*⁵*

543 64 81
                                    


Arkamda birinin olup olmadığını kontrol etmek için kısa bir süre bakışlarımı geriye çevirdim ama kimse yoktu.Önüme tekrar döndüğümde rahat bir nefes alacaktım ki birine çarpmamla nefesim az daha götüme kaçıyordu.Kafamı kaldırıp kime çarptığıma bakmıştım ama baktığım gibi içinde olduğum duruma lanet etmiştim...

__________________________________________

Minho

Karşımda duran kişi tam olarak kafedeki siyahlı adamdı.Panikle ters yöne doğru koşmaya çalıştığımda siyahlı adam beni kolumdan yakalamış ve bir ara sokağa doğru ilerletmişti.Bağırmamam için ağzımı da kapatmıştı piç herif.

Korkunç bir havası olan sokakta ellerim arkadan birbirine bağlı ve ağzım kapalı bir şekilde ilerletiliyordum.Birden durduğumuzda daha ne olduğunu anlamadan kafama aldığım darbeyle etrafım karanlıkla çevrilmişti.
__________________________________

Minho

Gözlerimi ağır ağır açmıştım.Tam tepemde duran ışık gözlerimi ağrıtmıştı.Ellerimle gözlerimi ovuşturacaktım ki, kıpırdatamadığım ellerimle olayların daha yeni farkına varmıştım.Galiba kaçırılmıştım.Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde olduğumuz yerin sadece tepemdeki ışıkla aydınlatıldığını fark etmiştim.Odada ne bir pencere vardı ne de başka bir ışık kaynağı.

Tamam şu an biraz altıma sıçıyo olabilirim, abimin de dediği gibi; bu benim karıştığım vakalardan çok daha tehlikeli.Ellerimi hareket ettirmeye çalıştım ama uzun süre bağlı olduğum için ellerim uyuşmuştu.Ben olduğum yerde balık gibi çırpınmaya devam ederken etraf aniden aydınlandı ve önümdeki kapı açıldı.Etrafı göremediğimden önümde kapı olduğunu bile yeni öğrendim.

Kapıdan içeriye çok da uzun olmayan, maximum 1.70 boylarında olan ve kırmızı saçlı bir adam girmişti.Yavaş adımlarla bana yaklaşıyordu.Aniden dosyadaki eski resmi hatırladım.Saçları olmasada gözleri resimdeki adama çok benziyordu.Tabi kesin bir yargıya varamazdım.

Ben bunları düşünürken kırmızılı adam çoktan yanıma gelmiş ve karşıma dizlerinin üzerine çökmüştü.Yüz ifadesi çok korkutucuydu çünkü beni öldürmek ister gibi bakıyordu.Biz birbirimizle bakışırken aramızdaki gergin havayı bozan telefona teşekkür ettim.Karşımdaki adam gözlerini yüzümden ayırmadan telefonu açmış ve kulağına götürmüştü.

Duyduğum kadarıyla telefondaki kişi bağırıyordu.Ama bu psikopat angry birds kuşunun bunu umursadığını sanmıyordum.Yüzü azar işiten birine göre oldukça mutlu görünüyordu.
Telefona anlamadığım bir kaç şey söyledi (ingilizcem olmadığından değil yanlış anlaşılmasın). En son duyduğum şey telefondaki kişinin küfürüydü.

Sonunda telefonu kapatmış ve konuşmaya başlamıştı."Naber lan yenge" duyduğum şeyin saçmalığını bir kaç saniye idrak etmeye çalışmıştım.Kendimi tutamayıp ağzımdan "Ne" diye anlamaz bir ifade kaçırmıştım.

Kırmızılı adam çok komikmiş gibi bir kahkaha atıp elini bana doğru uzatmıştı "Memnun oldum yenge Chris ben." Derin bir nefes almış ve yüzüne bön bön bakmıştım "gerizekalı ellerim bağlı niye elini uzatıyosun, sikimle mi tutayım." Kaşlarımı çatarak söylediğim cümleyle bi kaç saniye yüzüme mal gibi bakmış ardından da ellerimi çözmüştü.

Ellerimin açılmasıyla kırmızı kafanın yüzüne sert bir yumruk geçirmiştim.Aldığı darbeyle abartılı bir şekilde kendini yere atıp gülmeye başlamıştı. Gözlerimi devirip "bi tane akıllı bulmuyo beni yemin ederim" diye sinirle söylenmiştim.Ayağa kalktığım sırada odanın kapısı tekrar açılmış ve içeriye tanıdık bir sima girmişti.Bu mavi katilden başkası değildi.

dark side of the moon // MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin