Yazardan
Elif: Pikniğe gitsek. Beraber vakit geçirsek. Belki hafızası yerine gelir.
Akif: İyi fikir. Ne dersin?
Alev: Hatırlıycaksam herşeye varım.
Efe: En önemli detayı atladık.
Çağan: Ne peki?
Efe: Dedesi!
Akif: Al bu sefer bittik. Bir mezarım bile olmıycak. Hakkınızı helal edin gençler.
Alev: Mustafa Ağa mı? Neden böyle birşey dedin ki?
Akif: Tabi bunuda hatırlamıyorsun. Sen ona artık "dede" diyorsun. Hatta aranız baya iyi.
Alev: Garip! Bana senin gibi torun olmaz olsun demişti.
Akif: Öyleydi ama dedemizin hayatını kurtardığın da bu fikirden vazgeçti. Hatta pişman bile oldu.
Alev: Mustafa Ağa pişman mı oldu?
Akif: Evet. Zaten pişman olmamayı o öğretti.
Çağan: Okulu ne yapacağız?
Akif: Bide o var.Alev'den
Hatırlamak istiyorum hatırlayamıyorum. Gözlerimi kapatıp düşünmeye çalışıyorum ama hep bir karanlıkla karşılaşıyorum. O karanlığı bir türlü aşamıyorum. Biraz yalnız kalmak için odama çıktım ama hangisinin kendi odam olduğunu bile bilmiyorum. Her odaya tek tek baktıktan sonra sonunda kendi odamı buldum. Yani bulmuşumdur. Yatağın üstüne oturdum. Oda çok düzgündü ne çok abartılı ne de çok sadeydi. Yani gelleme siyaha dekore edilmişti. Gerçekten tam zevkime göre dekor etmişim. Yataktan kalkıp çalışma masasına yaklaştım. Bir süre ekranı kapalı olan laptop'a baktım. Laptop kullanmayı biliyorum ama şifresi varsa giremem. Komik kendi koyduğum şifreyi hatırlamıyorum. Gözüm yandaki boş kağıtlara takıldı. Bıraktığım mesajda "Resim çizmek" demişim. Ama ben resim çizmeyi sevmem bile. Sandalyeye oturup kağıtları önüme çektim. Elime denk gelişe bir kalem alıp çizmeye başladım. Daha doğrusu çizmeye çalıştım. Çiç-*Sen çocuk değilsin* Sen kimsin ne?*İç sesin, galiba, yani, öyle sanırım* Çok konuşmasan iyi olur odaklanmam lazım*Aman*O benim lafım. Benim lafım sanırım tek hatırladığım şey bu. Neredeyse 7 yıllık bir kaybım var. Peki nasıl hatırlayabilirim? Nasıl hatırlayabilirim? Resim çizmekten bıkıp kalemi masaya koydum. Sinirle ayağa kalktım odadaki boy aynasının karşısına geçtim. Baktım... Baktım... Ve daha çok baktım. Ama bir gram bile hatırlamıyorum. Elimi yumruk yapıp aynaya geçirdim. Aynanın kırılan parçaları bile canımı sıkıyor. Odanın penceresini açıp aynayı aşağı attım. Yere düşen parçalarıda attım. Elimdeki acıyı daha yeni yeni hissetmeye başladım. Elime baktığımda kanlar içindeydi. Yatağa oturup, sakinleşmeye çalıştım. Birden kapı açıldı.
Efe'den
Alev gittikten sonra sessizlik hakim oldu. Hiç kimse ne konuşuyor, nede birşey yapıyor. Bu sessizliği arkamda bırakıp mutfağa girdim. Buraya gelip ne yapıcam? Neden buraya geldim? Biraz yalnız kalsam iyi olur mu? Yada biriyle konuşmam mı lazım? Soru, hep soru ama hiç cevap yok! Gözlerimi tavana diktim. Kendimi gülümsemekten alıkoyamadım "Seni seviyorum" doğru bunu kendisi söyleyemez. Gerçi videoda söyleyebildiğine şaşırdım. Peki herşeyi hatırladığında ne olcak? Onu affedebilcek miyim? Ya affettiysem? Aklım karıştıkça karışıyor. Gitgide çıkmaza giriyorum.
Öykü: Nasıl affederim diye düşünüyorsun değil mi?
Efe: Bilmiyorum
Öykü: Özür dilerim
Efe: Neden?
Öykü: Alev sana herşeyi anlatıcaktı biz engel olduk.Duyduğum şeyle gözlerim açıldı. Gözlerimi tavandan çekip Öykü'ye çevirdim. O ise sadece yere bakıyordu. Tam birşey söyleyecekken devam etti.
Öykü: Çünkü Alev hiç akıllanmayan biri, en çok sevdiği şey düşman edinmek. Bunun için bu şeyleri sana söyleme taraftarı değildi. Ama o Baran olayını söylemek istiyordu. Sana birşey olursa Alev çöker, çıldırır ve Alev'in çökmesi aşiretin çökmesi demek. Bunun için engel olduk. O ise herşeyi yapabilirim diye düşünüyor ama bilmiyor ki herşeyden çok yoruldu. Belki bunu söylememem lazım ama bilmen gerek. Baban, annenize şiddet uyguluyormuş. Hatta siz-
Efe: Bunu nerden-
Öykü: Dinle. Siz giderseniz dövmeyeceğine söz vermiş ama sözde kalmış. Alev bunu öğrenince babanı küçük çaplı tehtit etti. Sonra-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOZKOPARAN "TEŞKİLAT"
Fiksi PenggemarBir tozkoparan kurgusudur. "Sence aşk nedir?" "Bilmem." "Gerçekten hiç birşey hissetmiyor musun?" "Ne hissetmeliyim?" "........."