19.

75 7 17
                                    


yorumyorumyorum

💘

"ne-ne diyorsun sen?"
duyduğu şeylerle şaşkınlığa uğrayan taehyung, namjoon cevap vermeyince tekrar yakasından yapışmıştı.

"ne diyorsun dedim sana piç herif!"
sonra dehşete uğramış gibi geri çekildi, delirmiş gibi görünüyordu.
"nereden, nereden bilebilirsin?... "
sonra tekrar namjoon'a yaklaştı.

"ah, hadi ama. şiddete bu kadar bağımlı olman çok garip. küçük veletler gibi davranıyorsun. tch, tch. öfke kontrolünü öğrenmen gerekiyor sanırım, victory?"

"ah, bu arada bu konuda bu kadar heyecanlanman beni mutlu etti doğrusu." dudaklarını alayla büzdü,
"söylesene, her gece eşini düşünerek ağlıyor musun da?"
"ama biliyor musun, bazen bunlar fayda etmiyor. hoseok'u kaybettiğim günden sonra anladım bunu."

"tüm bunları hoseok'un intikamını almak için mi yapıyorsun? eğer öyleyse, kızımı karıştırma bu konuya. kızımı ver, sonra konuşalım."

"hayır kim, sonra hiç bir şey konuşmayacağız! her şeyi burada konuşacağız. burada ve şimdi!
baba rolü mü oynuyorsun? baba mısın? biliyor musun hoseok da bir babaydı."

"namjoon, bu sektörü anlamamış gibisin. burada duygusallık yoktur. bir şey yapılması gerekir ve yapılır. ayrıca, hoseok'u bu oyunlara dahil eden sendin."

"kes sesini. ben her şeyi, ama her şeyi çok iyi anlıyorum."

namjoon'un yüz ifadeleri sık sık değişiyordu.

"yeni oyuncak bebeğin nasıl?"
"seni tatmin edebiliyor mu?"
"biliyor musun, çocuklarla tatmin olduğunu bilmiyordum.. adı, adı neydi. ha, jeon- neydi, ha, jeongguk!"

taehyung jeongguk'un adını duyar duymaz tekrar kafasını kaldırmış, ateş saçan gözlerle namjoon'a bakmıştı.

"söylediklerine dikkat et, piç."

"onu bu işlere karıştırmayacaksın."

"tüh, ama daha eğlenceli olur diye düşünmüştüm."

"ne istiyorsun, ha?!"

taehyung'un sabrı taşıyordu. namjoon sürekli oynuyor, bir şeyden diğerine geçiyordu. sera'yı aramak istiyordu, ama namjoon'u, onun seraphina'yı burada tutacak kadar akılsız olmadığını biliyordu. o yüzden bekliyor, namjoon'un maksadını öğrenmek istiyordu.

"çok basit aslında. o çocuğu bana vereceksin. ben de karşılığında kızını vereceğim ve karı'nın neden kendini öldürdüğünü söyleyeceğim. nasıl? "

taehyung duydukları ile birlikte namjoon'a bakmış, aynı zamanda jeongguk'la namjoon'un ne alakası olduğunu çözmeye çalışmıştı.
"çocuk ne alaka amına koyayım!"
"sadece, onu istiyorum."

taehyung derinden nefes almış, bir cevap vermemeye çalışmıştı. bir şeyler düşünmek istiyordu. namjoon akıllı biri olsa da, bazen yan ihtimalleri düşünecek kadar dikkatli değildi, bunu birkaç kez tecrübe etmişti, taehyung. ama yine de namjoon'a zarar vermek istemiyordu. normal şartlar olsa bir dakikada öldürürdü ama şimdi namjoon bir şeyler biliyordu. karısının ölüm sebebini bildiğini söylemişti. ya da belki de sadece oynuyordu. her zamanki gibi. sadece taehyung'un zayıf noktasını öğrenmiş, bundan istifade etmeye çalışıyordu.

"pekâlâ. çocuğu vereceğim."

"bana yalan söyler, oyun oynarsan bedelini ödetirim, bilirsin."

"oyun falan yok amına koyayım. o çocuk kızım kadar değerli mi sence?"

"hmm, peki.. o zaman anlaşalım. bu gece saat 12 gibi çocuğu buraya getir, kızını geri al."

utopia, tkWhere stories live. Discover now