''Evet sayın seyirciler, şimdi de son dakika haberine geçiyoruz. Fatih'te müstakil bir evde yangın çıktı. Detaylar için Sergen Bey'e bağlanıyoruz. Sergen Bey, durum nedir?''''Şu an da yangını söndürmeye çalışıyorlar Engin, daha biraz önce itfaiye geldi. Henüz evde biri ya da birileri olup olmadığını bilmiyoruz.''
Kapısı tıklatılan müdür yardımcısı Esin Hanım, dün gecenin haberlerini izlediği bilgisayarının sesini kısıp ''Girin,'' dedi.
Asayra yavaşça içeriye girdi ve Esin Hanımın önündeki koltuklardan birine oturdu. ''Beni çağırmışsınız hocam,'' derken yine hangi haylazlığı için çağrıldığını düşünüyordu. Belki de devamsızlık için çağrılmıştı -daha önce uyarısını almıştı- ama bilmiyormuş gibi yapmayı tercih etti. Bir de yüzüne kaygısız bir gülümseme kondurmuştu.
''Sence seni neden çağırdım Asayra?''
''Hocam bu sefer gerçekten bir şey yapmadım!'' diye gayri ihtiyari kendini savundu Asayra. Henüz on altı yaşında ve haylaz bir öğrenciydi.
''Devamsızlığın sınırı aşmış Asayra, seni daha önce de uyardığımı hatırlıyorum kızım,'' diye sakince konuşan Esin Hanımı bir yerden sonra duymamaya başladı.
''Ölen kişinin kimliği belirlendi, aynı zamanda meslektaşımız olan Mehmet DEMİR.''
Asayra Mehmet Demir ismiyle bir an da kilitlenmişti.
''Ölen kişi...''
''Mehmet DEMİR...''
Mehmet Demir onun babasıydı. Hızla bilgisayarı kendine çevirdi.
''Ailesine baş sağlığı diliyoruz. ''
Ekrana, istemsizce dolan gözleriyle bakakalırken videoyu geri sardı. O buradayken babası evlerinde ölmüştü. Bir an da etraftaki sesler anlamını yitirirken gözleri karardı, zeminle gökyüzü yer sanki yer değişti. Şimdi zifiri karanlıkta beyninde sadece ölen kişi Mehmet Demir cümlesi yankılanıyordu.
''Sıradaki haberimize geçiyoruz...''
Her şey sanki bir hortum çıkmışçasına birbirine karışırken gerçekliğe döndüm. Televizyondaki haberler bana bir an geçmişi anımsatmıştı. Sanki tekrardan o anı yaşamıştım. Karşımda oturan Evren bana endişeli gözlerle bakıyordu. ''Sayra iyi misin? '' Bana her şeyi anlatması için sahile yakın bir kafeye gelmiştik. Ama bir an gerçekliğimden kopmuştum.
''İyiyim,'' dedim kendimi toplamaya çalışarak. ''Daldım sadece.''
''Fark ettim,'' dedi ne olduğunu çözmek istercesine. ''Birkaç dakikadır sana sesleniyorum.''
''Öyle mi,'' derken boğazımı temizledim. ''Ne demiştin?''
''Şu şirket meselesi,'' dedi ve masada öne gelip bana yaklaştı. ''Senden önce abimle konuştum. Şirket beni istiyormuş.''
''Nasıl yani?''
''Daha önce de teklif gelmişti,'' dedi. ''Söylemiştim sana da.''
''Evet ama,'' dedim şaşırarak. ''Tam da bizim istediğimiz bir zaman da yeniden teklif gelmesi normal mi?''
''Benim de kafamı kurcalayan bu,'' dedi. ''Abimden sonra senin arayıp şirkete giriyoruz demen sadece beş dakikaydı.''
''Yok artık ya,'' derken kafamı sallamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASAYRA
Roman pour AdolescentsAsayra babasının ölümünden sonra kendi içine kapanır. Sevdiklerinden ve kendinden uzaklaşan Asayra'yı yeni tanıştığı bir adam bilmediği gerçeklere maruz bıraktığında hayatı artık tehlikeye girmiştir. Ölümün peşini bırakmadığı bu zamanda aşk kalbini...