaldı. Elini çeneme koyup yüzümü ona çevirdiğinde, cümlemi tamamlamamın mümkün olmadığını anladım. Dokunuşu nazik görünse de altındaki irade sarsılmazdı.

"Konuşacaksan yalnızca gerçekleri duymak isterim, Lucia." Sözleri yumuşaktı, ama beni yerime mıhlamıştı. Onun önünde gerçeği saklamak, ne kadar uğraşsam da mümkün olmayacaktı.

"Her zaman her şeyin cevabını almak zorunda mısın?" diye sordum, bakışlarımı yeniden kaçırmaya çalışarak. Sesimdeki kırılganlık beni ele veriyordu, ama Lucas'ın yanında direnç göstermenin zorluğunu çoktan öğrenmiştim.

"Hayır, her zaman değil." Sesi, o tanıdık güveni taşıyordu. Bir adım daha yaklaştı. Bu kez nefesi yüzüme değecek kadar yakındı. "Ama konu sen olduğunda, her şeyi bilmek isterim."

Ona meydan okuma cesareti bulmaya çalıştım, ama Lucas'ın yanında bu da zordu. "Aramızda bir şey yok," dedim, sözlerime kararlılık eklemeye çabalayarak.

Lucas sustu, söylediklerimi değerlendirir gibi kaşlarını hafifçe çattı. Ardından dudaklarının kenarında o alışıldık, hafif gülümseme belirdi. "Öyle olsun, K."

Bakışlarımı kaldırıp ona döndüm. "'K' ne demek?" diye sordum, bu sefer biraz daha cesur bir tonda.

Gülümsemesi biraz daha derinleşti. Sanki yanıtını vermek yerine, soru sormamın hoşuna gitmesine izin veriyormuş gibiydi. "Yakında öğrenirsin."

"Yani sen biliyorsun, öyle mi?" diye sordum, sesi titreyen meydan okuma çabasıyla. Lucas, beni sakinleştirmeye çalışır gibi hafifçe başını eğdi. Yavaşça bana doğru eğildi, aramızdaki mesafeyi tamamen yok etti.

Onun kokusu burnuma doldu. Parmakları, saçlarımın arasında gezindi. Bu dokunuş, etkileyici olduğu kadar sahipleniciydi.

"Madem aranızda bir şey yok, bir daha onunla akşam yemeğine çıkmamalısın, S." Sesi nazikti, ama bir açıklama bekliyordu. Bu durumun onu rahatsız ettiği açıktı, ama kelimeleri hiçbir zaman gereğinden sert olmazdı.

İLK AŞK (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin