9.

121 16 8
                                    

"baba!burada bir abi var!"
küçük bir kız çocuğu.kapıdan gördüğüm kadarı ile upuzun siyah saçları, minik bir yüzü var.en fazla 5-6 yaşında olmalı.üzerinde küçük, yeşil bir elbise var.
odadan çıkıyor, sonra tekrar dönüyor.yanında birisini sürüklüyor.

tek parmağından tutup, kapıya kadar sürüklediği adam ise kim taehyung.

titremeye başlıyorum.yaralarıma bakıyorum istemeden.sadece silüetini görmek bile bedenimi korku esiri yapmaya yetiyor.
"baba! bu abi kim?"
kapıdan bir adım öne gelmiş kızı daha net şekilde görebiliyorum.tatlı, minik bir yüzü ve burnu var.bal rengi çekik gözlerinin biri çift, diğeri tek kapaklı.güneş yüzüne yansıyor, yüzünde küçük benler var.çok güzel bir kız çocuğu.
bana birisini hatırlatıyor.
bir an sonra hatırlattığı kişinin kızın elini çekiştirdiği, kızının yanında öylece duran, beni yeni farketmiş kim taehyung olduğunu anlıyorum.
kız tekrar meraklı ve mızmız bir tını ile soruyor,
"baba! bu kim?"

kim taehyung cevap vermiyor.bir an yüzümü ona çeviriyorum. derin gözleri üzerimde, kaşları çatılmış.gözlerimi kaçırıyorum.baskı altında hissediyorum tekrar.

kız bir of çekiyor.babasının elini bırakıp bana bir adım atıyor.kim taehyung da öne bir adım atıyor.sanki bir hamle yapacakmış gibi.
istemsizce hafif geri çekiliyorum.duruyor.

kız çocuğu yanıma yaklaşıyor.çok küçük, bana kafasını kaldırarak bakmasını tatlı buluyorum.

"adın ne?"

cevap veremiyorum.aklım hâlâ kim taehyung'ta, bir şeyler söylersem bana yine kötü davranacakmış gibi geliyor.

"tıp mı oynuyoruz?"

"adı, jeongguk."
kalın, boğuk bir ses kulaklarıma doluyor.ikinci kez adımı dilinden duymak, ürkütücü.

kız ellerini birbirine çarpıyor.sonunda hakkımda bir şey öğrenebildiği için mutlu sanki.
"jeongguk, jeongguk!" ellerini yine birbirine vuruyor, gülümsüyor.

babasına dönüyor tekrar.
"baba, o neden burada?"

kim taehyung bir nefes veriyor.
"seraphina, 3 saatlik bir yolculuktan geldik kızım, yorgun değil misin? hadi, odana çıkalım, biraz dinlen."

"yorgun değilim."
"baba, o neden burada?"
parmağı ile beni işaret ediyor.

kim taehyung'a kaldırıyorum bakışlarımı kısa bir süreliğine.bir şeyleri tartıyor gibi.
"o, bir süreliğine bizimle kalacak."

kız tekrar ellerini birbirine vuruyor, irkiliyorum.zıplamaya başlıyor.tekrar bana dönüyor, yüzünde tanrı emaneti bir gülümseme var.dalıyorum.

"oley!jeongguk, biliyor musun, burada hiç arkadaşım yok,"-peltek aksanı ile adımı söylemesi beni tatlılıktan öldürecek sanki.

"babam sıkıcı birisi.dışarıya çıkmama izin vermiyor!" suratını asıyor, kollarını kavuşturuyor.

"oyuncaklarımdan sıkıldım!"
"jeongguk, birlikte oynayabilir miyiz??"
iri açtığı masum gözleri ile bana bakıyor.onunla nasıl başa çıkılır ki? ama cevap veremiyorum yine.

of çekiyor, babasına dönüyor.
"baba, o konuşamıyor mu?"
babası cevap vermeden devam ediyor.
"bir sürü oyuncaklarım var! seveceğine eminim! lütfen birlikte oynayalım lütfen, lütfen!!"
bir soluk.
"jeongguk, saçların ne çok!vay canına!"
"dokunabilir miyim?"
"lütfen jeongguk, dokunayım, lütfen lütfen."

bir şey demiyorum.ama bacaklarımı kırıyorum birden, eğiliyorum saçlarıma ulaşabilmesi için.
kıkırdayarak saçlarıma uzanıyor.her bir tutamın üstünden geçiyor.kıkırtıları kesilmiyor.
"jeongguk, saçların kıvır kıvır!"
"jeongguk, saçlarını tarayabilir miyim?
"babam onun saçlarını taramama izin vermiyor.bari senin saçlarını tarayayım! lütfen, lütfen."
kısa bir anın ardından masum bir sesle tekrar soruyor:
"tarayabilir miyim?"
ona karşı koymak imkansız.bu kez tereddütümü kenara atıyorum, çünkü cevap vermek istiyorum ona.
"tarayabilirsin."-sesim alçak ve boğuk çıkıyor, kendim bile şaşırıyorum.

utopia, tkWhere stories live. Discover now