10

580 34 8
                                    

OY VE YORUMLARINIZLA DESTEĞİNİZİ BEKLİYORUM.

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.


"Kaderin izlerini takip eden bir ruh, bilinmezliklerin ortasında bulur kendini. Her adımında karanlığın içinde parlayan bir umut saklıdır."

(Lucia)

O günden sonra Lucas'ı bir süre göremedim. Derslerde, yemekhanede, Chloe'ye giderken... Her yerde Liz ve ekibi vardı, ama Lucas yoktu. Yokluğu zihnimin derinliklerinde çınlayan bir huzursuzluktu, ama kendimi derslere odaklamaya zorladım.

Chloe ile dostluğumuz giderek derinleşti. O, her durumda destek olan bir mentor gibiydi ve ben de ona sarsılmaz bir güvenle bağlanmıştım. Uzun zamandır ilk kez, bir amaç hissine sahiptim ve bu his Chloe sayesinde şekilleniyordu. Öğrenmeye hevesliydim; onun rehberliğiyle hızla ilerliyordum. Yine de dövüş eğitiminde aynı başarıyı yakalayamadığım için ekstra çalışıyordum.

Bir sabah, zihnimi dinlendirmek için ormanda koşuya çıktım. Serin hava yüzüme çarpıyor, her adım zihnimi biraz daha berraklaştırıyordu. Tam dönüş yoluna girmiştim ki Lucas'ı karşımda buldum. Uzun zamandır görmediğim tanıdık yüzüyle karşılaşmak içimde tanıdık bir heyecan dalgası yükseltti.

"Günaydın, S," dedi, sesi alçak ve kendinden emin bir tondaydı.

"Günaydın," diye yanıtladım, ona karşı şaşkınlığımı gizlemeye çalışarak.

"Nasılsın?" diye sordu.

"İyiyim, sen?" dedim. Ama gözlerindeki o derin, karanlık bakış dikkatimi çekmişti. Bir şeyler değişmişti. Bu kadar zamandan sonra, buraya sadece selamlaşmak için gelmiş olamazdı.

"İyiyim," dedi, kısa bir duraksamayla. Gözleri, sanki içimde bir şey arıyormuş gibi dikkatle üzerimdeydi. "Her şey yolunda mı, S?"

Sesi sakindi, ama sorusunun altındaki ince merak belirgindi. "Evet, Lucas," dedim, ama içimde neden burada olduğunu sorgulayan bir ses susmak bilmiyordu.

Lucas, yavaşça bana doğru adım attı. Adımları kararlı ama yumuşaktı. Geri çekildim, adeta refleks gibi, ta ki arkamdaki ağaca yaslanana kadar. Kollarını iki yanımda sabitledi; yüzü, gözlerimi adeta esir alarak üzerime eğildi. Bakışları ruhumun derinlerine iniyordu, rahatsız edici bir tür içgörüyle beni izliyordu.

"Sana kendine zarar vermemen gerektiğini söylemiştim, Lucia," dedi, sesi nazik bir uyarı gibi, ama altında gizli bir ciddiyet vardı.

Kafam karışmıştı. "Zarar mı? Ne demek istiyorsun?" diye sordum, ama bir eli belime dokunduğunda kalbim hızla çarpmaya başladı.

"Kasların gergin," dedi, gözlerini yüzümden ayırmadan. "Çok fazla çalışıyorsun. Ekstra antrenman yapıyorsun, ama bana haber vermedin. Sana yardım edebilirdim."

Onun yakınlığı, içimde tanıdık bir güven duygusu uyandırıyordu, ama aynı zamanda tüm dengemi bozuyordu. Kelimeler kadar hislerim de kördüğüm olmuştu. Onun varlığı bile doğru düzgün nefes almamı zorlaştırıyordu. "Yoktun ki..." dedim, istemsizce. Burada olsa, arayacak mıydım?

Lucas'ın dudaklarında beliren kısa bir gülümseme hızla kayboldu, yerini yeniden o tanıdık ciddiyete bıraktı. "Bir daha kendini bu kadar hırpalamayacaksın, anladın mı?" dedi, sesi bir emir gibi yankılandı, adeta havada asılı kaldı. Bakışlarının altında çözülüyordum. Onun beni önemsediği fikri, zihnimi tamamen esir almıştı.

İLK AŞK (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin