Selamlar,
Düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok sevinirim, çok merak ediyorum. Keyifli okumalar...
3.BÖLÜM: ''SİYAH MİNİBÜS''
Huzur.
Hissettiğim şey buydu.
Hava hafif serin, ama güneşliydi. Kuşların cıvıltılı sesleri kulaklarıma doluyordu. İçimi ısıtan güneşten dolayı hafifçe kısık bakan gözlerim uçsuz bucaksız denizdeydi. Her zamanki sahilde bankta oturuyordum. Öyle güzel bir sakinlik vardı ki üstümde...
Adı huzurdu.
Uzun bir süredir içimin böyle ferahlamış olduğunu hissetmemiştim. İçimde hep bir öfke vardı. Hiç sönmeyen, alevlendikçe alevlenen bir ateş... ama şimdi sanki su serpilmişte alevler sönmüştü. Öyle ki temiz bir rüzgarla külleri bile kalmamıştı. Yerine tap taze, capcanlı bir hayat gelmişti. İçime doğan sıcacık bir güneşin yağmur ferahlığındaki serinliğiyle gözlerimi kapayıp, derin derin havayı soludum. Temiz mis gibi bir hava vardı. İlkbahar havası. Sonbaharı ayrı bir sevsem de ilkbahar da kesinlikle favorimdi. Usulca nefesimi koyuverirken gözlerimi araladım. Yanımda şimdi Evren vardı. Bana gülümseyerek ve çok sıcak bakıyordu. Bunu nasıl tarif edebilirdim bilmiyorum. Ona bakıp tüm samimiyetimle gülümsedim.
Gözlerinde kendimi görüyordum.
Gözlerim acıyarak açılırken keskin ışığın hücumuyla hızlıca tekrar kapadım. Nefes almaya çalıştım. Aniden başımın üstünden sesler gelmeye başladı. Daha yavaş gözlerimi açmak istedim. Etrafta bir an da hareketlilik oluşmuştu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, ''Asayra Hanım, beni duyuyor musunuz?'' diye biri tam yanımdan konuştu. Konuşmaya mecal bulamazken yavaşça başımı salladım.
''Doktorunuzu çağırıyorum.''
Kafamı çok fazla oynatmadan etrafa iyice bakmaya çalıştım. Biraz hareket etmek istesem de vücudum hareket etmeme karşıydı. Canımın yanmasıyla yüzümü buruşturdum. O sırada kapının yanındaki camlı kısımdan bana bakan annem, Dolunay, Sevgi ve Evren'i gördüm. Annem sanırım -şükürler olsun- deyip ellerini yüzüne sürüyordu. Dolunay, ağlamış olmalıydı ki, çaktırmamaya çalışıyor olsa da gözlerini siliyordu. Sevgi annemle Dolunay'a sarılırken bana gülümsedi. Onlara el sallamak istesem de bakmakla yetinmek zorunda kalmıştım. Parmaklarımı oynatmak bile çok ağır bir işmiş gibi hissettirmişti.
Herkes buradaydı. Ben hastanede, sanırım yoğun bakımdaydım. Neler olduğunu anımsamaya çalıştım. En son Evren'le birlikteydik. Sonra eve gitmek için ayrıldım.
Ah... alkollü bir sürücü.
Başıma bela olmuştu demek. Acaba kaç saattir buradaydım? Umarım beni buradan hemen çıkarırlardı, böyle hareketsiz durmak çok can sıkıcıydı.
Sensörlü kapıdan beyaz önlüklü bir adam girdi.
''Geçmiş olsun Asayra Hanım.''
''Sağ olun,'' demeye çalıştım ama pek başarılı olamamıştım. Sesim kısık ve pürüzlü çıkmıştı.
''Oldukça ağır bir ameliyat geçirdiniz ama tehlikeyi atlattığınızı görmek sevindirici,'' dedi. ''Şimdi, bazı testler yapacağız.''
Hemşire hanımdan dosyayı aldı ve ''Asayra Hanım parmağımı izleminizi istiyorum,'' diyerek bana yaklaştı. Dediğini yaparken o da mırıldanıyordu ama ne dediğini anlayamıyordum. Elindeki dosyaya notlar alıyordu. ''Elinizi oynatır mısınız?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASAYRA
Novela JuvenilAsayra babasının ölümünden sonra kendi içine kapanır. Sevdiklerinden ve kendinden uzaklaşan Asayra'yı yeni tanıştığı bir adam bilmediği gerçeklere maruz bıraktığında hayatı artık tehlikeye girmiştir. Ölümün peşini bırakmadığı bu zamanda aşk kalbini...