13.

83 14 23
                                    

n'olur yorum yapin ya

sabah olmuştu.
şu anda kore'nin en lüks hotellerinden biri olan "hilton giyeongju"-ya gelmiştik.
otele girdiğimiz andan itibaren çalışanlar koşuşturuyor, taehyung'un etrafında bekliyor, sürekli "hoşgeldiniz efendim" diyor, eğilerek selam veriyorlardı.

çok garipti. bu adamın basından, devletten saklanması, onu ifşaladığım için bana kızması, ama böyle büyük bir otelde öylesine gelip kalması çok, çok garipti. aklım almıyordu. her an onu tanıyan, oteldeki sıradan birisi onu ihbar edebilirdi. belki de edemiyorlardı. belki de korkuyorlardı. ya da belki, arkasında başka bir şey vardı.

taehyung resepsiyonda işleri halletmiş, başıyla hafifçe teşekkür ederek yanımıza-seraphina ile birlikte oturduğumuz kanepelerden birine doğru gelmişti. tam yanımıza otururken, arkadan geçen, otel çalışanı olduğunu düşündüğüm birisi büyük bir coşku ile bize yaklaşmış, adeta bağırarak konuşmaya başlamıştı.
"ah, V! hoşgeldiniz! sizin gibi bir sanatçıyı otelimizde görmek ne büyük bir onur! hoşgeldiniz efendim, eşsiz hizmetimizin tadını çıkarın, lütfen!"

v lakabı olmalıydı sanırım. ayrıca sanatçı mı? mafyalık bir sanat mıydı?

taehyung adamı dinlemiş, sonra da hafifçe gülümseyerek başını sallamıştı.
tepkileri çok sakindi. bir anlık gözüme çok çekici gelmişti. tabii ki, bu düşünceden sonra beynimin içindeki ses bana kendine gel gibi bir şeyler söylemişti, ama tam dikkat edemedim, çünkü o an taehyung tam yanıma oturmuş, elini omzuma koymuştu. bedenimden ani bir titreme geçti.

bir an sonrasında kulağıma bir şeyler fısıldıyordu.
"seraphina benim yanımda kalacak. ama.. senin de onunla kalmanı istedi. ikinizi yalnız bir odada bırakamam.
o yüzden bir çift kişilik, bir de seraphina için yatak olan bir oda ayarladım."

nefes aldım, ağzımı açacaktım ki, duyduğum "kes sesini." kelimesi ile ağzımı geri kapattım.

birkaç dakika sonra odamızdaydık.taehyung kısa bir sürede her şeyi halletmiş, düzenlemişti.
sonra seraphina'ya doğru eğilmiş, "tatlım, yemek yemek istersin, yoksa önce biraz gezmek mi istersin?"

seraphina da aynı şekilde bana dönmüş, "jeonggukie, sen ne istersin??"
çekinerek taehyung'a bir bakış atmıştım. taehyung da kısa bir nefes vermiş, sonra bakışlarını takım elbisesinin koluna dikmişti.

güçsüz sesimle "şey, ben, ben biraz acıktım, sizi bilmiyorum. ama siz bilirsiniz.nasıl isterseniz, sorun etmem" diye aptalca görünen bir şeyler fısıldamıştım.

daha sonrasında bir şey söylemeye fırsat olmadan, taehyung "peki, yemek yiyoruz" demişti, sonra odadan çıkmıştık.
biraz garip bir durumdu, ama çok düşünmedim.
yemek de aynı şekilde geçmişti. seraphina ile gülerek bir şeyler konuşuyorduk. taehyung hiçbir şey konuşmuyordu. bazen gözlerim ona döndüğünde bana baktığını farkediyordum. bu sıralarda muhtelemen feci bir şekilde kızarıyor, yemeğime işkence ediyor, ona bir daha bakmamaya çalışıyordum.
çok derin bakıyordu. "acaba, yeni planı ne" diye geçirdim içimden.

yemekten sonra hava fazlası ile sıcak olduğu için dışarı çıkmamış, odaya geri dönmüştük.
taehyung ile aynı odada bir şeyler yapıyor olmak, hatta nefes almak bile azaplı bir durumdu. ama sonra aldırış etmemeye karar verdim.
saçımı tarayıp, aynada kendime kısa bir bakış attıktan sonra yavaşça yatağa geldim. taehyung öylesine uzanıyordu. seraphina da onun yanındaydı.
"jeongguk, sen de uzansana!"

tam "hayır, ben böyle iyiyim" diyecekken, seraphina izn vermeden beni bir hışımla yatağa çekmişti. yanıyor gibi hissediyordum. sonra ise üstüme çıkmış, aniden beni gıdıklamaya başlamıştı.
çok hassastım, karşı koymaya çalışsam da başaramıyor, kendimi ard arda kahkalar atmaktan alıkoyamıyordum.
bu sırada tabii ki, gözüm taehyung'a gidiyordu, karşılaştığım gözleri ile başımı tekrar çeviriyordum.

günün bir kısmı böyle geçmişti. iyi hissediyordum. işkence edilmek için tutulduğum bir evden buraya gelmiş olmak, garipti. belki de tüm bunları seraphina'ya borçluydum.

akşam olmuştu, biraz gezmiş, bir iki kez meyve suyu içmek için oturmuş, sonra tekrar dolaşmaya çıkmıştık. hafif, serin bir akşamdı. garip hiçbir şey yoktu, tabii taehyung'un delici bakışları dışında.

gece olmuştu, odaya dönmeye karar vermiştik.
taehyung seraphina ile bir şeyler konuşuyordu. "bugün ilk günümüz olduğu için otelde kalmak istedim, yarın sizi başka yerlere de götüreceğim." dedi.
tam merdivenlerde olduğumuz sırada taehyung'un elinde bir kart vardı. biraz daha dikkat ettikten sonra kimlik kartı olduğunu anladım. üzerinde taehyung'un fotoğrafı vardı. biraz daha farklı görünüyordu. hatta, sarı saçları vardı. adına dikkat ettim.
"victor conson."
ne? sahte kimlik mi kullanıyordu yoksa?
ama bunun üzerine pek düşünmeme vakit kalmadan, arkamda duyduğum ses tüm fikirlerimi benden aldı.

"tanrım, bu haberlerde çıkan çocuk değil mi? bir mafyayı ifşaladıktan sonra aniden ortadan kaybolan gazeteci?"

selam.
bölümü ben pek beğenemedim, ama umarım siz beğenmişsinizdir..
fic 1k olmuş, bunun için çok ama çok teşekkür ederim.🤍

instagram'da karakterler için hesab açmak istiyorum, fikir belirtin lütfen 💗

bu arada, bu akşam yeni bir fice başlayacağım, semekook, sadece texting olacak. bi göz atarsanız, çok mutlu olurum 🌟
görüşürüzzz:)

utopia, tkWhere stories live. Discover now