"Hanako. Hanako-chan. Hey, Hanako-chan Uyan."
Zenitsu.
Gözlerimi açtım ve bana tersten bakan Zenitsu'yu gördüm. Doğruldum ve üzerime örtülmüş sarı bir haori gördüm. Zenitsu'nun haorisiydi. Onun görmeyeceği şekilde gülümsedim.
"Günaydın."
"Günaydın Hanako-chan. Yeni görevimiz var. Yani benim var. Sen kelebek konağına gidiyorsun."
Kelebek konağı mı? Orasıda neresi?
"Hayır gitmiyorum. Bizim görevimiz var."
"Hanako-chan. Kötü bir şekilde yaralandın, benim yüzümden."
Kafasına hafifçe vurdum.
"Senin yüzünden değil. Benim hırsım ve yetersiz eğitimim yüzünden oldu. Eğer biraz daha güçlü olsaydım kolayca hallederdim."
Zenitsu uzun uzun bana baktı. Elimden tutup kaldırdı ve haorisini giydi.
"Tamam gideceğim."
"Yaşası-"
"Bir şartla!"
"Ne, ne?"
(Japoncada Nani, ne anlamındadır. Burda da merakla Ne Ne diyor yani Nani Naniii.)
"Bana söz ver. Görevden hemen sonra yanıma geleceksin ve gücünü uyanıkken kullacaksın."
"Birinciyi yapabilirim ama ikinciden emin değilim."
Haorimi yavaşça giyerken ona bakıp gülümsedim.
"İkinciyi birlikte yapalım o zaman."
Zenitsu onayladı ve yolun yarısına kadar eşlik etti.
---
1 Hafta Sonra
Bir haftadır burdayım. Tam konsantrasyon nefesi ile yaralarımı daha hızlı iyileştirdim ve gün içerisinde az da olsa nefesi kullanabiliyordum.
Kılıcım hasar gördüğü için bir taş ile kenarlarını düzeltmeye çalıştım ama nafile. Kakuzu-san'dan yardım istedim. Birazcık (!) azarlasa da yeni bir kılıç yapmayı kabul etti.
"Hanako-san. Daha iyi misiniz?"
Sumi, kiyo ve naho yanıma gelip soru yönelttiklerinde cevapladım.
"Evet. Sayenizde daha iyiyim. Şey acaba... Zenitsu'dan haber var mı?"
"Hanako-chaaaan."
Arkamda duyduğum ses ile bir an korktum.
"Zenitsu."
"Nasılsın Hanako-chan? Biraz geciktim, kusura bakma."
Zenitsu'dan kan kokusu aldım. Korku ve endişe ile sordum.
"Zenitsu. Yaralanmadın değil mi?"
"İyiyim iyi-"
Zenitsu yere yığılmıştı. Eğildim ve onu yatağa kaldırdım. Üzerindeki haoriyi ve üniformayı çıkardım. Kalbinin üzerinden aşşağıya doğru kesik vardı.
Dikilen bir kesik..Ah Zenitsu.
"Kanao-san! Kanao-san!"
Kanao kapıda belirince bizi gördü. Hızlıca yanımıza geldi. Onu kontrol etti ve çıktı. Bir süre sonra elinde bardak ile içeri girdi. Zenitsu'yu dürttüm. Kılını bile kıpırdatmadı. Kanao elindeki ilacı ve bardağı koyup çıktı.
Aradan üç saat geçmişti ama Zenitsu hala uyanmamıştı. Endişelenmeye başlamıştım. Kafamı göğsüne vurmaya başladım.
"Hey Zenitsu! Uyan artık!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnosuke
FanfictionEvden çıktığımızda Zenitsu'nun, Nezuko'nun olduğu kutuya sarıldığını gördüm. Yüzü gözü şişmişti. Kafası kanıyordu. Ona vuran kişiye doğru koştum ve yumruk salladım. Kafasındaki domuz maskesi çıkınca gördüğüm yüz ile donup kaldım. İyi okumalar <3