4.

169 19 16
                                    

jeongguk dalgındı.
ajansta çok az işi kalmıştı, ama o kadar oyalanıyordu ki, 15 dakikalık bir işi 1 saate kadar uzatmıştı.bunun sebebi, aklını son derece meşgul eden düşüncelerdi.dün min yoongi ile olan konuşmasından beri bu haldeydi.gerçi makaleyi yayınladığı için hâlâ pişman değildi.ama mafyanın ona ne yapacağını da hayli merak ediyor, bu merak onu korkutuyordu.aklına ara-ara garip işkence sahneleri geliyor, sonra kafasını sallayıp işe dönmeye çalışıyordu.aslında tek korkusu kendisi değildi.
adamlar annesi ve kardeşlerine de karışır diye düşünüyordu.işte bu, bu olursa her şey biterdi.
bay choi'nin asistanı jihyo'nun sesi ile jeongguk düşüncelerinden sıyrıldı.
  "jeon! bay choi makaleyi biraz çabuk yayınlamanı rica etti.saat 9'ta yayınlanması gerekiyordu, şimdi ise saat 10'a geliyor."

jeongguk sadece başını sallamakla yetindi.demek bay choi makaleyi biraz çabuk yayınlamasını "rica etmişti".gerçekten, kim taehyung haberinden sonra ona olan davranışları keskin bir biçimde değişmişti.para, ah para diye düşündü jeongguk.

yaklaşık 10 dakika sonra sonunda makaleyi yayınlamayı başardı.masasından kalktı, telefonunu çantasına attı.işi bitmişti.belki de her iki anlamda da.
saatine baktı, adam şimdi onu bekliyor olmalıydı."beni araştırmış olmalılar" diye düşüntü jeongguk, iş giriş-çıkış saatlerini, ailesini, işini. jeongguk bu sabah işe gelirken siyah bir arabanın onu izlediği hissine kapılmıştı.kim bilir, belki de sadece kendini kaptırmıştı.

son kez odanın aynasından aşağıya baktı.sıradan bir şehir, kenarlarda market ve butikler, geniş bir yol, bir sürü arabalar.hepsi gözüne boş geliyordu şimdi.
telefonunu almak istedi.ailesine haber vermeli miydi? ya da hyunglarına?
vazgeçti.
eğer bir şey olacaksa, bu o adamlarla kendisi arasında olmalıydı, eğer diğerlerine bir şey söylerse, bu onları üzmekten başka hiçbir işe yaramayacaktı.

"hey hey hey!!"
jimin'in cırtlak sesi ile irkildi.
"nereye gidiyorsun ufaklık?"
"işim bitti, çıkayım dedim."
jeongguk normalde kendisine ufaklık dendiği zaman pençelerini çıkarırdı, ama şimdi hiçbir tepki vermemesi jimin'i hayli şaşırtmıştı.
"aaa, benim de işim bitti.birlikte çıkalım mı? çok güzel bir kafe keşfet.."
"hayır, eve gitmek istiyorum, yorgun hissediyorum, üzgünüm"

jimin tek kaşını kaldırmış, jeongguk'u süzüyordu. bir şey farketmese bari diye geçirdi içinden jeongguk.

jimin'in şüphe tınısı barındıran sesi tekrar kulaklarına doldu.
"pekâlâ....sana iyi dinlenmeler o zaman?"
"şey, evet, teşekkürler, görüşürüz"
jeongguk tedirgin hissediyordu.bir an önce gitmek istiyordu buradan.jimin'e zoraki bir gülümseme atıp kapıya doğru gitti.
ama aklına gelen şeyle geri döndü.

jimin'e sarılıyordu.
jeongguk günlük hayatta pek sevgi gösteren birisi değildi, o yüzden bu davranış jimin'e en az ufaklık kelimesine tepki vermemesi kadar garip geldi.
"hyung, seni seviyorum." biraz sonra ekledi: "ve jin hyung'u da. "
gözleri dolmuştu.
her an ağlama huyu..kendine lanet etti, jimin'in farketmemesini diledi.
"biz de seni koca bebek"
jimin onun saçları ile oynuyordu, bu jeongguk'u hep mutlu ederdi."umarım bunu gelecek günlerde de yapma şansımız olur" diye içinden geçirdi jeongguk.

iki dakika sonrasında merdivenlerden iniyordu.
ajanstan çıktı.
ve yolun tam karşısındakı siyah  jeep'e yaslanmış, ellerini göğsünde buluşturmuş, keskin bakışları ile onu süzen adamı görüp derin bir nefes aldı.

işte başlıyoruz.

acele ile yazdım, ayrıca düz yazım berbattır..
kontrol edemedim, hatalar varsa affedersiniz.

bir geçiş bölümü🕹

ve ben bir fice daha başladım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


ve ben bir fice daha başladım..
okuyup oy verirseniz çok ama çok mutlu olurum🌟🥺
teşekkür ederim, görüşürüz!! 🦋📸

utopia, tkWhere stories live. Discover now