"Wonwoo gelemezsin!"
Kihyun ve Doyoung'un bütün karşı çıkmalarına karşılık Wonwoo onları duymazdan gelmişti, sözlerin hiçbirine kulak asmadı çünkü bu kadar önemli bir durumda Wonwoo'nun gelmesini engellemeye çalışmaları gerçekten de bencilceydi. Ne kadar tehlikeli olduğunun farkındaydı tilki gözlü omega ancak risk almak ve sürüsüyle beraber olmak istiyordu. Riskli olduğunu görebiliyordu, aptal ya da kör değildi ancak yine de onlarla olmak istiyordu.
Sürünün geri kalanı onu korumak istiyordu, bu yüzden gelmesini istemiyorlardı ancak eğer onların yanında olmazsa omega daha kötü hissederdi. Kafasının sürekli orada kalmasını istemiyordu.
Eşleşmiş bir omega değildi bu yüzden onu koruyacak bir alfası yoktu ancak yazılı olmayan bir kural vardı ki; hiç bir alfa, omegalara öylece saldıramaz. Genelde omegalar korunur ve öteki köylere gitmezdi.
Wonwoo gitmek istiyordu, bunun bir başka nedeni de herkesin korktuğu Kim sürüsünün ne kadar iyi olduğunu görmek istiyordu. Ailesini incitmelerine izin vermeyecekti. Pekala, küçük bir omega olabilirdi ancak gerçekten de yürekliydi. Onlarla savaşamayacağını biliyordu, bunun için güçsüzdü ancak yine de denerdi, ne olursa olsun denerdi.
Kavga olmayacak, yalnızca konuşulacak, demişti Junho. Wonwoo tabii ki buna inanmadı. Kim sürüsü onların arazisine dalmıştı ve Wonwoo'nun sürüsü de buna aynı şekilde karşılık vermişti, bir yaptırımı hak ediyordu. Junho'nun sürünün en güçlü alfalarını ve betalarını arkasına alıp sadece konuşacağız, demesi Wonwoo için ironikti.
Kim sürüsünün ne kadar barbar olduğunu bilmeyen yoktu. Onlarla konuşularak hallolacak bir mesele de olmazdı. Kavgadan başka bir şey bilmezlerdi.
Wonwoo, sürü yola çıkacağı için diğerlerini çağıran Junho'nun sesini duydu. Hızla kulübeden çıktı. Hala omegaları ezen ve hor gören bir topluluk vardı, bu yaygın bir davranış biçimiydi ancak Wonwoo'nun sürüsünde durum böyle değildi, aksine her zaman omegalar üstün tutulur; sürüye bir yavru daha kazandırdığı ve sürünün ihtiyaçlarını karşıladığı için minnet duyulurdu.
"Wonwoo, sana gelmeyeceğini söyledim."
Wonwoo, Junho'nun sözünü duymazdan geldi. Abisine bir şey olmasına izin veremezdi, onun öylece sürüden ayrılıp, barbar bir sürüyle arkadaşça konuşacağına tabii ki inanmıyordu.
"Wonwoo, sana diyorum!" Junho'nun sesi sertti ve gerçekten de öfkeliydi.
Wonwoo kafasını kaldırıp abisine dikti sert bakışlarını. "Duyabiliyorum!"
"O zaman sözümü dinle."
"Dinlemeyeceğim, seni göz göre göre oraya tek başına göndermem!"
"Wonwoo, içeri geç güzelim," diyen Junho'nun sabrı taşıyordu, gerçekten de sinirlenmeye başlamıştı ancak genç alfa asla kaba olmadı. "Hadi!"
"Hayır!" Wonwoo, kesin bir dille reddetti, bunu kabul edemezdi.
"Wonwoo, sana sürü lideri olarak emrediyorum!"
"Reddedildi!"
Alfa, omega kardeşine bakıp bıkkınlık içinde iç çekti. Ailesinin kalan tek üyesi Wonwoo'ydu, Junho'ya her zaman nazı geçerdi. Omega bunu çok iyi biliyordu. Bir süre sonra alfanın dayanamayarak onun ne isterse yapmasına izin verecekti, bu her zaman böyle olmuştur. Wonwoo'yu reddetmek her zaman zor olmuştur.
"Sakın arkamdan ayrılma ve dönüştükten hemen sonra seni kokumla işaretleyeceğim, bir yere kaybolma." Junho pes etti.
"Pekâlâ," diyen tilki gözlü omega gülümsedi. "Endişelenme."
![](https://img.wattpad.com/cover/340045260-288-k826604.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Beast/ Meanie [Omegverse]
Fanfiction"Bırakın beni!" Wonwoo'nun acı dolu nidaları dudaklarından dökülüyor, gözyaşları yanaklarından aşağı akarken, nefesi boğazına takılıyordu. "Onu öldürecek!" İki kere... Tam iki kere eliyle yere vurdu Junho. Bunun tek bir anlamı vardı, herkes birbiri...